XIII - XIV - XV - XVI

Start from the beginning
                                    

Platon Karatayev bütün öbür esirler için basbayağı bir askerdi; onu Şahin veya Platoşa diye çağırır, onunla dostça şakalaşır, onu öteberi almaya gönderirlerdi. Ama Piyer için o, ilk gece nasılsa öyleydi; içten, cana yakın, dürüsttü; tüm bunların timsaliydi.

Platon Karatayev duasından başka bir şeyi ezbere bilmezdi. Konuştuğu zaman, söze başlarken, sanki nasıl bitireceğini bilmezdi.

Piyer, onun sözlerine hayran kalıp da tekrar etmesini rica ettiği zaman Platon, bir dakika önce söylediği hatırlayamazdı, nitekim sevdiği bir şarkının sözlerini Piyer'e bir türlü söyleyememişti. Bu şarkıda şu sözler yardı: "Sevgili, küçük kayın ağacı", "içim sıkılıyor" ama bunlardan bir anlam çıkmıyordu. Konuşmanın içinden alınan kelimeleri anlamaz, anlayamazdı. Onun her sözü, her hareketi, yaşamını biçimlendiren bilinmeyen bir şeylerin belirtisiydi. Ama yaşamın, ona göre, tek başına bir yaşam olarak anlamı yoktu. Onun ancak sürekli olarak hissettiği bütünün bir parçası olarak anlamlıydı yaşam. Sözleri ve hareketleri, çiçekten koku çıkar gibi ölçülü, doğal ve kendiliğinden dökülürdü.


XIV


Prenses Mariya, kardeşinin Rostovlarla birlikte Yaroslav'da bulunduğunu bildiren mektubu alınca, teyzesinin kendisini vazgeçirmeye çalışmasına bakmadan, hemen yola çıkmaya, hatta yeğenini de götürmeye hazırlandı. Bu güç müydü, değil miydi, mümkün müydü, imkânsız mıydı, bunu sormuyor, öğrenmek istemiyordu: Onun görevi yalnız belki de can çekişen kardeşinin yanında olmak değil, oğlunu ona götürmek için mümkün olan her şeyi yapmaktı ve gitmeye karar verdi. Prens Andrey'in durumu ona bildirmemesini Prenses Mariya, kardeşinin mektup yazamayacak kadar bitkin olmasına yahut bu uzun yolculuğu oğlu için zor ve tehlikeli görmesine veriyordu.

Birkaç gün yol hazırlığı yaptı. Voronej'e gelirken bindiği Büyük Dük kupasıyla brıçkaları ve yük arabaları vardı yalnız. Yanında Matmazel Bourienne, Nikoluşka ile mürebbisi, yaşlı dadı, üç hizmetçi kız, Tihon, genç bir uşak ve teyzesinin yanına kattığı bir yol uşağı vardı.

Asıl Moskova yolundan gitmek asla düşünülemezdi; onun için Prenses Mariya'nın takip etmek zorunda olduğu karmaşık Lipetsk, Riyazan, Vladimir, Şuya yolu çok uzun ve her yerde posta arabası bulunmadığından yolculuk çok zordu, hatta (söylendiğine göre) Fransızların göründüğü Riyazan yakınları dahi tehlikeliydi.

Bu güç yolculuk sırasında Matmazel Bourienne, Dessallés ve Prenses Mariya'nın hizmetçileri onun gösterdiği metanete, canlılığa hayret etmişlerdi. Herkesten geç yatıyor, herkesten önce kalkıyordu; hiçbir güçlük durduramıyordu onu. Yol arkadaşlarını harekete geçiren canlılığı, enerjisi sayesinde ikinci haftanın sonunda Yaroslav'a vardılar.

Prenses Mariya, Voronej'de geçirdiği son günlerde, hayatının en büyük mutluluklarını yaşamıştı. Rostov'a olan aşkı ona artık acı vermiyor, onu telaşlandırmıyordu. Bu aşk bütün ruhunu doldurmuş, onun ayrılmaz bir parçası olmuştu; artık aşkıyla mücadele etmiyordu. Son zamanlarda Prenses Mariya (bunu kendine açıkça itiraf etmiyorsa da) sevildiğine ve sevdiğine inanmıştı. Kardeşinin Rostovların yanında olduğunu bildirmek için geldiği zaman Nikolay'la yaptığı görüşmede, son görüşmelerinde buna inanmıştı. Nataşa ile Prens Andrey arasındaki ilişkinin (Prens Andrey iyileştiği takdirde) yeniden başlayabileceği hakkında Nikolay hiçbir imada bulunmuyor ama Prenses Mariya, bunu bildiğini, düşündüğünü onun yüzünden okuyordu. Buna karşın kendisine karşı olan özenli, nazik, şefkatli tavırları değişmek şöyle dursun, tersine öyle görünüyordu ki, aralarındaki akrabalık, dostluğunu, sevgisini şimdi daha özgürce ifade etme olanağını kendisine verdiği için (Prenses Mariya'nın arada bir düşündüğü gibi) seviniyordu; Prenses Mariya ömründe ilk ve son defa olarak sevdiğini biliyor, sevildiğini de hissediyordu; bu bakımdan mutlu ve rahattı.

Savaş ve BarışWhere stories live. Discover now