7. Bölüm: Tarih

801 32 4
                                    

Sabah suratıma gelen soğuk ve ıslak hissiyatla gözlerimi aniden bağırarak açtığımda karşımda tabi ki de Çağan duruyordu. Başka kim uyuyan birinin suratına su dökecek kadar aptal olabilir ki zaten?

"Sen salak mısın Çağan? Uyuyan birinin suratına su dökülür mü!" diye bağırdığımda pişkin pişkin sırıtıyordu.

"Ablacığım hiçbir şey bilmiyorsun. Buna halk arasında eşek şakası deniliyor."

"Kırk yılın başı doğru bir şey söyledin Çağan. Evet, sen yaptığın için 'eşek' şakası oluyor. Haklısın." dediğimde gözlerini devirdi.

"Sen benim ablam olduğuna göre sen de eşek oluyorsun o zaman ablacığım." Ben bunu hiç düşünmemiştim.

"Çağan, sabrımı sınıyorsun ama onun da bir sınırı var! Defol git odamdan yoksa kafanı klozete sokup tam boğulacağın sırada geri çıkarırım, o da yetmez bütün kemiklerini kırarım. Öyle bir duruma gelirsin ki bana seni öldürmem için yalvarırsın ama ben seni öldürmem!"

Çağan azıcık da olsa ürkmüşe benziyordu. "Tamam ya, içinden ne çıktı senin öyle." dediğinde zaferle gülümsedim.

"Aferin. Şimdi odana git ve üzerini giyin." 

Arkasını döndü ve koşar adım odadan çıktı. Ardından ben de çıktım ve üzerimdeki ıslak kıyafetlerden kurtulup duşa girdim. 

Odama geldiğimde altıma siyah kot pantolonumu, üzerine ise bej renginde, boğazlı crop kazağımı giydim. Saçlarımı kendi haline salık bıraktıktan sonra hazırdım. Tamam, gaza gelip azıcık da makyaj yapmış olabilirim.

Aşağı indiğimde Çağan kapıda dikilmiş beni bekliyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aşağı indiğimde Çağan kapıda dikilmiş beni bekliyordu. Ona belli etmeden sinsice sırıttım. 

"Sonunda inebildiniz süslü ko-" Sözünü bitirmeden sustu ve baştan aşağı beni süzdü. Manyadı bu iyice.

"Ne bu halin? Donarak ölmeye yemin etmiş gibisin. Hayır yani kazağın amacı sıcak tutması değil mi, neden yarısı olmayan bir kazak yaparsınız ki ben anlamadım." Çağan ve moda anlayışı. Anlayışı mı dedim ben? Pardon. Çağan ve moda anlamayışı.

Gözlerimi devirdim. "Anlama sen Çağan, boşver. Anlayıp da ne yapacaksın?"

. . . 

Sınıfa girdiğimde masamın üzerinde bir kitap olduğunu gördüm. Gözlerimi devirdim. Kitabınızı da unutmayın bir zahmet!

Elime alıp kimin olduğuna bakmak için kapağını açtığımda bir not kağıdı ile karşılaştım. Kaşlarımı çatıp kağıtta yazanları okuduğumda yüzüme aptal bir sırıtış yerleşti.

"Benim yüzümden sınıfta kalmana gönlüm el vermedi. 

İçinde beş yüz çözülmüş tarih sorusu var."

Esinti

Dışarıdan bakıldığında oldukça aptal görünmeme neden olan sırıtışa engel olamazken kitabın sayfalarını karıştırmaya başladım. Bayağı uğraşılarak çözülmüştü. 

Kitabı kapatıp telefonumu elime aldım.

Okyanus: Teşekkür ederim :)

Esinti: Önemli değil. 

Esinti: Benim gibi zekanın vücut bulmuş hali olan biri için çocuk oyuncağıydı.

Okyanus: Egonu çek de yüzünü görelim. 

Esinti: Hahahahaha.

(Görüldü.)

Sınıfa Fatih Hoca'nın girdiğini görünce bir sekiz yüz soru cezası daha yememek için telefonumu bıraktım. Hoca sınıfın içinde gözlerini gezdirmeye başladı. Gözleri beni bulduğunda sırıtarak "cezanı çözebildin mi Okyanus? Çözemediysen sorun değil, sınıfta kalırsın." dedi.

"Çözdüm." Kaşlarını çattı.

"Ne? Nasıl?" 

Bu sefer sırıtan bendim. "Sekiz yüz soruyu işte. Çözdüm diyorum."

"Getir de bakayım nasıl çözmüşsün?" Bir de inanmıyor Allah'ı cezası. Şimdi ben seni bir güzel kapak yapayım da gör.

Tatlı bir kız edasıyla gülümseyerek sakince "tabi." dedim ve ayağa kalktım. 

Yanına gidip kitapları önüne koydum. "Buyurun." dedikten sonra yüzümden eksilmeyen gülümsemeyle oldukça sakin bir tınıyla ekledim. "İstediğiniz kadar inceleyebilirsiniz. Gözünüz gönlünüz açılır belki." 

Hoca sinirle bir kitaba bir bana bakıyordu. En sonunda kitapları açtı ve incelemeye başladı. Resmen mosmor olmuştu. Çözemeyeceğimi sandıysa demek.

Sınıfa döndüm ve fısıldadım. "Arkadaşlar sesi duydunuz mu?"

Can "ne sesi?" diye sorduğunda gülerek "kapak!" dedim. 

Bütün sınıf kahkaha atarken hoca kaşlarını çatarak bana bakıyordu. 

"Ne dedin sen? Kapak mı dedin?"

"Evet hocam birisi cama kapak fırlattı da arkadaşlara onu söylemiştim. Ne kadar büyük terbiyesizlik." dedikten sonra cık cık cık diye eklemeyi de unutmadım. 

"Tamam Okyanus, yerine geçebilirsin. Aferin." dediğinde zafer sırıtışıyla sırama oturdum ve telefonumu elime aldım. Saçmalamayın tabi ki akıllanmayacaktım. Akıllanacağımı mı sandınız?





















OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin