1

125K 3.2K 1.2K
                                    


-koyu yazılmış yerlerde Fransızca konuşuyorlar hem Türkçe hem Fransızca yazmak uzun olacağı için böyle yapmaya karar verdim ahahahhah-


İyi okumalar.

"Bu çok saçma."

"Sakin olur musun?"

Ablamın cümlesi ile derin bir nefes aldım. "Nasıl sakın olabilirim ki?"

Odamdaki koltuktan kalkıp yatağımda yanıma oturdu. Saçlarımı okşayıp bir yandan konuşmaya başladı.

"Fena mı olur, belki bizimkilerden kurtulmuş olursun. Sende evde olmadığın için bende artık ayrı eve çıkarım."

Göz devirmekle yetindim. Ailemiz çok  mükemmeliyetçi olduğu için, ablam ve beni çok bunaltıyorlardı.

Gerçi ablam mesleğini eline aldığından beri onunla pek ilgilenmiyorlar. İstese ayrı eve çıkardı ama beni yalnız bırakmak istemiyor.

İyi ki de bırakmadı. Onsuz evde ne yapardım bilmiyorum.

Kendimi bildim bileli çeşit çeşit kurslara gidiyorum. Babam eğitimimize hastalık derecesinde önem verirdi. Onun kızları hiçbir alanda kötü olamazdı.

Bizi düşünmesi güzeldi ama bazen nefes almaya vaktim olmuyordu.

Şu an aktif olarak piyano ve şan dersleri alıyorum. Resim kursuna gidiyorum. Bir yandan İtalyanca öğreniyorum. Ki aldığım ekstra okul derslerini saymıyorum bile. Okul birincisi olduğumu söylememe sanırım gerek yoktur.

İlkokuldayken, bir keresinde okul ikincisi olmuştum. Hayatım cehenneme dönmüştü. Eve gelen hoca sayısını takip edemiyordum. Şu an düşünüyorum da daha 8 ya da 9 yaşındayım. Birinci olsam ne olur olmasam ne olur.

Annem ise bizi sanki gelecekte prenses olacakmışız gibi eğitirdi.

Kilo almayalım diye hep az yedirirdi. Böyle yiye yiye az yemeye alıştım zaten. İstesem bile çok yiyemiyorum.
Gittiğimiz pilates dersleri de cabası.

Ama iş aile sevgisine gelince, sonuç rezalet. Evde ailem ile mi yaşıyorum yoksa öğretmenlerim ile mi belli değil. 

Küçükken çok  az oyun oynadım. Bende annemle evcilik oynamak isterdim, bahçede babamla top oynamak isterdim. Ama onlar benle ilgilenmeyince tek başıma ya da ablam ile oynardım. Ama çok kısa sürerdi. Sonu hep gittiğim kursların biri ile biterdi. 

Bu yüzden odamın her yeri peluş oyuncaklar ile dolu. Ne kadar çok olursa kendimi daha mutlu hissediyorum. Çocukluğumun eksikliğini oyuncaklar ile tamamlıyordum. 

Bundan tam iki saat önce doğduğum hastane arayıp, bebeklerin karışmış olabileceğini söyledi. Yarın sabah test yaptırmaya gideceğiz. Ki şansa bak babaannemleri ziyaret etmek için Türkiye'ye gelmiştik. Babaannemler normalde Muğla'da yaşıyor. Ama babam tam bir İstanbul aşığı olduğu için burada da bir evimiz var. Babaannemlerde iki hafta kalmıştık. İstanbul'a geldiğimiz gün ise hastane aradı.

Normalde Paris'te yaşıyoruz. Babam Türk, annem Fransız.

Yine bir İstanbul'da olduğumuz zaman annemin sancısı erken gelince burada doğmuşum.

Zamanında babama Paris'ten iş teklifi gelince oraya taşınmış. Babam şirkette mimarlık yaparken, annemde iç mimarlık yapıyormuş. O zaman tanışmış ve birlikte olmuşlar. Birbirlerini çok seviyorlar ama iş bize gelince bunu asla göstermiyorlar.

Ablamın sesi ile kendime geldim. "Artık düşünme, sabah erken kalkacağız. Uyu hadi."

Konuşurken bir yandan üstümü örtüyordu. Hemen kolunu tutup yanıma çektim. "Beraber uyuyalım."

AdelyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin