Yüzündeki muzip ifadeyi gördüğümde ise sorarcasına baktım. "Uyumamışa benziyorsun" dedi. Sonra sırıtışı daha da büyüdü. "Dün Savaş'ın yanına gittiğini biliyorlar mı?" Kendince benden intikam almaya çalışıyordu formayı giydirdiğim için...

Şok olarak ona döndüğümde boğazını temizledi. "Gece Ela'yla seni giderken duydum" dedi.

Tatlı bir şekilde sırıtıp kimsenin duymadığına emin olduktan sonra konuştum. "Bulut, krallığımıza döndüğümüz zaman bir haftanı zindanda geçirmek istiyorsan konuşmaya devam edebilirsin"

Yüzüne ciddi bir ifade takınıp gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve önüne döndü. "Tehtid büyük yerden geldi" Diye mırıldanıp Hera'ya kızgın bakışlar atmaya devam etti. "Formalardan da nefret ediyorum"

Formaları sadece alt sınıflar giyiyordu. Zaten yirmi yaşındaki Melek ve Şeytanlara giydirebileceklerini sanmıyordum.

Daha insan dünyasındaki liseden mezun olamadan kraliçe olmuştum...

İstemediğim kadar param ve bir krallığım vardı. Bu kulağa değişik geliyordu. Ama bir krallık yönetmesi kesinlikle lise okumaktan daha zordu.

"İçimde kötü bir his var..." Lena'nın konuşmasıyla kaşlarımı çattım.

"Neden?" Diye sordum merakla.

"Yakınlarda güçlü bir varlık hissediyorum" dedi. "Olmaması gereken bir varlık buradaymış gibi..."

Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. "Ateş dışında olmaması gereken bir varlığın olduğunu sanmıyorum" dedim.

"Hayır Dolunay. Bu farklı" dedi endişe edilecek bir tonla. "Çok yakınımızda"

Bakışlarımı kulübede gezdirdim. "Lena emin misin?" Diye mırıldandım kısık bir sesle. "Yani burada sadece biz varız"

"Bir ruh geçen gün Ateş'in elinden kaçtı" dediğinde kaşlarım çatıldı.

"Bunu bana şimdi mi söylüyorsun?"

"Savaş'ı kurtarmaya çalışıyordun Dolunay, buna ayıracak vaktin yoktu" dedi. "O ruhun kim olduğunu bilmiyorum"

Sohbet eden arkadaşlarımdan gözlerimi çekip hiçbir şey demeden ayağa kalktım ve dışarı çıktım. Ardımda meraklı gözler bırakmıştım ama şimdi bunu düşünemezdim. Lena'yla konuşmam lazımdı.

"Nasıl kaçmış Ateş'in elinden?" Dedim dükkanların arasında yürüyüşe çıkarak.

"Bilmiyorum..."

Derin bir nefes aldım. Bugünümü buna ayırmam gerekecekti sanırım. "Ya kaçmamışsa?" Diye sordum. "Ya Ateş o ruhu kasıtlı bıraktıysa?"

Bu sözlerimin ardından Lena cevap vermeyince kaşlarım çatıldı. Uzun bir sessizliğin ardından başıma giren ağrıyla iki büklüm oldum. Kulaklarım çınlıyordu. Bunu Lena yapıyordu...

"Lena!" Dedim ve kulaklarımı tutarak dizlerimin üzerine çöktüm. "Ne yapıyorsun?" Kalabalığın arasında olduğum için dikkat çekmiştim.

Neydi Lena'yı bu kadar endişelendiren?
Ne yaptığının farkında değildi. Bunu hissediyordum. Biraz endişeli birazda korku doluydu. Ne olmuştu birden? Sadece fikrimi söylemiştim...

"Lena!" Diye inledim sinirle. "Kes şunu!"

Beni dinlemiyordu. Sanırım bedenimde olduğunu unutmuştu.

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now