Beni kendinden kurtar 35. Bölüm

1K 89 506
                                    


Ara yorumları unutmayın♥

Multi medyada "Perdenin Arkasındakiler" yeni çıkardığı çok güzel bir şarkı var onu açıp okursanız çok sevinirim. Evet kahveleriniz de hazırsa buyurun efendim herkese keyifli okumalar.🥰

İçin yanarken üşümek, yüreğin kan ağlarken gülmek, özleyip de sevdiğini görememek. İşte aşk bu olsa gerek !

Can yücel

Dik duran kadınlar vardır.
Omzunda koca bir hüznün büyüttüğü acılara rağmen, dik durmayı başarabilen kadınlardan bahsediyorum. Yaşadıkları her ne kadar onu yıpratmış olsa da, ilk sendelediği anda yere düşeceğini hissettiğinde bile adımını daha sağlam atarlar. Onları bir kaç tatlı söz ile kandırmanız imkansızdır.
Onlara her şeyin çok güzel olacağından, bir gün o güzel güneşli günlerin onlar için de doğacağından bahsetmenizi istemezler, çünkü onlar dik durmayı, yaşadıkları acılarından büyütmüşlerdir. Onların güneşli günlerinin üstünde çok fazla gözyaşı vardır, ve sağlam adım atmasını gözyaşlarının üstüne basa basa yürümesinden almışlardır.

Rakı masasında ağlaya ağlaya 'ben böyle hayatın diye küfür edenlerden bahsediyorum beyler. Yüreğinin tam ortasında mayın patlatılmış kadınlardan, yorganı kafasına çekip sabaha kadar ağlayıp, sabah kalkıp hiç bir şey yokmuş gibi işe gidip kimseye dün gece ne olduğunu hissettirmeyen kadınlardan. Her şeyi kendileri yapmaya çalıştıkları için, karşısındakini kullanarak bir yerlere gelmeye çalışırken de, göremezsiniz onları. Daha iyi bir mevki için, daha rahat bir hayat için ve biraz olsun gülümsemek için birilerinin arkasından iş çevirdiğine şahit olamazsınız. Uzatılan eli sımsıkı tutan, ve kalbine götürenlerden bahsediyorum.

Uzattığınız eli yarıda bırakıp, diğer elleri tutmaya çalışanlardan değil..
Güçlü gözükebilmek için çabalamaktan, hiç kırılmamış gibi dik durmaktan, bağıra bağıra ağlamak isterken kahkahalar atmaktan, aldırmıyormuş gibi yapmaktan, ön dört yerimden bıçaklanmışım gibi hissederken bile önemli değil demekten ve önemli değilmiş gibi davranmaktan, benim hayalini kurduğum şeyleri yaşayan insanlara imrenerek bakmaktan, bıktım.
Tüm odaların kapılarını kitlendikten sonra, bir köşeye kıvrılıp korkuyla uyumaya çalışmalarımı,
Kabuslardan uyandığım karanlık gecelerde arayacak, çağıracak, sarılacak birini bulamayıp güneşin doğmasını beklediğimi nasıl anlatayım ?
Bıktım.

Güvenip biraz içimi açtığım herkesin içimi yağlamasından bıktım.
Yanında biraz çocuklaştığım herkesin bana koca elleriyle vurmasından, biraz güçsüzlüğümü gösterdiğim herkesin silahlar kuşanıp karşımda durmasından bıktım.. Çaprazındaki bankta oturmuş, can yakan gerçekleri dinliyordum. Yalan söylemiyor, kafasını ellerinden ayırmıyordu.
Canımın yandığını biliyordu. ama durursa ikimizin öleceğini de çok iyi biliyordu. Tüm gerçekler acının son noktasına ulaştığı zaman sesi kesildi.
kafasını kaldırdı, sana kal diyemem, git de diyemem, sen karar ver dedi.
Gözlerim sadece çıkış yolunun olduğu yöne çakılı kalmıştı. içimden koşmak için yalvarıyordum kendime. koş ve bitsin. daha yola çıkmamışken, yolumdan ayrılmamışken koş.
Yapamadım masanın üzerinden özensizce sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktım. gidemedim.

konuşamadım. yüzüne bile bakamadım. ben aylarca yüzüne bakamadığım adamın o gün yanında oturdum. dinledim, anlattım, ağladım, güldüm. Benden bir şey kaldıysa geriye işte o günden kaldı. insanın içindeki dayanılmaz merhametten mi yoksa o banka çakan sevgiden mi kaldım, bilmiyorum. Yüzüne hiç bakamadığım bir adamın yanında kalmamın hiçliğini bilmiyorum.
Hâlâ bilmiyorum. Bilinmezlerin hepsini yakıp, bir izmaritti öldürür gibi söndürdüğümde belirsizliğin bana bıraktığı en net şey, hiç pişman olmayışımdı. Yine olsa, duvarları başıma yıkan o gerçeklerin arasından kalkıp, o yola koşmazdım. Çaprazındaki bankta oturmuş, kaldırımın tüm detaylarını ezberlerken, yüzüne hiç bakmadığım adamın yanında kaldım o kaldırıma hiç koşmadım. Koşmazdım.
Yine olsa, yine koşamazdım..

CELLAT Where stories live. Discover now