Ne halin varsa gör 16. Bölüm

1.5K 98 444
                                    

Multi medyadaki; Arda

Sevgili tatlı ve şirin okuyucularım  kim en çok bu bölümün altına yorum yaparsa, yazacağım yeni bölümü ona ithaf edeceğim. Hadi bakalım şimdiden kolay gelsin size balarım.♥🥰

   Ben gülüşüne öldüm, o ölüşüme güldü. Farklıydık işte.

Özdemir asaf


Cemre'nin ağzından...

Yasaklar arasında kaybolmuş bi sır gibi tanıdım seni. Titreyen ellerim, ürkek ayaklarım ve kısık sesimle okudum kıyamet karası gözlerini. Sakladım seni kem gözlerden, el yüzlerden. Kim bilir, belki de kıskandım seni kendimden dahi. Seni yazmak, seni anmak ve seni tekrar tekrar yaşamak zorundayım.
Ben elimi uzattığımda boşluğa değil, sana dokunmalıyım.

Ama ellerimi tutarsan en derinimde ne yangınlar çıkacak, ne umutlar filizlenecek gönül bahçemde.
Ne olurdu karla karışık yağan sen olaydın da, rahmet diyip kollarımı açaydım sana. İliklerime kadar işleseydin her damlanda.
Ben sırılsıklam olmaya da hazırdım sen olunca sebebim.
Bir bilsen ben seni nefesim gibi sevdim. Biliyor musun?

Boşluğa tutunmak.
Bu zamana kadar acıya, kedere, ihanete, ölüme tutunduğum olmuştu.
Defalarca kanadı içim.
Defalarca öldüm dedim de ölmedim.
Defalarca öldürdüm. Benim olanı da söküp aldıkları oldu içimden, benim olmayacağını adım gibi bildiğime de yandım. Fakat hayatımın hiçbir evresinde boş bir umut rüzgarı okşamamıştı saçlarımı.

Hiçbir zaman içinde başka bir yangın olduğunu bildiğim bir kalbi öpmemiştim. Yandı dudaklarım.
Öptüğüm yerlere su serpilmesini beklemek, yağmur duasına çıkmaktan beterdi. Olmayacaktı zaten.
Vaad edilmemiş bir kurtuluş bekledim. Kurtarmayı da aynı zamanda. Bir hayata dokunmak, bir acıya tutunmak, bir yüreğe sokulmak istedim. Yıkılacak duvarları görmeme rağmen, elim boş gittim o yüreğe.
Bırak duvarları yıkmayı o duvarların gölgesinde dinlenemedim bile.

Sana kıyamayan ben. Saçının teline zarar gelsin dünyayı yakacağım ben, bugün seni kendi ellerimle yok edecektim. Sanki hiç var olmamışsın gibi. Bunu bana sen yaptırdın ve gün intikam günüydü artık..

Arda'nın gülmeye başlaması ile kaşlarımı çatım, telefondaki gülmesini sinirle dinledim. Birden Arda gülmesini kesti ve ciddi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Gerçekten sevgili olmayacağız Cemre! Onlar sevgili olduğumuzu sanacak."

Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım.

" Nasıl yani?"

"Şimdi Cellat'ın hasas noktası sensin. Bende onu hasas noktasından vuracağım, yani senden."

Alayla gülmeye başladım.

"İyice saçmalamaya başladın sen! Cellat'ın beni sevdiği yok.!"

"Güldürme beni Cemre. Evet ilk başlarda yoktu ama seninle sevgili olduktan sonra sana aşık oldu."

"Aşık olsaydı beni kullanmazdı, aldatmazdı. Ben kafayı yerken ona beni bırakma diye gururumu bir kenara bırakıp yalvarırken o bana ne yaptı! Beni arkasında bırakıp Alev'le çekip gitti."

Sustum ağlamamak için kendimi sıkıyordum. Derin bir nefes alıp geri verdim ve konuşmama kaldığım yerden devam ettim.

"Tam onu unuttum, ileşitim derken yine yüzsüzce karşıma çıktı. Bana senin için değil, başka biri için geldim dedi. Geldiği kız ise Ece, ne kadar tuhaf degil mi o kız ile gitti Ece için geri döndü. En acısı ise az önce ikisinin öpüşmesini gördüm! O manzarayı göreceğime kör olmak istedim ben! Sende gelmiş sana aşık diyorsun.! Seven sevdiğine kıyar mı? Diri diri mezara sokar mı.?"

CELLAT Where stories live. Discover now