27ஜ "Bunu yapanın kim olduğunu biliyorum."

Start from the beginning
                                    

"Akciğerlerin hava almaması gerekiyor hemen temiz bir bez getirip, yarayı sarmamız gerekiyor." Güneş'in telaşlı sesi ile hemen harekete geçip, bagajı açtım. İçinden temiz uzun bir tişört çıkarttıktan sonra hemen Pusat'ın olduğu tarafa geçtim.

"Ben yaparım senin elin titriyor." dedikten sonra Güneş bakışlarını titreyen ellerine çevirdi.

Benim ellerim titremiyordu... Kalbim titriyordu.

"Zeynep bak sakin ol tamam mı?" Kerem'in boğuk sesi kulağıma iliştiğin de bir şey diyemedim. Korkumu anlatacak kelime yoktu şu an. Pusat yarı açık gözleri ile bana bakarken, gözlerimi kapattım.

Bunu kaldıramıyordum.

Ben böyleysem, Güneş'in içinde hissettiklerini tahmin bile edemiyordum.

Tişörtü biraz yırttıktan sonra, Pusat'ın kan yüzünden kıpkırmızı olmuş gömleği çıkarttım. Pusat'ın yarasına bakarken, canım yanmıştı. Kalbim acımış, yüreğim sızlamıştı.

Pusat; benim için çok değerliydi. Kocamın dostu, en yakın arkadaşımın sevdiği adam, benim ise kardeşim gibiydi. Değeri ölçülemezdi.

Elimde ki tişörtü dikkatli bir şekilde sarmaya başladım. Pusat, kendini çok sıkıyordu.

"Pusat... N'olur sıkma kendini. Sıktıkça hareket ediyorsun ve bu senin canını çok yakıyordur. Lütfen, sakin ol. Geçecek her şey." diyerek, güven verici bir şekilde baktım ona.

Ama inandığını düşünmüyordum çünkü bakışlarım sadece çaresizlikten ibaretti. Başka da bir şey yoktu.

"Ü-üşüyorum."

"Isı kaybediyor. Arabanın ısısını aç, Kerem!" diyerek, sesimi yükselttim. Kerem, bir şey yapamamanın hem hüznünü yaşıyor hem de Pusat'ın şu an ki hâli onu dipsiz bir kuyuya sürüklüyordu.

Senin burada olman bile her şeyi değiştiriyor be adam ama sen bunun farkında değilsin işte.

Kerem, Pusat'ın olduğu tarafta ki ısıtıcıyı açtı. Isı doğrudan Pusat'a geliyordu ama kapı açık olduğundan gelen ısı tam olarak Pusat'a ulaşamıyordu. Ama Pusat'ı en dikkatli bir şekilde yardım etmem için bu şekilde olması gerekiyordu.

"Ambulansı aradım şimdi, çok yakınmış buraya..." dediğin de Kerem, rahat bir nefes aldım. Bu iyi haberdi işte.

Tişörtü, Pusat'a daha da sararken, kanama biraz daha azalmıştı. Akciğerlere hava dolmasını engellemiştik ki eğer aksi bir durum olsaydı, Pusat'ın akciğer fonksiyonları tamami ile işlevini yitirecekti.

Ama Allah'tan ilk yardımı yapabilmiştik. Tişörtü, Pusat'ın yarasına tamami anlamda sardıktan sonra, rahatça soludum.

Güneş, yanıma gelip, ağlamaktan şişmiş gözlerle Pusat'a bakmayı sürdürdü. "Pusat... Daha iyi misin?" diyerek konuşmaya başladığında, çaresiz bir şekilde bakan Kerem'in yanına gidip, kanlı ellerime dikkat ederek Kerem'e sarıldım.

"Teşekkür ederim..." diye fısıldadı kulağıma doğru.

Ne için teşekkür ettiğini biliyordum; her şey için.

"Korkuyorum..." dedim, çatallaşmış ses tonumla.

"Ben de," diyerek, itiraf etti. "Ben de çok korkuyorum."

*

#2 hafta sonra#

"Pusat daha iyi değil mi?" diyerek, daha da sarıldım Kerem'e.

Aşiretin HanımağasıWhere stories live. Discover now