Yakut Gözler

45 8 31
                                    

⚠DİKKAT⚠

Bu bölümdeki betimlemeler sizi rahatsız edebilir. Rahatsız olacağınızı düşünüyorsanız "❌" koyduğum yerden sonrasını bir sonraki çarpıya kadar atlamanızı tavsiye ederim.

ᓚᘏᗢ

"Jisung, sır tutabilir misin?"

Adı anılan çocuk şaşırmış bir ifade ile yanına geldiklerinden beri ilk defa konuşan Wooyoung'a baktı. Changbin ile yarım saat kadar önce gelmişlerdi. Changbin neredeyse başında bağırıp çağırmaya başlayacaktı ki Hongjoong onu zorla bahçeye çıkarmıştı. 

Şimdi ise ölüm sessizliğine boğulan odada sadece Changbin'e eşlik etmek isteyip gelen Jisung ve sessizlik içinde oturma konusunda kararlı görünen Wooyoung vardı.

Yani en azından 30 saniye kadar önce öyleydi. Wooyoung'un kararlılığı bozulmuş gibi görünüyordu.

Jisung bir anlık afallamasından sonra oturduğu metal sandalyeyi yatağa biraz daha yakınlaştırıp başını onaylamak amacıyla salladı. Daha önce etrafta şakalaşıp durmaktan başka bir şey yapmayan Wooyoung hayatında gördüğü en ciddi ifade ile ruhunun içine bakıyordu sonuçta. Başka pek bir seçeneği yoktu.

Wooyoung derin bir nefes aldı. "Hiç kimseye bunu söyleyemezsin. Hiç kimseye anladın mı? Annen, baban, sevgilin, kim olduğu umurumda değil. Söylemeyeceğine söz ver." 

Tamam, yalan yok, siyah saçlı çocuk fazlasıyla ürkmüştü. Wooyoung, ilkokul çocuğu gibi Jisung'a söz verdiriyor olsa da birine tek laf ederse onu kendi elleriyle öldürecekmiş gibi görünüyordu.

Öldürürse, ilk vakası olmayacağını ise Jisung az sonra öğrenecekti.

Wooyoung derin bir nefes daha aldı. Neden bu çocuğa güvendiğini anlamıyordu. Ama çok da tanımadığı birine anlatmak daha mantıklı gelmişti. Eğer Jisung onu ihbar etmek isterse karar vermesi daha kolay olurdu, hayal kırıklığı ise daha az. İhbar etmek istemezse bile hayatına daha kolay devam edebilirdi Jisung. 

Changbin'e, abisine ya da diğerlerine söylese neler olabileceğini düşünmek bile istemiyordu.

O yüzden kararından vazgeçmeden önce anlatmaya başladı.

Her şey anlattı. Her şeyi. 

En ince ayrıntısına kadar tüm hislerini neler olduğunu ve son olarak Felix'i nasıl öldürdüğünü. 

Jisung sesini çıkarmadan her şeyi dinledi. Wooyoung'un nasıl Felix'in suratına ütü basmak istediğini, nasıl bir balta ile boynunu yararak açmak istediğini ve nasıl laboratuvardaki asit şişelerini gözlerine boşaltmak istediğini ve son olarak da erkek yurdunun damında gövdesinin tam ortasına nasıl bir mutfak bıçağı geçirdiğini dinledi. 

Sonrasında nasıl delirdiğini ve aynayı da yumrukladığını da dinledikten sonra bir süre hiçbir şey söylemedi. Yutkunarak kucağında kavuşturduğu ellerine baktı bir süre. Ağzından gülüşünü tutuyormuş gibi bir ses çıkardı. 

Sonunda dayanamayıp gülmeye başladı. Kahkahalarla gülüşünü şaşırmış bir yüz ifadesi ile izledi Wooyoung. Yüzüne "Sen bir canavarsın!" diye bağırmasını ya da ağlamaya başlamasını beklerken Jisung hayatında duyduğu en komik şeyi dinlemiş gibi gülüyordu.

Bir süre sonra gülüşü yavaşlayarak durdu ve gülmekten yaşaran gözlerini elinin tersiyle sildi genç adam. Kıkırdamalarını da kontrol altına aldıktan sonra Wooyoung'a döndü ve konuşmayı becerdi.

"Ü-üzgünüm haha... Bugün kahvaltıda sohbet ettiğim çocuğu öldürdüğünü söyledin de az önce. Bilmiyorum neden bu kadar komik geldiğini ahaha..." Gözlerinden yaşları silerken nefeslendi,

Venom || SKZWhere stories live. Discover now