3.3

15.5K 1K 255
                                    

Karaca'dan Devam:

Askeri üste giriş yaparken bütün odak noktasıydık. Dört asker ve beş terörist kıyafeti giyen insan bir aradaydı. Ben abimin kolunun altında Laz ve Çaylak kol kola diğerleri ise sadece birdi. Hepimiz bazı garipliklerin farkındaydık. Muhtemelen yeni gelen askerler vardı şu an. Biraz daha ilerleyince karşımıza çıkan Albay'la esas duruşa geçtik. Gözlerini üzerimizde dolaştırınca gözleri mutlulukla doldu.

"Rahat." dedi. Gülümsüyordu fakat bir şey vardı. 

"Hepinizle gurur duyuyorum . Siz bu vatanı gerçekten hak edenlersiniz. " dedi. Aynı anda "Sağ ol." dedikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

"Alfa ve Şafak Timi. Gidin ve hazırlanın." dedi. Bu sefer gülümsemeyi bırak mimik dahi oynamıyordu yüzünde. Hepimiz emri yerine getirerek odalara çıkmaya başladık. Bizi gören herkes dönüp iki kere bakıyordu fakat şu an onları düşünecek durumda değildim. 

Odaya girerek telefonu elime aldım. Şarjı bitmişti. Onu şarja takarken üzerimi tamamen çıkarttım. Aynanın karşısında geçtiğimde gözüm ilk ona çarptı. Kolye... Ne çok özlemiştim sevdiğim adamı. Herkese karşı sertliğini ama sevdiğine karşı naifliği, gözlerini, kokusunu... Ona dair her şeye muhtaçtı bu kalp. Ona dair her şeye açtı bu küçük kız. Kolyeyi çıkartmadan duşa girdim. 

Üzerimden akan kir midemi bulandırmıştı ama hepsi vatan içindi. Eğer bir gün bu vatana bir daha hiç yararımın olmayacağını bilsem ne yapardım diye düşünürüm hep. Ama asla bir sonuca varmak istemezdim çünkü biliyordum ki çok zordu. Bütün ömrünü bu vatana adamış bir insan için çok zordu. Bir daha silah kullanmamak çok ağırdı. 

Şampuanı eline dökerken yere akan birkaç damlasına gözüm çarptı.  Biz de böyle heba olmuştuk. Elzem olarak artık bir arada değildik. Belki her şey normal akışındaydı ama ben emindim. Kardeşlerim... Onlar çoktan muradına ermişti. Saçımı şampuanladıktan sonra vücudumu da yıkadım. Bornozumu giydikten sonra koşar adım odama geçtim. Elime aldığım telefonun şarjının yüzde on beş olması bana yetmişti. 

İlk olarak telefonu açtığım gibi mesajların ardı ardına gelmesi beni şaşırtmamıştı. Önceden olsa asla böyle olmazdı. Şimdi daha iyi anlıyordum sırtını birilerine yaslamak çok da kötü değildi. Karan'ın numarasını tuşladığımda saniyeler sonra açtı. 

"Alo." dedim sesim titrek çıkarken. Özleminden içim titriyordu.

"Orman gözlüm? Sensin?" dedi . Görmeyeceğini bile bile hızla kafamı salladım.

"Sevgilim. Nasılsın?" dedim uzun zamandır sesini ne kadar özlediğimi fark ederken.

"Güzelliğim iyiyiz biz. Sen nasılsın? Bir yerine bir şey oldu mu? Hasta oldun mu hiç? Yaralandın mı? Bitti mi görev? " dedi hızlı hızlı.

"Biz de iyiyiz sevgilim. Hiçbirimiz yara almadık. Ufak sıyrıklar sadece. Bitti sevgilim. " dedim gözümden bir yaş firar ederken. İnsan sevildiği zaman böyle oluyormuş.

 İnsan sevildiği zaman böyle oluyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~Karaca~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin