Isıttığım yemekleri önüne koydum.
" Bunları sen mi yaptın? "
" Hayır, babamız yaptı. " Gözleri şaşkınlıkla açıldı.
" Hayret." Güldüm ve yumuşak saçlarını okşadım. " Hadi. " deyince başını salladı ve yemeye başladı. 3. sınıfa gidiyordu ama bir yetişkin gibi konuşuyordu. Hayret verici.
Doğruldum ve kanepeye oturdum. Tom çizgi film izlerken bende sehpanın üzerindeki bilgisayarımı aldım. Sörf yaparken sadece fotoğraflara bakıyordum. Sonra aklıma o şekil geldi. " Jess, koluna ne oldu?" Tom dikkatimi dağıtmıştı. " Hı?" diyince tek kaşını kaldırıp " Kolun diyorum Jessica. Ne oldu? Yaktın mı? Vurmuşsun gibi görünüyor ve ciddi sanırım" dedi düşünceli bir sesle. Bileğime baktım. Evet kararmıştı ve görünüşe bakılırsa hem dağılıyor hemde dokununca acıyordu. Bu sefer Tom doğru söylemişti sanırım. "Bilemiyorum" diye cevap verdim. " Sanırım ciddi. Babama söyleriz tamam? " dedim hafifçe gülümseyerek. Oda yavaşça güldü ve sehpadaki yemeğini yemeye devam etti.
Bayağı zaman geçmiş olmalıydı. Kapı çaldı. Gelen babamdı. İçeri girer girmez bana endişeli gözlerle baktı. " Jessica? İyi misin , iyi hissediyor musun?" Tek kaşımı kaldırdım. Bunu neden soruyordu ki? Karşısındayım ve ayaktayım. İyi olmam neden umrundaydı? " Evet. " dedim sadece. Sonra ciddileşti ve " Konuşmak ister misin?" " Hayır " Diye ani tepki verince şaşırdı. İçine nefretimi katmıştım. Bu herifle konuşacak hiçbirşeyim yoktu benim. Hışımla ve suratına bakmadan salona geçtim ve bilgisayarımı kucaklayıp odama doğru yürüdüm. Kapımı arkamdan hışımla kapattım. Beni sinir ediyordu. Evden gitmediğime tanrıya yalvarmalıydı. Ama o gelmiş " konuşmak ister misin?" diye soruyordu. Yüzsüz!
Kapım çalındı. " Ne var?!" diye sorunca kapım yavaşça aralandı ve Tom içeriye kafasını soktu. " İyi misin ablacım? Orada ne oldu anlamadım. Neden kızdın?" derin bir nefes verdikten sonra yatağa oturdum ve onu da yanıma çağırdım. İçeri girdi ve kapıyı kapattı. Yavaşça yatağa yaklaştı ve oturdu. Ona olan biteni anlatmayacaktım. Sadece yorgun olduğumu söylerdim. Ve fark ettim de bu aralar fazlaca yalan söyleyecekmişim gibi geliyordu. Güldüm.
" Merak etme Tom. Sadece biraz yorgunum. " anlayışlı bir şekilde başını salladı." Peki. Anlmadığım birşey daha var. Sokaktaki çocuk...bana bunu verdi. Sana vermemi söyledi." dedi ve cebinden bir kağıt çıkardı. " Açmadım. Belki özeldir diye" Elinden kağıdı aldım ve yavaşça açtım. Gördüğüm şey karşısında gözlerim yaşlarla doldu.
Bu o şekildi. ve altında " Seni buldum..." yazıyordu kağıdı burşturdum ve hızlıca odanın herhangi bir yerine fırlattım. Beni bulmuşlar mıydı? Bu ne anlama geliyordu? Kafayı yemek üzereydim. " Jess?" Ayağa kalktım ve dolaba yürüdüm bu işi bitirecektim. Giysilerimi yatağa attıktan sonara Tom'a bakmadan. "Seninle sonra konuşacağım Tom. Şimdi izin verde üzerimi değiştireyim." Tamam anlamında başını salladı ve odadan çıktı. O çıktıktan 5 dakika sonra bende odadan çıktım. Her zamanki kıyafetlerimi giymiştim. Hızlıca dış kapıya yöneldim. Babama bakmadan evden çıktım ve kapıyı kapattım. Hala oradaydı. Hiç kıpırdamamıştı bile. Beni izliyor olmalıydı. Peşimdeki insanlar için çalışıyor olabilir veya hayatıma davetsiz bir misafir olarak ta girmiş olabilirdi.
Yanına hızlı bir şekilde gittim ve aramızda bir kol mesafesi kalacak şekilde durdum. Kıpırdamıyordu bile. Sesimin kaba çıkmasına dikkat ederek sert ve yüksek bir sesle konuştum.
" Ne istiyorsun? kimsin sen?" cevap vermedi. " SENİNLE KONUŞUYORUM SOYTARI! BANA CEVAP VER!" Ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Kalkıcaktım ki üzerime çıktı ve ellerimi başımın üzerinde birleştirdi. Bunları yaparken ben çırpınmaya başlamıştım bile. Bedenimi olabildiğince oynatmaya kurtulmaya çalışıyordum. Diğer eli beline kaydı ve gevşek bir hareketle keskin bir bıçak çıkardı. Bunu yapınca ağzım hafifçe açıldı ve gözlerim küçüldü. Siktir! Organ mafyası falan mıydı beni takip eden? Bıçak yavaşça boğazıma yaklaştı ve boynuma dokundu. Çocuk başını geriye attı ve atkısını boynundan çıkardı. Kapşon düşmemişti. Bana baktığında gözlerim hayretle ve korkuyla açılmıştı. Ağzı...kesilmişti! Yarıklar çok derindi,dikilmesi imkansız gibi birşeydi. Yanaklarında ki çizikler beni hayrete düşürürken başka birşey daha fark ettim. Kesiler yukarı sanki bir gülücükmüş gibi duruyordu ve sanırım zaten öyleydi. Sonra yüzünü bana yaklaştırdı. Kulağıma sıcak nefesiyle birşeyler fısıldadı. Dediği şey karşısında şaşkınlıktan ağzımda bir ses çıktı. Bu sesi daha önce çıkarmamıştım. Çocuk biraz geri çekildi ve dudaklarımın mesafesinde durdu. Her ihtimale karşı başımı sol tarafa çevirdim. Saçlarım yüzümü görmesini engelliyordu. Ben ise saçlarımın arasından görebiliyordum. Avantaj mı? Sanırım evet. Çocuk güldü ve hızlı bir şekilde üzerimden fırladı. Fırladığı anda doğruldum ama çoktan gitmişti. İmkansız.
Babamın sesi beni kendime getirdi. " Jessica! Neden yerde oturuyorsun? Birşey mi oldu?" " H-hayır ben iyiyim. Sadece....düştüm." dedim babama bakarak. Tek kaşını kaldırdı." Kalk yerden. üşüteceksin." Sanane diye inat edesim geldi ama sonuçta babamdı ve bir büyüğümdü. Her ne kadar ondan hoşlanmasam da ona katlanmak zorundaydım. Ayağa kalkım ve caddenin karşısındaki evime yürüdüm. İçeri girdiğimde kanepede kitap okuyan Tom bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Aldırış etmeden odama yürüdüm. Babamın sert sesi beni durdurdu. " Jessica FİRE. Hemen buraya gel. Konuşacak birşeylerimizin olduğuna inanıyorum." Bıkkın bir şekilde arkamı döndüm ve babamın keskin bakışlarına umursamaz ve öfkeli bakışlarla karşılık verdim. " Benimle ne konuşabilirsin ki?" diye sordum düz ve umursamaz bir sesle. " Benimle konuşacak bir şeyin olduğuna inanıyor musun gerçekten? Konuşacak birşeyin olsa bile sesi dinlemem. Tıpkı sesin gibi." dedim son cümleyi vurgulayarak. Son cümlemde gözlerimi kısmıştım. Babamın şaşkınlıkla açılan gözlerine aldırmadan arkamı döndüm ve odama girip kapımı sert bir şekilde kapattım.
Kapım çalınınca Tom sandım. "Gel" dedim. Kapının ardından babam çıkınca kaşlarımı çattım. " Vazgeçtim. Defol." Dedim umursamaz bir tavırla. " Jess bak ben-" sözünü böldüm. " Lütfen baba çık odamdan. Kalbini kırmak istemem" Yalancı " Lütfen." "Ona lütfen deme!" diye bağırıyordu iç sesim. Onu susturamazdım. Her zaman haklı çıkardı ve doğru olan şeyler onun sayesinde olurdu. Birşey demeden odamdan çıktı. Bilgisayarımı masada bırakıp yatağa yürüdüm. Kapşonlumu çıkartıp,katlayıp baş ucuma koydum. Yatağa uzandım ve yorganı kendime doladım. Üşümüyordum. Ama çocuğu düşündükçe ürperiyordum. Sıcak nefesini hala kulağımda hissediyordum ve o kelimeler kulağımın içinde yankılanıp duruyordu.
" Seni bulduğuma sevindim Nightmare.(güldü) Aileye hoşgeldin."
Okuduğunuz için teşekkürler. Uzun yazmaya çalıştım. Beğendiyseniz yıldıza,hikayemle ilgili sorularınızı,önerilerinizi ve düşüncelerinizi yorum yerine yazıp göndere bilirsiniz. Haberlerimi almak için takipçi olun. TAKİPTE KALIN!!
KAMU SEDANG MEMBACA
PROXY OLMAK
Fiksi PenggemarJessica sıradan bir kızdı. Pek insanları sevmezdi ama onlara katlanırdı. Bir okul günü her şey değişti. Jessica artık eskisi gibi olamayacağını anlamıştı. Annesini ona bıraktı görev onu şok etse de çoktan her şey başlamıştı...
NİGHTMARE (kabus)
Mulai dari awal
