2.3

25.9K 1.4K 746
                                    

Karşımda sinirden patlamak üzere olan bir adet Bartu Komiser vardı. Adam kıpkırmızı olmuştu. Adama resmen pasta fırlatmıştı manyak.

"Hepsini toplayın." dedi. Bana bakmaya devam ettiğinde belimde dolanan kolla gerildim. Kokuyu alınca anladım kim olduğunu.

"Hadi gel sevgilim." dedi. Bartu şok olmuş gibi bir ona bir bana bakıyordu. O sırada bileklerimize takılan kelepçeyle ayrıldık ama o hala şoktaydı. Ki normaldi de.

Arabaya bindiğimizde yanıma Arda gelmişti. Allah'ım neydi günahım?

"Nasılsın bre susak ?" dedi Akasya Durağı'ndaki Osman gibi.

"Sen adamın kafasına vişneli pastayı geçirene kadar süperdim. Oğlum sen dönerci misin? Neden adama et takar gibi pasta taktın." dedim gülerek. Öndeki iki polis de gülmemek için kendilerini sıkıyorlardı.

"Açlıktan adamı çöp şiş olarak görmüş olmak benim mi suçum Karacaşkım?" dedi alınganlıkla.

"Lan hadi çöp şiş olarak gördün. Sonra niye parmağınla alıp tadım yaptın?" dedim gülerek. Omuz silktiğinde karakola gelmiştik.

Hep birlikte baş komiserin  odasında duruyorduk. Bir yanda baş komiser bir yanda dövdüğümüz üçlü grup bir yanda biz. Her şey çok hızlı gelişmişti.

" Binbaşı Kağan Yiğit Bozkurt, Binbaşı Karaca Bozkurt hanginiz?" dedi. Abimle aynı anda bir adım öne gelerek durduk.

"Binbaşı Karaca anlat." dedi. Odadaki herkesin yüzünden anlaşılıyordu şaşırdığı. Tabi bilenler hariç.

"Binbaşı mı? Vay anasını tuza bandırılmış kadayıf gibiyim şu an." dedi arkamdaki Arda.

"Baş komiserim biz ailecek dışarıya çıkmıştık. Tam karnımız acıktığında pide salonu gördük girdik. O sırada şu üç tane insan aralarında bir şeyler konuşup bizim masaya bakıyorlardı. Garson tam siparişlerimizi getirdiği sırada elime bir kağıt verdi. Kağıt yanımda. Kağıdı okuyan sevgilim normal olarak sinirlerine hakim olmayarak ilk kafayı attı. Fakat karşı taraf da bizim tarafa sataşınca iş büyüdü. O sırada siren sesleriyle polisler geldi. Bu kadar. "dedim. Kağıdı ona uzatarak. Kağıdı okuduğunda kaşları çatıldı.

" Doğru mu bu? "dedi üçlüye doğru. Aralarındaki sessiz olan öne çıkarak konuştu.

" Baş komiserim biz aramızda oyun oynuyorduk. Bu yüzden arkadaşıma görev gelince bu çıktı. Biz bu kadar büyük tepki vereceklerini tahmin etmiyorduk. Anlık bir sinirle şikayetçi olmuştuk ama şu an özür diliyoruz. Kusura bakmasınlar." dedi. Baş komiser çıkabileceğimizi söylediğinde Karan elimi tuttu. Kapıdan herkes çıktıktan sonra en son biz çıktık.

" Yüzbaşı "diye seslendi biri. Kimin olduğunu anlamak çok da güç değildi. Elimdeki eli kasılan Karan'a gülümseyerek döndüm. Karşımda Bartu vardı. Önce ellerimize sonra da ikimize baktı.

" Biraz konuşabilir miyiz? "dedi. Lafa salladığımda bakışları Karan'a döndü.

" Yalnız. "dedi baskıyla.

" Yalnız konuşacak kadar önemli bir mesele olduğunu düşünmüyorum. "dedi Karan.

" Konuşabiliriz. "dedim. Kafa sallayıp kabul etti. Köşeye geçtiğimizde bize baktı.

" Kerem. "dedi. Tahmin ediyordum konunun bu olduğunu.

" Ee?"dedim soru sorar gibi.

" İyi değil. Geçen gün telefon hakkıyla beni aradı. Seninle konuşmak istiyormuş. Seni hala seviyor Karaca. "dedi. Yanımda sevgilim olduğu halde bu kadar açık sözlü olmasını beklemiyordum. Karan'ın çenesi bariz kasıldığında duruma el atmanın zamanı gelmişti.

~Karaca~Where stories live. Discover now