1:4

670 92 87
                                    

"Selam taehyung, özledin mi beni?"

Dudaklarımı gererek, alaycı bir tavırla konuşmuştum.

"Görünüşe göre biricik abin seni bulma gereksiniminde bile bulunmuyor ha?"

"Siktir git Min Yoongi!"

"Aish hadi ama, sana daha kaç defa söylemem gerek? Jung Yoongi demelisin, Min Yoongi'de neyin nesi?"

"Sikerim Jung Yoongi'ni!
Sen aşık falan değilsin, saplantılı bir piçin tekisin!"

Taehyung'un bu ani çıkışıyla odayı inletecek bir kahkaha atmıştım.

Ardından ona daha çok yaklaşarak yüzüne eğilmiş ve tıslarcasına konuşmuştum.

"Haddini daha fazla aşma taehyung, zararlı çıkarsın."

"İnanır mısın? Çok korktum şuan. Ne yaparsın yoksa Min Yoongi? Saplantılı olduğun kişinin, kardeşini mi öldürürsün?"

"Hiç şüphen olmasın velet, bunu yaparım."

Dediğimle, dudaklarının arasından küçük bir kahkaha bırakmıştı.

"Çok acınası durumdasın Yoongi. Abimin,senin gibi bir zavallıya bakmadığının ikinci bir nedeni belli oldu."

Bu beni taşıran son damla olmuştu. Taehyung'un arkasına geçerek çenesini tutmuştum. Kafasını arkaya doğru yaslayıp, Cebimden çıkardığım bıçağı hafifçe boğazına bastırmıştım.

O ellerimin altında derin nefesler alırken, sırıtarak konuşmuştum.

"Şimdi karar ver taehyung; seni hemen şuracıkta öldüreyim mi,  yoksa o güzel yüzüne kendi küçük imzalarımı mı ekleyeyim?"

Çenesini sıkarak gözlerini kapatmıştı.
Yutkunmuyordu bile çünkü elimdeki bıçak tam da adem elmasının üstündeydi.

"Veya, boş yapmaktan başka işe yaramayan o dilini de kesebilirim hm?"

"S-senden korkmuyorum yoongi.."

Dediği ile gözlerimi büyütmüştüm.  Elimde ki bıçağı boğazından çekerek karşısına geçmiş ve yan bir gülüş atmıştım.

"Oh madem korkmuyorsun. Bende o güzel yüzünü mahvetmekten büyük bir zevk alırım."

Bıçağın ucunu, sağ elmacık kemiğine dayamıştım. Ardından, bıçağı hiç tereddüt etmeden bastırmamla, taehyung'tan küçük bir inleme kopmasını sağlamıştım.

Sağ elmacığına 'H' yazarak kalp çizmiştim. Eh, o iğrenç bedenin de hoseok'umun baş harfi muhakkak olmalıydı değil mi?

Ardından sol elmacık kemiğine geçerek, bıçağının ucunu tekrardan bastırmıştım.

Taehyung'un çırpınmasıyla, yüzünü sertçe tutmuş ve sabit kalmasını sağlamıştım.

"Eğer rahat durmazsan, o sikini keserim seni sürtük. Anladın mı beni?"

Taehyung'un gözünden yaşlar düşmeye başlamıştı.

Onu umursamayarak, sol elmacık kemiğine geçmiş ve ona da 'sope' yazmıştım.

Hoseok ile isimlerimizin birleşimiydi bu kelime.
Hoseok'a karşı ilk defa bir şeyler hissetmemin 1-2 ay sonrasında bulmuştum bu adı. O zamandan bu yana ise özeldi bu isim benim için.

Sol elmacık kemiği ile de işimi bitirdikten sonra dikleşmiş ve son kez bıçağı rastgele yanağına bastırarak boylu boyuna büyük bir çizik atmıştım.

Taehyung'dan biraz uzaklaşarak yüzünü incelemiştim. Çizdiğim yerlerden kan akmaya başlamıştı bile. Bu görüntü ise içimdeki isteği daha çok alevlendirmişti.

Hızımı alamayıp, elimdeki bıçağı bacağına bastırarak derin bir yara açmış ve taehyung'un attığı çığlıklarla birlikte kıkırdamıştım.

"B-bırak, yeter. Yalvarırım yoongi yeter..."

Tekrardan ağlamaya başlamış, diğer yandan ise kolundaki ipleri çekiştirmeye başlamıştı.

"Ne o taehyung? Benden korkmadığını sanıyordum oysa, kırıldım..."

Sahte bir üzgünlükle, dudağımı büzerek ona bakmıştım.

Biricik sevgilim hatrına ona daha hafif şeyler yapıyordum.

Oysa bunlar daha hiç bir şeydi...




Aslında aklımda böyle bir şey yoktu, bir anda oldu ehe.

Bu arada, bölümlerin gidişatı umarım güzeldir.

Oy ve yorum atmayı unutmayın,

Hepinize iyigeceler, sabah okuyacaklara ise her zamanki gibi günaydın.<33

Ah, unutmadan. Yazım yanlışlarım varsa üzgünüm.🥺🖤










Behind the Curtain / SopeWhere stories live. Discover now