6|Acının Soldurduğu Çiçekler

179 35 6
                                    

Sizleri ve sizin olduğunuz herşeyi, tüm kalbimle seviyorum. İyi okumalar!
O halde bu şarkı benden bu bölüme gelsin;

Sezen Aksu-Bir çocuk sevdim

Nefes vererek valizimi açtım henüz bana bir dolap tahisis etme zahmetine girmemişlerdi. Ekim arayıp hazırlanmamı, alışverişe gideceğimizi söyledi. Elime geçen siyah kot pantolonu ve boğazlı yün bordo kazağımı aldım. Hızla giydim, saçımı tepeden özensiz bir topuz yapıp odadan çıktım. Aynaya bakmadım bile montumu giyip indim aşağıya. Arabanın önünde bekleyen Cem'e yaklaştım. O beni baştan aşağa süzerken ben Ekim'e bakınıyordum. Ardından kahkahasıyla irkildim.

"İlk geldiğin de daha güzeldin şimdi bizimle yaşaya yaşaya erkeğe döndün."

"Asudenin abilerinden yediğin dayak yetmediği galiba?"

Yüzünü ekşitirek burun kemerindeki yara bandına tuttu. O günden sonra Asude'yi bir daha sayıklamadı. Gözündeki morluk, dudağının kenarındaki yara iyileşsede burnu hala kötü durumdaydı. Ama onu dayağın kesmeyeceğini biliyordum. Asude olmasa başka birini bulacaktı.

Ekim sokağın başından, siyah, dizine gelen kabanıyla göründü. Yanımıza yaklaştığında direkt bana odaklanıp kulaklarımı tuttu. Ne yaptığına anlam veremezken ellerini çekti. Kafasındaki siyah bereyi bana taktı: "Sen salak mısın? Bu havada böyle çıkarsan üşüteceğini akıl edemedin mi? Kulakların buz gibi olmuş."

"Sevgilisini de düşünürmüş." Cem'in kahkahası eşliğinde dudaklarından çıkan sözler üzerine ikimiz de ona ters bir bakış attık. "Tamam be bir şey demedim."

Tekrar ona döndüm. "Birine iyilik yapacağın zaman hakaret etmemelisin" kollarımı önümde bağladım. "Ve yanıma bere almayı unutmuşum."Keşke annenin verdiği bereyi koysaydık Melek."

"Kibarlığı senden öğrenecek değilim. Ayrıca seni değil Yağmur'u düşündüm. Eğer üşütürsen ona bakamazsın ve ona da geçer." Buzlu suları kafama dikmek vardı. Ancak ben kolay kolay iyileşemiyordum.

"Bir an gerçekten çizginin dışına çıkmana sevindim. Beni düşünmen şaşırtmıştı." Onu süzdüm. "Ama sen değişmezsin"
.
Yüzüme eğildi, Cem'in oluşunu umursamadan. "Bu gözlere iyi bak, bakıcı kız. Bu gözler sana hep aynı bakacak. Ve bu dudaklar senin iyiliğini düşünen tek bir kelime söylemeyecek." Ne üzülmüştüm ama. Aslında bir yandan da iki ay sonra gideceğimi söylemiş oluyordu.

"Çok üzüldüm" yapmacık bir biçim de gülümsedim ve bende yaklaştım. Kulağına doğru eğildim. "Büyük konuşma bakarsın hayranım olursun."

Geri çekildi ve alayla güldü. "Sana" güldü. "Adama siktir git derler."

"Merak etme ben diyeceğim sana."

"Yalnız girdi" dedi, Cem boş bulunarak. Ekim'in ifadesin de ne gördüyse, "Yani iyi söyledi." dedi ekleyerek. Bana baktı "Helal lan helal Melo."

"Ya sizin benim ismimle derdiniz ne." Cem'i hitap alsam da ileri de bana hayran olacak adama da konuşuyordum. "Hayır yani inadına mı yapıyorsunuz"

"Bakıcı değil misin" dedi donuk sesiyle. "Bakıcı kız işte." Cem'e baktı,"Yanlış mıyım Cem?"

Cem bana baktı. "Biz çok fazla isim kullanmayız. Birbirimize abi, oğlum felan deriz. E sana da bakıcı kız düştü." Durdu ve sırıttı. "Ama melo da güzel."

"Melek" dedim bastırarak. "Melek Demirel."

Cem güldü. "Kardeş çıktık lan biz" şaşkınlık arası mutlulukla bakıyordu. "Ben de Cem Demir."

ÖLÜM KOŞUCULARIWhere stories live. Discover now