28ஜ "Benim olmanı seviyorum."

Começar do início
                                    

Kerem, apar topar gitmişti. Şu son zamanlar da benimle doğru dürüst ilgilenmiyordu ve bu iş canımı sıkıyordu. Ben hamileydim. Benimle daha da ilgili davranması gerekirken, resmen daha az ilgileniyordu. Son zamanlarda ki olaylar yüzünden olduğunu biliyordum fakat bununla ilgili Kerem'e sorular soramıyordum. Zaten sorsam da geri cevap alamıyordum.

Hamileliğimin ilerlemesiyle, uykum ve iştahım çok artmıştı. Bunun tek dezavantajı okuldu. Derslerime eski özeni gösteremiyordum ne yazık ki. Ne zaman kafamı toplayıp, ders çalışmaya başlasam uykum geliyordu. Ve uykum gelince de ders çalışmam mümkün değildi. 

İştahım fazlası ile artmıştı. Her gün farklı bir şey aşeriyordum. Her hamile kadın, aş erdiği şeyin gece yarısı kocasının almasını beklerdi ve kocaları gidip, alırdı. Fakat; biz de böyle bir durum geçerli değildi. Kapıda ki görevlilere hemen söylüyor ve hemen getiriyorlardı. Fakat bana bu yediğim şeyden zevk vermiyordu. Onun için genellikle yüzüm asıktı. Ama bir gün Kerem'i gece yarısı dışarı çıkaracaktım!

Uzun bir süre düşüncelere dalmışken, tekrardan Pusat ve Güneş'in tatlı atışmalarını izlemeye geri döndüm. "Arkadaşım onlar." diyerek, tekrardan sitemle konuştu Güneş.

Telefonunda ki erkek olan kişilerin arkadaşı olduğunu birkaç defa belirttiğin de Pusat, 'erkekten arkadaş olmaz' diyerek çıkışmıştı.

"Sil çabuk onları." Pusat'ın hırçın sesi gülümsememi sağlamıştı. Bu korumacı tavırlar bana tanıdık geliyordu.

'Üzüm, üzüme baka baka kararır' cümlesinin somut anlamlarıydı. Kerem ve Pusat birbirlerine benziyorlardı. Ama tabii ki de benim kocam daha da yakışıklıydı fakat; Pusat'ın da hakkını yememek lazım, çok yakışıklıydı.

"Silmeyeceğim." diyerek tersledi Güneş. Pusat, Güneş'in telefonunu tekrardan eline aldıktan sonra -ki Güneş az önce elinden almıştı- rehbere girip, silmeye başladı.

"Berk kim, Güneş?!"

Onları yalnız bırakmaya karar verdim. Yavaş yavaş uykum geliyordu. Yanlarından ayrıldığımda, odama doğru geçtim. Güneş benim yanıma geldiğin de Pusat da Güneş'in burada olmasından dolayı bizim konağa gelmişti.

Aslında bana, beni görmeye geldiğini söylemişti fakat dediği şeye kendisi bile inanmamıştı. Pusat, beni sürekli arardı ama ne zaman yanıma gelse hep yanımda Güneş olduğu zamanlarda geliyordu ve bu Güneş'i bile düşündürmüştü.

Yatağa yavaşça uzandığımda, tam gözlerimi kapatacakken, telefonumun zil sesini duymamla homurdandım. Uykumun bölünmesinden gerçekten nefret ediyordum özellikle bu zamanlarda sık sık bölünüyordu.

Telefonu elime aldıktan sonra, Kerem'in aradığını görünce uykum, uçup gitmişti. Cevapla kısmına basarak, telefonu kulağıma doğru götürdüm.

"Güzelim." Kerem'in yumuşak sesini duyunca, kalbim hızlı bir şekilde atmaya başladı. 

Ama şu an ki hâlimden tabii ki de taviz vermeyecektim. "Efendim," dedim, donuk tutmaya çalıştığım ses tonumla.

"Nasılsınız?"

"İyiyiz."

"Senin sesin neden böyle geliyor?"

"Nasıl geliyormuş?"

"Sert ve... Kızgın."

"Doğru bildin." Bu sefer ses tonum çok daha sert ve kızgın çıkmıştı.

Aşiretin HanımağasıOnde histórias criam vida. Descubra agora