0:9

707 107 103
                                    


"Hoseok bu, bu o..."

"Ne diyorsun namjoon?"

Namjoon'un dediğinden hiç bir şey anlamamış ve ayağa kalkmıştım. Telefonumu kapatarak masanın üzerine geri koymuştu. Yüzündeki şaşkınlığı silmiş, yüzünde herhangi bir duygu barındırmayarak bana bakıyordu.

"Ne oluyor dedim sana joon?!"

"Bunu sana şuan söyleyemem hoseok, üzgünüm."

Alnını ovarak odamdan çıkmıştı. Merak ediyordum, namjoon'un neden bu kadar şaşırıp endişelendiğini.

Üzerimdeki o hırsla, masama oturmuştum. Bilgisayarımı açarak, 'Min Yoongi' ismini aratmıştım.

Her zamanki gibi, bilinen bir katil olmasıyla birlikte bilgileri üst sıradaydı.

Görsellere bakmamla, derin bir nefes almıştım. Yine, onun herhangi bir fotoğrafı bulunmuyordu. Belli ki, önceden fotoğraflarını bütün internet sitelerinden ve uygulamalardan kaldırtmıştı...

"Lanet olsun!" Elimle yüzümü kapatarak, sandalyeme yaslanmıştım.
Namjoon'un bu hareketi deli gibi meraklandırmıştı beni, umursamamaya çalışsam da elimde değildi.

Başımı ellerim arasına alarak, dirseklerimi masaya yaslamıştım. Bunu düşünürken, taehyung aklımdan çıkmıştı. Bir an önce onu yoongi'nin elinden de almam gerekiyordu.

***

Aradan geçen, 2-3 saatin ardından karakolun bahçesine çıkmıştım.

Bu süreç içerisinde, Yoongi hakkında daha çok bilgi bulmaya çalışmıştım. Çoğu bildiğimiz bilgiler olsa da, sadece lise zamanlarında aynı okulda okuduğumuzu öğrenmiştim.

Bu bilgi ile kısa çaplı bir şok geçirsem de, okulun öğrencilerine teker teker bakmıştım. Ne yazık ki, Yoongi bunu da düşünmüş ve bir şekilde okulda bulunan bilgilerini sildirmeyi başarmıştı.

Arkamda hissettiğim hareketlilik ile o tarafa dönmüştüm. Karşımda Gyu'yu görmem ile gülümsemiş ve elimi omzuna atarak sıkmıştım.

"Hyung, bir sorun mu var? Canın sıkkın gibi?"

"Hayır hayır, bir sorun yok Gyu. Sadece aklım Taehyung'ta, korkuyorum açıkçası."

"Anlıyorum hyung. Ama korkmamalısın, yani yoongi ona kötü bir şey yapmaz bence."

"Bilmiyorum Gyu, sonuçta o bir seri katil sağı solu belli olmaz."

Gyu ağzında bir şeyler mırıldansa da fazla umursamamıştım.

Bir süre daha bahçede durmamın ardından Gyu ile beraber tekrardan karakola girmiştik.

"Bu arada Gyu, hem yanımdasın sana da söyleyeyim."

Gyu'nun kolunu tutarak bir kenara çekmiştim. Herhangi birinin bunları duymasını istemiyordum.

"Tabi hyung, seni dinliyorum."

"Seokjin'e dikkat et, yani yoongi'nin casuslarından biri olabilir."

Gyu bu söylediklerim ile şaşırmış ve ağzından yüksek bir 'Ne!' nidasının kaçmasına engel olamamıştı.

"Sessiz olsana aptal. Şuan duyan olsun istemiyorum."

"Tamam da, Jin hyung olduğunu nereden biliyorsun ki?"

"Off, bir kaç saat önce namjoon'un odasına çağırıp, 'şüphelendiği biri var mı?' demiştik. O da ensesini falan kaşımıştı. Biliyorsundur ki, Jin ne zaman gergin veya heyecanlı olsa ensesini kaşır. Zaten hareketleri de dikkat çekiciydi. Açıkçası Jin olduğunu düşünüyorum."

"Hyung ne bileyim, hızlı düşünmesek mi? Jin hyung değildir belki de? "

"Bilmiyorum Gyu, benim de tek isteğim yoongi ile herhangi bir bağlantısının olmaması..."


Bölüm kısa oldu kusura bakmayın, ayrıca güzel oldumu hiç bilmiyorum-

Diğer bölüm, çok küçük bir kaos yaratabilirim. Hatta, fikrim değişmezse eğer yoongi ve hoseok'un ağzından da okursunuz.

Vote ve yorum atmayı unutmayın lütfen.

Hepinize iyi geceler, sabah okuyacaklara günaydınn. <33







Behind the Curtain / SopeDonde viven las historias. Descúbrelo ahora