19. Bölüm: Komşu Terörü

520 25 6
                                    

Eve geldiğimde kimseye görünmeden odama geçtim demeyi çok isterdim ama böyle bir şey gerçekleşemedi. Annem beni yakaladı ve "üzerini değiştirip hemen yardıma geliyorsun Okyanus." dedi. Allah'ım, ben bu kadar büyük ne suçu işledim acaba? Hesap sormak gibi bir amacım yok, sadece suçumu bilmek istiyorum. 

Çarpılacaksın geri zekalı.

İç sesim haklıydı. Bu yüzden susup odama girdim ve duş aldıktan sonra mint yeşili eşofman takımımı giydim. Ne? Sırf oğlunu bana yamamaya çalışan alt komşularımız gelecek diye süslenmemi beklemiyordunuz herhalde.

 Ne? Sırf oğlunu bana yamamaya çalışan alt komşularımız gelecek diye süslenmemi beklemiyordunuz herhalde

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Saçlarımı kurutmaya üşendiğimden kendi haline bıraktım. Eninde sonunda kururdu, değil mi? Birkaç fıs vanilya kokulu parfümümden sıktıktan sonra el mahkum aşağı indim. Hayır yani neden anneme yardım etme görevini hep ben yapmak zorundayım? Çağan bey bu evin bir ferdi değil mi? Çağan'a bey dedim. Allah çarpacak.

Aşağı indiğimde annem mutfaktaydı. Beni görünce söylenmeye başladı. "Neredesin kızım sen? Bütün işi tek başıma yaptım burada." E yapmasaydın anne. Ben mi dedim yap diye. Ya da Çağan'ı çağırabilirdin. 

Gözlerimi devirdim. "Geldim işte anne. Ne yapmam gerekiyor?"  

"Masayı kurabilirsin." dediğinde oflayarak tezgahın üzerinde duran tabakları alıp salondaki masanın üzerine yerleştirmeye başladım.

Az sonra kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda Fatma Teyze ve oğlu Bahadır duruyordu. Ne kadar şaşırtıcı değil mi?

Fatma Teyze "Hoş bulduk kızım hoş bulduk." diyerek beni ittirip içeri geçti. Ben daha hoş geldiniz demedim ki. Neyse, uğraşamayacağım.

Bahadır'ın hala karşımda boş boş bana bakarak dikildiğini gördüğümde Allah'tan canımı almasını dileyebilecek duruma sürüklendiğimi anlamıştım. 

"Tam olarak neyi bekliyorsun? İçeri geçmek için davetiye mi?" dediğimde sanki komik bir şey söylemişim gibi kahkaha attı. Komik bir şey varsa söyle biz de gülelim kardeşim. Kardeşim mi, tövbe de.

Tövbe.

Gülerek içeri geçerken ben de arkasından göz devirdim. Sanırım sınanıyorum.

Salona geçtiğimde annemler yemeğe oturmuşlardı. Aç değilim desem yemezler mi?

Sanmıyorum.

Fatma Teyze "hadi gel kızım, Bahadır'ın yanına otur." dedi. Hasbinallah.

"Yok Fatma Teyze, ben annemin yanına geçerim." dediğimde yüzü düşmüştü. Bana ne? Sonuçta kendisi benim fikirlerimi umursamadığına göre benim de onun fikirlerini umursamama gerek yok.

Yerime geçtiğimde Fatma Teyze konuşmaya başladı. "Bahadır'ım da gece gündüz demeden çalışıyor. İnanır mısınız ders çalışmaktan yemek yemeyi bile unuttuğu oluyor. Ben ellerimle hazırlıyorum oğluşuma." Napak? Benim bu bilgiyle bir şeyler yapmak lazım. Buldum! Beynimi yıkatmaya gideceğim.

"Buraya bile zor getirdim." Keşke çok zorlamasaydın teyze be.

Ben bıkkınlıkla oflarken annemin gülümseyerek Bahadır'a övgüler yağdırdığını duydum. O esnada telefonum titredi. Allah'ım sonunda duydun sesimi!

Esinti: Yaklaşıyor mu sana o denyo? 

Okyanus: Denyo deme.

Esinti: Tamam. 

Esinti: Yaklaşıyor mu sana o şeref yoksunu?

Okyanus: Yoo.

Okyanus: Uzaktan uzaktan seyrediyor.

Esinti: Rahatsız olmuyorsun yani?

Okyanus: Seninle şuan dikleşemeyeceğim. 

Okyanus: Felaket rahatsız oluyorum. 

Okyanus: Hem de hiç olmadığım kadar.

Esinti: Seni sımsıkı sarıp herkesten uzaklaştırmak istiyorum. 

Esinti: Sadece birbirimizin olalım istiyorum.

Okyanus: :)

Esinti: Senin burada beni tepmen gerekiyordu.

Esinti: İyi misin, kafana bir şey mi düştü?

Okyanus: Gayet iyiyim.

Okyanus: Sanırım sana çok alıştım.

Okyanus: Gittikçe de daha çok alışıyorum.

Okyanus: Bahadır çıkma da kim olursan ol.

Esinti: Allah'a şükür Bahadır kadar beyiniz ve denyo değilim.

Okyanus: O zaman güzel. 

Okyanus: Anam beni sana eversin.

Esinti: Ni deyirsun sne?

Okyanus: Heyecanlanma.

Okyanus:  Sadece şakaydı. :)

Esinti: Ha ha ve ha.

O sırada annem masanın altından etimi koparırcasına cimciklediğinde telefonu kapatıp yanıma koydum. Az sonra tekrar titrediğinde kimseye belli etmeden kimden olduğuna baktım.

Esinti: Hatırlat da seneye de güleyim. 

(Görüldü.)

Gülmemek için yanağımın içini ısırarak ettikleri saçma sohbeti dinliyormuş gibi yapmaya başladığımda telefonum çalmaya başladı. Ne çok sevenim varmış yahu!

Kimin aradığına baktığımda Yaz olduğunu gördüm. Annemlerden izin alıp mutfağa geçtim.

"Alo?"

"Okyanus hazırlan hadi, çekirdek kola akşamı yapacağız."

"Kızım salak mısın? Fatma Teyzeler burada dedim ya. Nasıl geleyim?"

"Of Okyanus, sen halledersin bir şekilde. Hem Sibel Teyze sana kıyamaz izin verir." Göremeyeceğini bilsem de gözlerimi devirdim.

"Vallahi seninle arkadaşlığımı gözden geçirmem gerekiyor gibi hissediyorum ama bu işi sonraya bırakabilirim. Sonuçta Bahadır ve sevgi dolu(!) anasından kurtulmaktan bahsediyoruz." 

"Hadi Okyanus sen yaparsın. Kimin arkadaşısın sen! Git ve bu görevi başarıyla tamamla!" Telefonu kapattığımda Yaz'ın verdiği bu gazla bazı diğer ülkelerin başkanlarının yanına gidip "ı hate you!" diye bağırabilirdim. 

Annemlerin yanına döndüğümde annemin kötü bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. 

"Anneciğim, Yaz aradı da çok acil yanlarına gitmem gerekiyormuş. Ölüm kalım meselesi bile olabilir dedi."

 Annem tek kaşını havaya kaldırarak sinirle bana bakıyordu. Tek kaşını nasıl havaya kaldırıyor bilmiyorum ama ben de istiyorum. Çok havalı bir şey.

"Ne meselesiymiş o?"

Çekinerek "çekirdek kola." dediğimde annem gülmeye başladı. "Tamam, gidebilirsin." 

Sevinçle annemin boynuna sarıldım. "Sen bir tanesin anne! Dünyanın en güzel annesi." 

Geri çekildiğimde annem hayatımın sonu olabilecek o cümleyi söyledi. "Ama Bahadır da gelecek." 

OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Onde histórias criam vida. Descubra agora