bi' kahve ● özel

1.6K 85 92
                                    

berk onca ısrarının sonucunda bi kahve hakkı kazanmış olmanın tatlı gururuyla aybike'nin yanında kocaman sırıtarak yürüyordu. okul çıkışı artık sayamadığı kadar kahve demesinin ardından aybike illallah etmiş ve "tamam ne kahveymiş yürü gidelim de iç kahveni" diye kabul etmişti berk'in teklifini. ama durum bir annenin çocuğunu gözü kaldığı oyuncağı almaya götürmesi gibi görünüyordu. aybike de her ne kadar belli etmese de memnundu bu durumdan aslında. berk sırıtmasından asla ödün vermeden söze girdi.

-sonunda kahve içmeye gidiyoruz be aybik! dilimde tüy bitmişti valla kahve diye diye sana.
-valla öyle, kahveyi bulan adam bile senin kadar çok kahve dememiştir bak o kadar eminim ki
berk aniden aybike'nin önüne geçti, eğilerek boylarını eşitledi
-napayım seninle konuşmak için en yaratıcı bahanem buydu
aybike şaşırsa da sonra gülümseyerek berk'i hafifçe kenara itip yürümeye devam etti.
-nerde bu meşhur yer?!
-geldik sayılır bak şurası
aybike dışardan gayet şirin görünen kafeye baktı.
-senin tarzınla pek bağdaştıramadım ama?
-öyle mi tatlım? ya birbirimize sataşıyoruz ya da milletin dedikodusunu yapıyoruz, hangi ara karakter analizi yapacak kadar tanıyabildik ki birbirimizi?

aybike berk'in çok ciddi olmasa da hafif sitem içeren bu konuşması karşısında ne diyeceğini bilemedi. neyse ki berk bir şey demesine izin vermeden onu kolundan tutarak kafeye doğru sürüklemeye başlamıştı. içi de dışardan göründüğü kadar şirindi kafenin. berk pencere kenarına doğru çekti aybike'yi.

-ee sonunda ciddi ciddi kahve içiyoruz. nasıl olsun kahven?
-niye sen mi yapcan?
-hee aybike ben yapcam hem de tuzlu yapıcam
ikisi de berk'in bu lafına kendilerini tutamayıp gülmüşlerdi.
-valla önceki sohbetlerimizi referans alarak çok güvenemiyorum şimdi konuşacaklarımıza bol şekerli olsun o yüzden benimki.
-ama kalbimi kırıyorsun tatlım muhteşem ikili değil miyiz biz?
-he he öyleyiz.
berk gülerek kahveleri söylemek için işaret yaptı. tatlı bir kadın siparişleri almak için geldi.
-bize iki tane türk kahvesi. biri bol şekerli biri de muzipçe gülümseyerek aybike'ye baktı tuzlu kahve var mı acaba sizde?

aybike gözlerini büyüterek berk'e baktı masanın altından da ayağına vurdu. berk anında yüzünü buruşturdu ama sonra sırıtmaya devam etti. fısıldayarak konuşmaya başladılar.

-yalnız ayağa vurulmuyor sen olayı yanlış anlamışsın ayağa basılıyor
-ben direkt ayakkabıyla kafanı kırsam? bi kere denemişliğim var unuttun herhalde?!
-her anı aklımda
ikili birbirine bakarken az önceki kadın araya girdi
-tuzlu kahve yok bizde ama bu istekle yakında içersin sen kızıl çocuk merak etme
-valla inanır mısınız bana da öyle geliyor
gayet ciddi dert yanan berk'e şaşırarak bakan aybike söze girmesi gerektiğini anladı.
-biz iki tane bol şekerli kahve alalım, arkadaşın şekeri düşmüş belli iyi gelir!! teşekkür ederiz.

aybike gülümseyerek teşekkür ettikten sonra kadın da yanlarından ayrıldı.

-lan kızıl şeytan! oldu olacak çiçek çikolata da sipariş et burda isteme töreni yapalım manyağı bak!!
-bana uyar aslında
kollarını masaya yaslayarak aybike'ye yaklaştı berk bunu söylerken
-bana uyar diyo bi de geçirecem kafana bak ayakkabıyı!
-aa aybik yoksa sen beni evlilik vaadiyle oyalıyor musun? bak ben eğlenilecek değil evlenilecek biriyim niyetin buysa söyle şimdiden.
aybike de onun bu haline ayak uydurarak berk'e yaklaştı
-tüh ifşa olduk görüyo musun? ben de seninle gönül eğlendirip sonra da çekip gitmeyi düşünüyordum
-ponçik kalbim ve ben bunları haketmedik..

berk dudağını bükerek bunu söyledikten sonra şakasına boynunu da biraz eğmişti. aybike onun bu haline bakarak farketmeden iç çekti. berk aniden kafasını kaldırınca kendini toparlamaya çalıştı.

mama i'm in love with a criminalTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang