27.Bölüm "Tutarsız"

Start from the beginning
                                    

Salon da girişteki ihtişama yakışır şekildeydi. Duvarlarda ünlü tablolar, masalarda altın şamdanlar , vitrinlerde gümüş takımlar ve olmazsa olmaz antika mobilyalar...

İnsan kendisini müzayedede gibi hissediyordu. Ya da bir müze. Osmanlı hanedanından bir kare fotoğrafın içinde olduğumu düşünmüyor da değildim.

"Hoşgeldin Kaan'cım."

Gözümü salondaki kalabalık ve evin dört bir tarafını sarmış eşyalardan çekip sese döndüm.

Kaan'la yan yana antika oturma grubunun hemen önünde duruyorken kadını ayaklarından başlayıp yukarı doğru hızlıca incelemeye başladım. Dizine kadar olan zümrüt eteği ve krem gömleği ile şık ve otoriter duruyordu. Boynundaki zümrüt kolye ile kombinini tamamlamıştı. Sarı kısa saçları bakımlı görünüyordu. Gözlerine baktığımda onun da beni baştan aşağı süzdüğünü anladım.

"Oturun şöyle."

Kadının oturduğu tekli koltuğun karşısındaki üçlü koltuğa oturduğumuzda gözlerini benden alıp Kaan'a döndü.

"Misafirimiz kim?"

Kaan rahatça arkasına yaslanırken ben hiç rahat değildim. Oturduğum koltuğun antika olduğu fikri arkama yaslanmamı pek onaylamıyordu . Oysa o halanın evi böyle miydi? Ne rahat oturmuştum o eski çekyatlarda.

"Sevgilim İkra."

Başımı karşımdaki bayandan yanımda sevgilisi olduğumu iddia eden adama çevirdim. Bu iki hala arasındaki fark, Kaan'ın beni ne olarak gördüğünü de değiştiriyordu. Ya da sadece neyi olduğumu söyleyiş biçimini değiştiriyordu. Emin olamadım.

Kadın :

"Memnun oldum İkra, ben de Kaan'ın halası Derya" dediğinde gülümsemek için dudaklarımı zorla yana kaydırdım.

"Memnun oldum."

Derya hanımın 'buraya bakın' demesiyle bizi karşılayan otuzlu yaşlardaki kadın hemen Derya hanımın emirlerini dinlemeye başlamıştı. Derya hanımın emir dolu konuşmasını ve dikkatini üzerimizden çekmesini fırsat bilip başımı yana eğip fısıldadım.

"Sevgilin değilim."

Kaan'dan uzaklaşıp Derya hanımın hizmetlisine verdiği emirleri dinlemeye başlarken bana doğru yaklaştı.

"Müstakbel karım dememi mi tercih ederdin?"

Kaan, kulağımın dibinden uzaklaşırken cevap vermek için başımı çevirdiğimde karşımızdaki Derya hanımın sorusu ile o tarafa dönmek zorunda kaldım.

"Yemeğe kalıyorsunuz değil mi?"

Salonun duvarındaki antika saate bakıp saatin sekiz olduğunu gördüğümde eve çok geç kalmamam gerektiğini düşündüm. Annem evde değildi ama yine de geç kalmak istemiyordum. Apartmana giriş çıkış saatlerim önemliydi.

"Kalıyoruz hala. İkra'yı Ayhan eniştemle ve kuzenlerimle de tanıştırmak istiyorum."
Derya hanımın yemeğe kalmamızdan memnun olması ile sesimi çıkarmadım.

Derya Hanım kibarca müsade isteyip aşçılara da birkaç emir vermek üzere mutfağa gittiğinde tekrar Kaan'a döndüm.

"Neden iki halan arasında bu kadar fark var ki?"

Bacak bacak üstüne atıp kollarını da koltuğun arkasına koyduğunda kaşlarımı çatmam ile sırıtarak kolunu arkamdan çekmeden daha da yayıldı.

"Derya halam en küçük kardeş. Eniştemle erken evlendiği için eniştemin aile geleneklerine alışık. Büyük halamın eşi zaten Yusuf amcam. Şu tamircideki."

İKRAWhere stories live. Discover now