1.7

31.2K 1.8K 913
                                    

Bomba onları durdurmamıştı. Daha çok birlikle birlikte yeniden gelmişlerdi. Beş kişiye karşı tam iki yüz kişi... Genç kız kara kara buradan çıkabilmenin yolunu arıyordu. Tam o sırada kapı sonuna kadar açıldı. İçeri dalan kansızlarla bir yandan mermisi bittiği halde doğrultan tim bir yandaydı. Ama bilmedikleri bir şey ise bir kurşun her şeyi bitirebiliyordu.

O kurşun girdiği kalbi parçalara ayırabiliyordu. Felç bırakabiliyordu. Hatta en kötüsü doğru yere doğru açıyla vurduğunda saniyesinde öldürebiliyordu. İçeri maskeyle giren kansızlar içeri dumanla bir madde salmışlardı. Buhar şeklinde solunum karışan bu madde solunduktan on saniye sonra bayıltıyordu. Öyle de oldu. Her ne kadar nefeslerini tutmaya çalışan tim en sonunda pes etmişti tek tek. İçeri giren başarıyla birlikte hepsinin boynundaki madalyalar yeri boyladı. Telefonlarını da attıktan sonra ellerini kollarını sallayarak çıktılar. Kafalarına çuval geçirdikleri askerleri ise arabaya attılar. Çalan telefona bakan adam ekranda Karan yazdığını gördü. Histerik bir gülümseme gönderdikten sonra telefonu tek hamleyle kırdı.

Bir yanda ise Bozkurt ailesi sesi çok net duymuştu. Kızları ve onun arkadaşlarını çok merak ediyorlardı. Apar topar onları çıkartmalarından belliydi ama kimse karşı çıkamadı. Sesi duymuşlardı çünkü. Baba Bozkurt'un yüreği evlat acısını kaldıramazdı. Hele bir evladını yoktan yere kaybettikten sonra. Oğlunu kaybetmişti hem de öz sandığı kızı için. Haksızlığa tahammülü yoktu genç adamın. Arkasına bakmadan terk etti o evi. Bir daha ne sesini duyan oldu ne de yüzünü gören. Ne nerede yaşadığını biliyordu ne de nasıl olduğunu. Ölüp kalmasından bile Bi haberdi. En çok da canını bu yakıyordu. Demet'te ise durumlar aynıydı. Eli kolu bağlı duruyordu. Aradıkları Albay haber vereceğini söylemişti. Net bir şekilde oraya yaklaşmamalarını da emretmişti. Kızı orada ne halde bilmezken böyle oturmak içini dağlıyordu. Lodos ise her yeri arıyordu. Aklına gelen her yerden medet umuyordu. Kız kardeşine daha yeni affettirmişken kendini ona bir şey olma düşüncesi kalbini zorluyordu. Onu toprağa koyamazdı. Şehit olmanın mutluluğunu istediğini biliyordu ama şimdi olmazdı ki. Bir kere o daha çok küçüktü. Yaşayacakları koca bir ömür vardı beraber. Şimdi bırakıp gitmek olur muydu? "Gitme" dedi içinden "gitme küçük kızım. " Asaf ise bütün emniyeti ayağa kaldırmıştı. Onlardan gelecek tek bir haber için çalışıyordu. Tek bildikleri ise bir patlama olduğu ve bu güçlükteki patlama etrafındaki herkesi öldürürdü. Buna ihtimal vermiyordu. Zümrüt gözlü kardeşi bu kapıdan sağ salim gelecekti. O daha ona abi bile dememişti ki. Daha kokusuyla uyumamıştı ki. Neden şimdi zamansız bir ayrılık, neden? Emir'de ise durumlar aynıydı. Tek yapabildiği tanıdıkları aramaktı. Aklına gelen herkesi arıyordu. Bulamıyorlardı. Tek bir iz bile yoktu.
Çocuklar yukarıda uyurken Duru tam bir saat ağlamıştı halamı istiyorum diye. Kimse bir şey diyememişti. Çünkü verecekleri bir cevapları yoktu. Kendi canlarından kanlarından olan kadının ne halde olduğunu bilmiyorlardı ki.

Karan'daki durum apayrıydı. Genç adamın kalbi acıyordu. Kimseye söylemese de bu genç kızın acı çektiğini anladığıydı. Kalbini avuçlarına bıraktığı kadın acı çekiyordu. Onu defalarca aramıştı. Belki açar umuduyla. Ama hiçbirine yanıt vermemişti. En sonunda ise tamamen kapanmıştı telefon. Yer altının hepsine haber vermişti Mardin ağası. Hem ağalar hem de yer altı genç adamın tek kelimesiyle her yere bakıyorlardı. Tek bildikleri genç kızın asla bu enkazdan sağa çıkma ihtimalinin olmadığıydı. Bunu kimsenin söylemeye cesareti yoktu.

Genç adam ilk gördüğü gün anlamıştı genç kadının gözlerindeki acıyı. Aynı acıları o da yaşamıştı çünkü. Ne annesi vardı ne babası. Varken yoklardı. Senelerce en güçlüsü olmak için yetiştirilen adamın asla normal bir hayatı olmamıştı. Hayatını adayacağı bir kadın olmamıştı. Ağa olarak neslinin devamını getirmesi beklenen adam yüreği aşk ateşiyle yanmadan bunu kabul etmeyeceğini herkese net bir şekilde dile getirmişti. Yani hiçbir zaman olmayacaktı, daha doğrusu öyle sanıyordu. Annesine benzeyen bir kadına tutulmuştu o. Önce güzelliği sonra cesareti sonra ise zekası için defalarca sevdalanmıştı orman gözlüsüne. Bir kadın nasıl bu kadar sevilir? Kendine hayret ediyordu. Dört abisi olduğunu biliyordu Karan. O kızı da tanıyordu ama ön yargıdan nefret ederdi. Karaca'nın hiçbir suçu yoktu. En baştan buraya kadar tek suçlu o kızdı.

~Karaca~Where stories live. Discover now