32. Bölüm

588 48 18
                                    

Uzun bir bölümle karşınızdayımm. Ama ilk önce bir şey demek istiyorum.

Kitap 1,03K okunma almış AĞAĞAĞA bu benim için büyük bir sayı sizin için olmasa da. Bu kitaba başlarken pek bir umudum yoktu. Şuan az da olsa okurum var. Hayalet okurlarımı saymıyorum zaten. Vote versenizde vermesenizde kitabımı okuduğunuz için çok teşekkürler. Aslında vote vermeniz pek de önemli değil. Eğer okuyup seviyorsanız ne mutlu bana. Voteları sadece emeğimin karşılığı olarak istiyorum verenler için de teşekkürler sizi seviyorumm <3

------------------------

Five yatakta oturmuş beni bekliyordu. Ben banyodan çıkınca ciddileşti.

Five: iyimisin?

Tini: evet. Sadece biraz hava almak istiyorum.

Hemen aşağıya indim herkes bir şeyler yiyordu.

Lucia: uyandınız sonunda. Gel sende bizimle ye bir şeyler.

Tini: tokum teşekkürler.

Hızlı adımlarla klübeden çıktım. Hava almak içimi biraz rahatlatmıştı. Aynı zamanda düşünüyordum. O ses aşırı tanıdık geliyordu. Beynimi iyice zorladım ama aklıma ne bir isim ne de bir yüz geliyordu. Kafamı kaldırdığımda klübeyi göremedim. Bu kadar yürümüşmüydüm? Yürüdüğümü bile hatırlamıyordum. Klübeyi aramaya başladım. 15 dakika sonra sesler duymaya başladım. Erkek sesleriydi. Net olmadığı için ne konuştuklarını anlayamıyordum. Sese doğru yavaşça yürümeye başladım. 2 tane asker görmemle hemen bir ağacın arkasına saklandım.

Asker1: buralarda bir yerde olması gerekiyor.

Asker2: umarım öyledir. Yoksa patron bizi keser.

Korkuyordum. Yine o küçük kız sesini duymaya başlamıştım. Tanrım, sırasımı cidden! Sanki bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor gibiydi. Bedenim birden yere yığıldı. Aynısı oluyordu. Askerler sesi duymuş olmalı ki bana yaklaşan ayak seslerini fark ettim.

Asker2: burada işte.

Askerler kollarımdan tutup sürüklemeye başladı. Bağırmaya çalışıyordum ama hiçbir şey olmuyordu. Beni bir arabaya bindirdiler. Bir süre geçtikten sonra birisi konuştu.

Asker3: ne oldu bu kıza böyle hala uyanmadı.

Asker1: bulduğumuzda öyleydi.

Ellerimi yavaş yavaş hareket ettirebilmeye başlamıştım. Sonrası karanlık.

***

Uyandığımda bir ormandaydım. Hava yeni kararmaya başlıyordu. Üstüme baktığımda kan içindeydim. En son hatırladığım şey beni bir arabaya bindirmiş götürüyorlardı. Şimdiyse üstüm başım kan içinde bilmediğim bir yerdeydim. Bizim kaldığımız yere baya bir uzak olduğumun da farkındaydım. Kendime geceyi geçirebilicek bir yer bulmalıydım.

(aklıma gelen bir fikirle zaman atlicam lütfen sövmeyin)

(2 ay sonra)

2 aydır kendi başımın çaresine bakıyordum. Ormanda yaşamaya alışmıştım. Yemeği zar zor bulsam bile en azındam karnımı doyurabiliyordum. Artık bana her ne oluyorsa daha da kötüleşmişti. Artık krizler geçiriyordum. Hergün anlamadığım bir şekilde kendimi üstüm kana bulanmış bir şekilde buluyordum. O küçük kızın sesini duyuyordum. Hala kim olduğunu çözememiştim ve bu çok sinir bozucuydu. Artık daha sık bayılıyordum. Aslında buna tam bayılma denmez. Geçici felç gibi bir şey ama daha kısa süren hali. Aklım her gün bizimkilerdeydi. Acaba şuan ne yapıyorlar? Ne yiyorlar? Beni unuttularmı? Düşüncelerimdem kopmamı sağlayan bir dal sesiydi. Hemen elime ağaç kabuğundan yaptığım ucu sivri bıçağımsı gibi şeyi aldım. Karşıma siyah saçlı ela gözlü bir kız ve yanında kumral saçlı mavi gözlü bir çocuk çıkmıştı. Hemen onlara elimdeki şeyi doğrulttum.

6. 𝒃𝒐̈𝒍𝒈𝒆 ◈𝑭𝒊𝒗𝒆 𝑯𝒂𝒓𝒈𝒓𝒆𝒆𝒗𝒆𝒔Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt