Kafasını arkaya attığında gülümseyen ifadesiyle karşılaştım. "Hoşgeldin sevgilim."

"Çok hoş buldum vallahi." dedim. Uzanıp dudağıma kısa fakat büyülü bir öpücük kondurduğunda Leyla salona geçmişti ve tekli koltuğa oturmuştu.

Dış kapının zili çaldığında hepimiz susup salondan içeriye girecek kişiyi bekledik. Beklenen kişi salona ayak bastığında onu kişiyi net bir şekilde tanıdım.

Emre... Emrehan Karalı.

"Bitmişim anam, bitmişim..." diye mırıldandı yorgunlukla ve merdivenlere yönelecekti ki bizi fark etti. Yüzünde tatlı bir gülümseme olduğunda Leyla'ya baktı.

"Benimki gelmiş!" Sevgilisinin yanına gidip yanağına içli bir öpücük kondurdu. "Naber bebeğim?"

"Seni bekledim şampiyon." dedi Leyla. Emre bana baktığında ona sevimlice gülümsedim. Kaşlarını çatarak sorgularcasına Alihan'a baktı. "Bu kim?"

"Ne?" dedim şaşkınlıkla.

"Sen bu evin yolunu bilir miydin? Sen bizi hatırlar mıydın ya?"

Yüzümü buruşturdum. "Emre, ne diyorsun cidden anlamıyorum?"

"Şırfıntı, buraya gel." dediğinde kollarını açtı. Gözlerimi devirerek kollarına girdim ve ona sarıldım. "Kaç haftadır yüzünü görmedim. Unuttun bizi sandım. Best yengemsin sen benim."

"Best?" diye sorguladım. Alihan'a döndüm. "Best ne demek? Başkaları da mı var?"

"Ne?"

Arkamda duran Emre gülmeye başladı. "Patladın bro. Fena patladın..."

"Ne diyorsun oğlum?" diye konuştu sinirle. Sonra bana baktı. "Liya, saçmalıyor amına koyayım. Of saçma sapan tribe girme şimdi bak."

"Öyle demedim ki yenge." diye toparladı durumu yanımda duran Emre. "Yanlış anladın."

Sinirle soludum ve Alihan'ın yanına gidip oturdum. Emre de Leyla'yı kaldırıp oturduğu koltuğa oturup sevdiğini kucağına çekip kollarını karnına sardı. "Liyacığım, bize bir açıklaman yok mu?"

"Rahatsız mısın sen?" diye sordum. "Sınavlarım vardı kafamı kaldırmadım derslerden. Sevgilim şikayetçi değil sana ne oluyor ki?"

"Ben özleyemez miyim yengemi?"

"Özlersin tabii de-"

"Bir şey diyeceğim." dedi Ali. "Siz aynı liseye gidiyorsunuz." Parmağını üçümüzün arasında gezdirdi. "Sınıflarınız ayrı ama aynı lise ve son sınıf. Ulan senin de sınavların vardı o zaman?" dedi Emre'ye yükselerek.

"Yani abi..." diye mırıldandı Emre umursamazlıkla. "Zaten kalıyorum ki. Çalışsam ne fayda eder? Zaman kaybı yani, değil mi?"

"Ne yapıyorsun ne yapıyorsun?" diye sordu şaşkınlıkla yerinden doğrulurken.

"Kalıyorum abi?"

"Sınıfta kalıyorsun?"

"Sınıfta kalıyorum."

"Lan!" Alihan etrafında Emre'ye fırlatmak için bir şey aradı fakat bulamadı. Bu zamanı fırsat bildi Emre ve Leyla'yı önüne siper etti. "Sınıfta değil ayağımın altında kalacaksın! Ben sana çalış demiyor muyum? Üniversiteyi kazanacaksın Emre yoksa yemin ederim seni sike sike salça yaparım! Okuyup adam olucaksın anladın mı?"

Mahkumiyet (+18)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora