Koku

13.6K 629 81
                                    

Karşımdaki oğlana bakmaya çalıştım.Burnuma koku gelmeye başladı. Burnumdaki koku arttıkça gözlerim kapandı ve göremez oldum. Bu koku.. Lavabonun altında oluşan,bodrumda, apartman girişlerinde olan rutubet kokusu, ıslak toprak kokusu, yeni alınmış kitap kokusu, petrol istasyonu kokusu ve yeni kıyafet kokusu gibiydi. Ve bu kokular benim en sevdiğim kokulardı. O kadar güzel kokuyordu ki, kokudan mest olmuş biçimde mayışma geldi. Ama koku uzaklaşmaya başladı.
Uzaklaşmasana zalımın oğlu ne güzel kokuyorsun koklaya koklaya içime çekeceğim seni.
Uzaklaşmaya başlayınca bende onun peşinden gittim. Artık daha yakındık ve onu rahatça görebiliyordum. Tabii arkasını görebiliyordum . Üstünde sütlü kahveden biraz daha koyu bir tişört, altında da siyah bir kot vardı. Tıpkı Jacob gibi giyinmişti inş kendi jacob'ımdır bu zalımın oğlu.
Maşallah annesi alpler ineğinin sütünü içirmiş ,niagara şelalesinde basketbol oynatmış herhalde. Boyu en az 1.90 vardı. Baya da iriydi. Ama ben hızlı koşamadığımdan tabii ki çoktan kaybolmuştu. Ama o kokuyu hiç unutmayacaktım çünkü, düşünsenize en sevdiğiniz kokuların karışımından 500 kat daha fazla güzel kokan bir koku. Ben gözlerimi kapatıp dururdum yeter ki o kokuyu içime çekebileyim. Arkasından bakakaldım. Boş boş önüme bakarken dejavu şeklinde yeniden arkamda çıtırtı duydum. Ve beni kovalayacağını sanarken az önceki koku yeniden burnuma geldi. Ne bu hipnotize etme yöntemi falan mı? Kokudan dolayı yeniden gözlerim kapanmaya başlamıştı. Daha sonra bacağımda hissettiğim dokunuş ile irkildim. Arkamda o kadar tatlı bir köpek duruyordu ki, anlatamam. Aslında anlatabilirim caz yapıyorum. Toz mavi gözleri ve bembeyaz kürkü ile o kadar tatlıydı ki. Ama sanırım bir kurt köpeğiydi çünkü bir kurt gibi yukarı doğru kulakları ve ağzının kapalı olmasına rağmen belli olan keskin dişleri vardı. Başını okşamaya başladım. Ve gözlerini kapatıp elimi yalamaya başladı.
" Yaaaağğğğ sen çok tatlısın ama. Oy oy oy gözlere bak hoay maşallah yerim seni. Sen nereden çıktın buralarda hiç böyle hayvan olmaz. Erkek misin kız mısın acaba?"
Daha sonra bakıp erkek olduğunu anladım. Ve karar verdim: O artık benimdi ve eve alacaktım.
" Ahhyyy sen benimle gel şimdi. Artık benimle yaşayacaksın. Oda arkadaşına merhaba de. Senin ismin ne olsa? Hmm bence Paskal olsun. Ne dersin?"
Gelip elimi yaladı ve üstüme atladı. Bu hareketin beni sev anlamına geldiğini biliyordum. Kafasına tırnaklarımla tarar şekilde masaj yaptım. Gözlerini kapatıp yere oturdu. Onu kucağıma almaya çalıştım ama baya ağırdı. Biraz ilerledim ve peşimden gelmesi için çaba sarf etmeme gerek kalmadığını anladım çünkü zaten benimle geliyordu.
" Evet senin adın Paskal olsun. Artık suç ortaklarıyız. Her işi benimle birlikte yapıp birlikte ağlayıp birlikte güleceğiz. Tamam mı paski?"
Zaten dediklerimi anlamadığı için boşa konuşuyorum ama olsun.
Yani 2 aydır köpek istemişim bulmuşum bırakır mıyım. O mükemmel kokulu ve mükemmel vücutlu kişinin gittiği yerden ayak izine bakmaya gittim. Kocaman ayakkabı izleri vardı.
45 numara herhalde bu ayak ne yaw kocaman.
Arkamda paskal ile birlikte ayak izlerini takip ettim. Kocaman ayak izlerini oje sürerkenki dikkat ile takip ediyordum. Ama yaklaşık 10 metre sonra ayak izleri sona eriyordu. Ayak izlerinin sona erdiğini fark edip etrafa boş bakışlar attım. Acaba Edward gibi yukarı ağaçlara mı zıpladı diye ağaçlara baktım ama ağaçlarda sincap ve kunduz karışımı garip yaratıklar dışında başka bir canlı yoktu. İyice umudumu yitirdim ve biraz yürümeye karar verdim. Habire arkama dönüp Paskala bakıyordum acaba beni bırakacak mı diye ama hep arkamdaydı ewewewew. Biraz yürüdükten sonra, kokulu kişinin ayak izinin tam hizasında pati izleri başlıyordu. Ve bu patiler bildiğimiz boyutta değildi. Hani şu küçük çocukları yıkadıkları kocaman leğenler varya, en az onun kadar vardı. İki elimin bileklerini birleştirip ellerimi yana doğtu açtım. Benim yatayda iki elimin büyüklüğü kadar onun tırnağı vardı. Hani pati izinin üst kısmında dört tane de tırnak kısmı olur ya. Ve benim ellerim gerçekten uzundu. Gerçekten kurdumu bulduğumu düşünüyordum. İyide kurtların patisi bu kadar olmaz ki. Pati izlerini takip ettim. Pati izleri çok uzağa gidiyordu. Geri nasıl döneceğim hakkında düşünmeye başladım. Ve yerde bir taş yığını buldum. Allahım ya her durumda şanslıyım. Uzun sweatimin uçlarını kıvırarak poşet niyetine kullanacaktım. Taşları doldurdum. Ve yürürken arkama hep 1 metre ara ile taşları bırakıyordum. Patiler daha uzağa gidiyordu. En son bir yol ayrımına geldik. Pati izleri sağdaki ayrımdan devam ediyordu. Bende sonuç olarak ayrıma girdim. Biraz daha ilerlediğimde benim evimin olduğu yere kıyasla kat kat daha uzun ağaçların olduğu bir yere geldik. Hani evimi yapmak için seçtiğim çınar ağacı varya, bu ağaçların yanında minicik kalıyordu. Pati izleri artık burda bitmişti ve belki yeniden ayakkabı izini görürüm diye daha da ilerledim...Ve evet şaşırmamıştım ayakkabı izleri yeniden başlamıştı. Ve burada sona eriyordu... Artık kocaman bir evin önündeydim. Ne yapıp ne edip içeri girmem gerekiyordu. Ama buna gerek kalmamıştı. Çünkü...

Evet sevgili hiç yorum yapmayan okurlarım, bölüm yarım değil diğer kısmında anlatacağım. Heyecanlı bitsin azıcık yani değil mi? Bende sanki çok fazla okurum varmış gibi yazıyorum AÖSPDÖSLXLS. Ama olsun yani kitap okunuyor ve hiç oy atılıp yorum yazılmıyor bu beni çok üzüyor. Nolur aplalarım apilerim bir oyu yorumu çok görmeyin. Hadi kaçıyorum. Ne kadar fazla okuyucuya ulaşırsak bölümlerin gelme hızı o kadar artar. Şart koşmuyorum yanlış anlamayın spüsöfırjd. Neyse işte yorum falan atın hadi plsss. Görüşürüzz <3

Yasak MühürWhere stories live. Discover now