2.8

18.9K 1.2K 371
                                    

Odadaki herkesten tek ses çıkmazken tam tamına üç dakikadır karşımızda susan Komutan'a bakıyorduk. Tek hayat belirtisi nefes almasıydı. Aklında bilgileri geçirdiğine yemin ediyordum.

Hayat ne garipti. Yaklaşık iki gün önce sevdiğim adamın boynuna sarılıydım. Şimdi ise ölüme gidiyordum. Asla ama asla pişman değildim sevdiğim için. Akılımdan o sırada geçen satırlarla yüzümde buruk bir tebessüm oldu.

"Ama pişman değilim sevdiğim için, bir şeyler hissetmek baya iyiydi. Eskisi kadar da kafam iyi değil, gözlerinin hala fanatiğiyim..."

Kalbimi alıp avuçlarına bıraktığımda hiçbir şekilde tereddüt etmemiştim. Doğru kişi olduğunu biliyordum çünkü. Bu hayatta başıma gelen en güzel şey onu bulmak olmuştu. Bir de ailemi bulmak...

Belki anne ve baba kişilerine hissizim ama asla unutmazdım hissettiklerimi. Belki bir daha yan yana bile gelmeye şansımız olmayacaktı.

Bir de geride kalanlar. Abilerimiz hepsinin gözünde görüyordum beni sevdiklerini. Sevilmek güzelmiş dedirttikleri için o kadar mutluydum ki. Şu an belki de hayatımın son saatlerini yaşıyordum ama mutluydum.

Elis ve Duru... Onlar benim olmayan kardeşim, kızımdı. Belki ben gidince mutsuz olurlardı ama arkamda vatan sağ olsun diyebilecek birileri olduğu için mutluydum.

Gözlerini duvardan çekip hepimize baktı.

"Oraya gidince herhangi bir haberleşmemiz olmayacak. Ayda bir kere haber verme hakkınız var. Önemli durumlar dışında burayla bağlantınız tamamen kesilecek. Sevdiklerinizle vedalaşın. Sevdiğin insanları belki son kere seni seviyorum diyin. Kızgın olduklarınızla barışın. Hatta son kez birlikte göz yaşı dökün. Çünkü bir daha bu gözlerden yaş düşmeyecek. Ve asla güçlü olmaktan vazgeçmeyin. "dedi. Kapıdan çıktıktan sonra abimin gözleri bize döndü.

" Çıkabilirsiniz."dedi hissiz bir şekilde. Selam vererek hep birlikte odadan çıktık. Yürürken cebimde titreyen telefonu elime aldım. Mesaj gelmişti.

" Kalbim acıyor peri kızı. İyi olduğunu duymaya ihtiyacım var. Müsait olunca ara. " yazıyordu. Gönderen ise Karan...

Yüzümde buruk bir tebessüm yer ettiğinde adımlarımı odama doğru hızlandırdım. Çünkü içimde tutmak zorunda olduğum acım vardı. Kaybetme acısı... Ben kaybediyordum ama milletim kazanacaktı. Belki arkamdan ağlayan çok olurdu ama her dökülen göz yaşı biraz daha birleştirirdi bizi.

Biz hep böyleydik işte. Acılar bizi birbirimize bağlayan duyguydu. Kurtuluş savaşında... Yemen'de, Irak'ta, Çanakkale'de... Dökülen her bir kanda bizim acımız vardı.

Odama vardığımda üzerimdeki çıkartarak gidip abdest aldım. Belki son kez de olsa şükür namazı için secdeye yattım.

"O şerefsizlerin kanını son damlasına kadar akıtmadan şehit olmayı nasip eyleme Allah'ım. Sen en büyüksün. Bizleri koru. Arkamda bıracaklarıma güç ver. Bu milletin başını yere eğdirme. Bayrağımızı indirttme, ezanlarımızı dindirtme. Amin" diyerek seccadeyi topladım. Sımsıkı toplanmış saçımı açarak özgürlüğüne kavuşmasını sağladım. Şimdi sıra en zor olandaydı. Veda...

Vedaları oldum olası sevmezdim. Hep derdim ki "Sanki ölüme gidiyoruz." şimdi tam da bunu yaşıyordum. Ölüme, öldürmeye ;en önemlisi ölerek yaşatmaya gidiyordum. Telefon rehberime girerek ilk olarak anne ve baba kişilerin aradım.

Ne olursa olsun herkes kızının son kez sesini duymayı hak ediyordur. Eminim abim de onları arayacaktı. Telefon açıldığında hıçkırık sesi duymak tezimi doğrulamıştı.

~Karaca~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin