Sky Blood Red || Yizhan

'戰爭 [Savaş]

Savaş dünyasının lider hanedanında, beyaz taşlar bu sefer kırmızıya bürünmüştü. Bahçedeki seçili çiçeklerden damlayan kanlar, hanedanı için savaşan öğrencilerin kanlarıydı.

Wang Malikanesi her zaman Longhai'daki en büyük ve en hayran kalınan yer olmuştur. Sadece kendi şehirlerinde değil, bir çok savaşçının gözünde en önemli hanedan, Wang Hanedanı'ydı; fakat maalesef dünyada rekabet denilen şeyin gücü burayı yıkmaya bile yeterdi. Bazı insanların kalplerinde vicdan yerine hırs vardı ve bu onların savaş kaynağıydı.

Aldığı yaralardan ötürü yerde baygın şekilde yatan bir öğrenci güçlükle ayağa kalkmaya çalıştı ve karşısındaki dik duruşlu kişiye karşı konuştu.

"Xiao Xi Feng! İstediğin kadar uğraş. Hepimiz ölsek bile İmparator sen olmayacaksın!"

Karşısında duran adam elinde tuttuğu kılıcı ile yaklaştı. Kendinden emin bir tavır sergiliyordu ve yüzünde en ufak bir korku ifadesi yoktu.

"Cesursun ha?"

Öğrenci aldığı zor nefeslerin arasında konuştu.

"Ustam için ölmeyi göze alacağım."

Adam dik duruşunu bozmamıştı. Öğrencinin söylediği cümleden sonra güldü ve kısaca karşılık verdi.

"Pekala."

Yüz ifadesi ciddi bir hal alırken, hızlı bir hareketle, sağ elinde tuttuğu kılıcı öğrencinin göğsüne saplamıştı.

"Öl o zaman."

Öğrenci daha fazla direnememiş ve kendini yıllarca yaşadığı malikanenin bahçesine bırakmıştı.

Xiao Xi Feng, Xiao Hanedanı'nın lideriydi. Yanında bir sürü öğrenci getirmişti ve Lider Wang'ın dövüş sanatları ne kadar iyi olursa olsun bu kadar kişiyle baş etmesi zordu. Öldürdüğü her kişinin ardından Xiao Xi Feng'a karşı konuşuyordu.

"Eğer tahtımı bu kadar çok istiyorsan, benimle tek başına savaş."

Önüne gelen diğer kişileri de kılıcıyla savurduktan sonra tekrar konuştu.

"Bu kadar korkak olma."

Amacı Xiao Xi Feng'ı kışkırtmak ve biraz da olsa zaman kazanmaktı. Düşündüğü gibi de olmuştu. Bu cümlelerden sonra, Xiao Xi Feng'ın yüzündeki kendinden emin ifade değişmiş ve yerini belli belirsiz bir sinir ifadesi almıştı. Kılıcından, akan kan damlaları ile beyaz zeminde yürümüş, Lider Wang'a yaklaşmıştı; fakat alayla cümlesine başladığında bir şey onun durmasına neden oldu.

"Wang Kuan-"

Konuşmak için dudaklarını araladığı zaman konuşamadığını fark etmişti. Daha sonra ise ellerinin ve ayaklarının birden uyuştuğunu hissetti. Elinde tuttuğu kılıcı yere düştü. Bir kaç kere derin nefes almaya çalıştı; fakat alamıyordu. Bu bir zehir gibiydi. Güçlü bir zehir. Yavaşça yere çöktü.

Lider Wang'la savaşan kişiler Lider Xiao'nun bu halini gördüklerinde savaşmayı kesmişlerdi. Hepsi Xiao Xi Feng için endişelenmişti.

"Usta!"

Lider Wang, Wang Kuan ise ona birden ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Xiao Xi Feng daha fazla dayanamadı. Direnmek için yukarıda tuttuğu kafası yere düşmüştü.

Wang Kuan, anlamıyordu. Bu bir tuzak olabilirdi. Bu tuzak ise Wang Hanedanı'na yardım eden birisi tarafından hazırlanmış olabilirdi; sonuçta Wang Hanedanı'nı seven çok fazla insan vardı; fakat hangisi Lider Xiao'yu zehirleyecek kadar kurnaz ve ona yakın olabilirdi? Bunları bir süreliğine düşünmeyi bıraktı ve içten içe sevindi. Wang Hanedanı hala hayattaydı; fakat bünyesinde bulunan çok fazla öğrenci ölmüştü. Bu kayıpları için Xiao Hanedanı'ndan kesinlikle intikam alacaktı.

-

Şimdiye kadar savaş dünyasında iki ünlü Hanedan vardı. Wang ve Xiao. Onları peşinden takip eden ise Song Hanedanı'ydı. Wang ve Song Hanedanı, Longhai şehrinde bulunuyordu ve bu iki Hanedan birbirlerine dost olarak yakınlardı. İkisi de erdemli insanlardan oluşmuşlardı; bu yüzden düşünce yapıları benzerdi.

Bilge Usta tüm olayı anlattıktan sonra derin bir nefes alıp devam etti.

Fakat insanlar sadece başkalarının sözüyle birilerine güvenirler. Kimin iyi, kimin kötü olduğu çoğu kişi tarafından ayırt edilmez. İşte bu onların aptallığını belli eden en önemli unsurlardan birisidir.

"Bilge Usta. Neden öyle dediniz?"

Savaş, süreklilik içeren bir dünyadır. Bu, iki taraftan birinde bile varsa mutlaka son bulmaz.

"Yani.. O iki hanedan tekrardan savaşacaklar mı?"

Her şey olabilir. Unutmayın. Kalbinde iyilik olan insanlar her zaman başkaları tarafından yanlış anlaşılırlar.