'個願 [Dilek]

80 11 0
                                    

Bilge Usta, onlara karşı arkadaş canlısı davranmıştı. Festival haberini de verdikten sonra sanki onlarla yaşıtmış gibi gülümsemişti. Yaşlı olmasına rağmen enerjisi çoğu gençten daha yüksek olabilirdi. Söylediği şeyler ise ikisinin de kafasını kurcalamıştı. Oradan çıktıktan sonra Zhan, Yibo'ya döndü ve konuştu.

"Sanki dediklerini anladın. Bir de güzel sözler söylüyorsun."

Zhan, Yibo'nun az önce söylediklerinde ciddi olduğunu biliyor, sadece utandığı için ciddi bir ortam yaratmak istemiyordu.

"Tabii ki anladım. Demek istedi ki, Xiao Zhan, Wang Yibo'yu çok seviyormuş."

Gülümseyerek konuştu.

"Peh. Tam tersi olmasın o."

Yibo, onun sevimli yüz ifadesine gülmüş ve bir şey dememişti.

Bugün fener festivali vardı. Sanki onların buraya gelişiyle, tanrı onlar için hediye olarak hazırlamış gibiydi. Herkes denizin kenarında fenerlerini gökyüzüne bırakacak, fenerler gökyüzünde dans edecekti. Onlarda nihayet o geniş denizi görebilecekti; fakat önce yapmaları gereken şey kendilerine bir yer bulmaktı.

Onu da yapmışlardı. Beraberken yapamayacakları hiçbir şey yoktu. Ahşap bir evdi hatta evden çok, eski ve küçük bir han gibiydi. Belki de terk edilmişti. Neyse ki fazla kötü durumda değildi ve akşam vaktine kadar orayı bir yaşam alanı haline getirmişlerdi.

Son dokunuşları yapıyorlardı. Yibo evin içinde, Zhan ise dışındaydı. İş birliği halindelerdi. Yibo, her şey bittiğinde etrafa baktı ve kendi kendine konuştu.

"Yani ben şimdi burada.. onunla.. yaşayacağım? Hala imkansız gibi geliyor."

Zhan'ın sesini duyduğunda hemen ona döndü.

"Kendi kendine konuşan bir sevgilim var."

Yibo, Zhan'ın geldiğini fark etmemişti bile. Her ne kadar utanmış olsa da, dürüstçe konuştu.

"Yüzüne de söylerim ne olacak?"

Zhan, gülümsemişti. Zaten dediklerini duyduğu için tekrar ısrar etmedi. Hava çoktan kararmış ve denize geldiklerinde Zhan, Yibo'yu bile unutarak, kumlarda koşmaya başlamıştı. Yibo, onun mutlu olduğu her anı izlemek istiyordu; fakat maalesef mutsuz olduğu her anı da izliyordu. Her ne kadar buna üzülse bile.. Beraber olmak böyle bir şeydi.

Dolunayın ışığı berrak denizde yansırken, etraftaki insanlar fenerlerini aynı anda uçurmak için hazırlanmışlardı. Yibo ve Zhan, insanlardan daha uzakta duruyorlardı. Zhan, Yibo'nun varlığını hatırlayıp tekrardan yanına geldiğinde Yibo yeniden hayran olurcasına ona bakmıştı. Topluluk oluşturan insanlar fenerlerini gökyüzüne bıraktıklarında onunla beraber bakışlarını gökyüzüne çevirdi. Artık karanlığı aydınlatan tek kaynak ay değil turuncu renkte görünen fenerlerdi.

"Bir dilek dile."

Yibo, Zhan'ın sesini duyduğunda tekrardan ona döndü.

"Biz fener yapmadık ki."

Elini tutmuş ve denize daha da yaklaşmışlardı.

"Olsun yine de dileyelim."

Yibo, Bilge Usta'nın dediklerinden ötürü içten içe kötü hissediyordu. Bunları düşünmeden edemezken konuştu.

"Benden ayrılmaman dışında dileyecek bir dileğim yok."

Zhan, bu ayrılmanın kendi isteğiyle değil, kaderin onların ayırmasından bahsettiğini anlamıştı. Yibo'ya bakıp gülümsedikten sonra gökyüzüne baktı ve konuştu.

"Aynısından diliyorum."

Yibo, Zhan'a gülümsemişti. Tekrardan fenerlere bakmaya başladı. Hala gözle görülüyorlardı. Ellerinde, Zhan'ın dokunuşunu hissettiğinde ona döndü. Zhan, bu sefer daha ciddiydi. İki eliyle, Yibo'nun tek bir elini tutmuştu. Gözlerinin içine baktı ve konuştu.

"Bana hep sevgini belli ettin; fakat ben edemiyormuş gibi hissediyorum; bu yüzden şimdi söylüyorum."

Fener ışıklarının yansıdığı parlayan gözlerle Yibo'ya bakarken, derin bir nefes alıp konuştu.

"Sen gerçekten benim her şeyimsin."

Çok içtendi; fakat Yibo'ya göre, unuttuğu bir şey vardı.

"Yanılıyorsun."

"Her şeyin olduğumu, ilk itirafımda zaten söylemiştin."

Zhan biraz düşünmüş ve hatırlamaya çalışmıştı. Yibo ise en içten ifadesiyle ona bakarken, o sırada içinden gelen bir hisle Zhan'ın elinden, zarif parmaklarından öpmüştü. Zhan bu hisle, düşüncelerinden ayrılıp tekrardan Yibo'ya döndüğünde gözlerine baktı.

"Yine de belli etmek istiyorum."

Söylediği cümlenin hemen ardından Yibo'yu kendisine çekmiş ve dudaklarını dudaklarına bastırmıştı. Yibo bir gün onun yüzünden aklını kaybedecek gibi hissediyordu.

Serin akşam vaktinde, Zhan'ın verdiği sıcak his Yibo'nun tüm bedenini ele geçirirken alt dudağı tamamen onun içindi. Onun iki dudağının arasında var olmak için. Hiçbir tereddüt olmadan, birbirlerine ait olduklarını bilircesine karşılık veriyorduk. Bu bambaşka bir histi.

Evet. Yibo zaten aklını kaybetmişti.

Sky Blood Red || YizhanWhere stories live. Discover now