34

1.3K 70 8
                                    




"Min.. Şakaların ne zamandan beri bok gibi oldu?"

Tepkisine sadece ufak bir gülümsemeyle yetinmiştim çünkü yaralarım ne yazık ki gülmemi bile engelliyordu. Hoseok'un söylediklerini baştan beri duygularına kadar anlatırken aynı şekilde bende söylediklerini değerlendirme şansında bulundum. Gerçekten Hoseok artık bizi rahat bırakacak mıydı? Ve Eun Hi.. Jungkook'la aramızda bir sorun olmadan ilişkimizi yaşayacaktık. Bu düşünce her ne kadar imkansız gibi görünse de yakında gerçekleşecekti. Anlatımımı bitirirken Jimin'in çatık kaşlarından ve kalın dudaklarının "O" şeklini almasından aklının karışmış olduğundan emindim. Birkaç saniye boyunca yüzüme böyle baktıktan sonra boş bakan gözlerini az önce bitirdiği boş su şişesine dikmişti. Aynı benim gibi düşünce karmaşası içerisinde olmalıydı.

"Bu adam hangi kafayı yaşıyor?"

Söylediğine sesli bir şekilde kıkırdarken Jimin benim aksime sadece olduğu gibi kaşlarını çatıp, öylece boş gözlerle bana bakıyordu.

"Doğruyu söyleyip söylemediğinden emin değilim ancak Jimin ben sadece yoruldum. Artık huzura kavuşup bir sorun çıkmamasını diliyorum. Bu yüzden de benimle değil sizinle konuşması gerektiğini söyledim."

"Sanırım haklısın. Tüm bu şeyleri Jungkook'un canını yakmak istediği için yapmış gibi görünüyor ama en çok zararı da sen aldın, Min. Şimdi bunu düşünmeyelim ve Eun Hi'yi nasıl yolabileceğimizi konuşalım. O kırmızı rujunu yüzünün her tarafına bulaştırıp sokakta öyle dolaşmasını istiyorum. Hoseok hyung bile bunun yanında melek gibi kalıyor."

"Merak etme, o iş Hoseok'da. Yoongi konusunu anlatmak ister misin? Ayrıca sen en son yanına gitmemiş miydin nasıl bu kadar erken dönebildin? Yoksa Yoongi'de mi burada?"

Gözlerinin yavaşça aşağıya inmesiyle bir terslik olduğunu fark ettim. Ya Yoongi bunu dışarıya fırlatmıştı ya da Jimin hiç gitmemişti?

"Gittim ama beni eve bile almadı!"

Bu haline sadece üzülüyordum çünkü bu durum her ikisi için de zordu ve aşmaları için zaman gerekiyordu. Yine de her şeyin geçmesi için bir kere daha dilek diledim. Belki de Jungkook'un beni sevmesi için dilediğim dilek gibi bu da gerçekleşebilirdi? Jungkook'un kapıyı çalıp, içeri gelmesiyle artık revirden çıkmamız gerektiğini anlamıştım. Yanı başımda duran ve hemşirenin kullanmam için bıraktığı ilaçları toparlayıp çantama koyarken Jimin'de kollarıma girerek beni yataktan kaldırdı. Ders saatinin olup, tüm öğrencilerin sınıflarda olmasıyla beraber boş olan okuldan çıkıp dışarıda bekleyen taksiye binmiştik. Ne ben ne Jimin ne de Jungkook tek bir kelime etmeden evime kadar gelmiştik. Evin içine doğru adım attığımızda her zamanki gibi götümü devirdiğim koltuğa doğru ilerleyip, gözlerimi kapatarak uzandım. Birkaç saat süren uykunun ardından yavaşça gözlerimi açtığımda Jungkook'un bakışlarını üzerimde hissetmemle bakışlarına karşılık verdim. Tüm zaman boyunca başımda mı beklemişti? Dudakları kulağına doğru hafifçe uzanırken oturduğu yerden kalkıp, yanıma doğru yaklaştı.

"İyi uykular, uykucu. Bugün epeyce yorulmuş olmalısın."

Gülümsemesine karşılık verip gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım.

"Evet, aslında bugün 6 saat matematik dersini çekmekten daha kolay oldu."

"Min.. Seni yaralarınla gördüğümde gerçekten bir an delireceğimi sandım. Endişelenme, Eun Hi'nin babası yaptıklarını duyduğunda onu okuldan alıp yurtdışına göndereceğini söylemiş. Bu yüzden artık rahat olabiliriz, bebeğim. Eğer babası böyle bir hamle yapmasaydı Eun Hi'nin benden korkması gerekiyordu."

Babasının duyup yurtdışına göndereceğini söylemesi gerçekten de Hoseok'un işi olabilir miydi? Cevabını alabilmek için öncelikle Jungkook'u odadan göndermem gerekiyordu.

"Jungkook-ah, ben şu anda oldukça açım ve senin ellerinle yaptığın yemeğe ihtiyacım var.."

"Eğer ramene kabulsen şimdi gidip yapmaya başlayacağım."

Hızlıca kafamı sallarken, gülerek yerinden kalkmasıyla beraber yanımda duran telefonumu aldım ve Kakaotalk uygulamasını açtım. Şu anda mesaj atıp atmamakta kararsızdım fakat Hoseok'a inanmadığım için bir cevap istiyordum. Geçmiş olsun mesajlarını görmezden gelerek mesajlar arasında Hoseok'u buldum ve üzerine bastım.



mjjung: Hoseok-sshi, merhaba.
Umarım rahatsız etmiyorumdur ancak merak ettiğim bazı şeyler var.

hoseokay: Merhaba, Min Jung
Öncelikle tekrardan geçmiş olsun ve tabii ki istediğin her şeyi sorabilirsin?

mjjung: Babasının Eun Hi'yi yurtdışına göndereceğini duydum.
Bununla bir ilgin var mı?

hoseokay: Sana Eun Hi'nin bir daha sizi rahatsız etmeyeceğini söylemiştim
Bu yüzden rahat olabilirsiniz Eun Hi cezasını aldı

mjjung: Yine de bunun için sana teşekkür edebileceğimi sanmıyorum.
Sadece bunca zaman yaptığın şeylerin karşılığı olarak düşüneceğim.

hoseokay: Tabii ki
Nasıl kabul edeceksen öyle düşünebilirsin

mjjung: Jungkook ve diğerleriyle konuşacak mısın?
Eğer gitme planın varsa onlarla konuşmalısın.

hoseokay: Elbette
Onlara büyük bir özür borçluyum

mjjung: Anladım.
Her neyse iyi günler.

hoseok: Sana da





Yaptığımız bu küçük konuşmayı Jungkook'un elinde ramen tabaklarıyla gelmesiyle kesmek zorunda kalmıştım. Tahmin ettiğim gibi nasıl olduysa bunu Hoseok yapmıştı. Şu anlık Jungkook'a söyleyemesem de daha sonrasında söyleyeceğimi aklıma not ederek sevgilimin yaptığı rameni yemeye daldım.

Daylight / Jeon JungkookΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα