9. Bölüm: Şiddet

760 36 15
                                    

Yaz ve Ege'nin Konuşması

Yaz'ım: N'apıyorsun sevgilim?

Ege'm: Aptal kardeşime ders çalıştırmaya çalışıyorum.

Yaz'ım: Görümcemi rahat bırak!

Ege'm: Kendimi satılmış gibi hissediyorum.

Yaz'ım: Benim babaannemin adı da Satılmış'tı.

Ege'm: Benim yerime ellerinden öp.

Yaz'ım: Öldü kendisi, Ege. 

Yaz'ım: Hatta seninle beraber mezarlığa gitmiştik.

Ege'm: O, o muydu ya?

Ege'm: Çok affedersin.

Yaz'ım: Bu hafta sonu da gider miyiz?

Yaz'ım: Onu çok özledim. (22.32)

(Görüldü.)

(Ege Çevrimiçi)

Yaz'ım: Sevgilim orada mısın? (22.34)

Yaz'ım: Beni korkutuyorsun. (22.39)

Yaz'ım: Bana bak!

Yaz'ım: Acısını çok pis çıkartırım.

Yaz'ım: Şimdi bana iyi olduğunu söyle!

Yaz'ım: Ege? (22.43)

Yaz'ım: Geliyorum oraya. (22.51)

(Ege Çevrimiçi)

(Yaz Çevrimdışı)

. . . 

Okyanus

Elimdeki telefonun titremesiyle gerildim. Kesin bir şey oldu. Yaz beni kolay kolay aramaz.

"Efendim?"

Hızlanmış nefes seslerini duyduğumda telaşım ikiye katlanmıştı. "Oki, Ege'yle konuşuyordum ama b-bir şey oldu."

"Sakin ol, alt sokakta buluşalım. Beş dakikaya oradayım." 

"Tamam, çabuk ol." Telefonu kapatıp hızla kapıya yöneldim. 

Kapıdan çıkarken "Bir şey olmuş ben gidiyorum. Gelince anlatırım." dedim ve arabanın anahtarını alıp evden çıktım. Annem beni kesecek.

Alt sokağa geldiğimde pandalı pijamalarıyla beni bekleyen Yaz'ı gördüm ve hemen önünde durup arabadan indim. 

"Ne oldu?"

Ağlamaklı sesiyle "Ege ile konuşuyorduk ama bir anda gitti. Çevrimiçi görünüyor ama yok, cevap yazmıyor. Başına kesin bir şey geldi." dedi.

Gözlerimi devirip derin bir nefes verdim. "Salak mısın kızım sen? Bunun için mi beni bu kadar telaş ettirdin. Aklım çıktı senin yüzünden!"

"Özü dilerim, hadi bir gidip bakalım."

"Gitmezsek sabaha kadar başımın etini yiyeceksin değil mi?" dediğimde başını olumlu anlamda salladı. Malımı biliyorum ben.

Ege'nin evinin önüne geldiğimizde içeriden bağırış sesleri geliyordu. Yaz'a belli etmesem de korkmuştum. 

Yaz bana bakıyordu. "Okyanus, b-bu sesler ne?" Ne bileyim kızım ben, müneccim boku mu yedim?

"Bilmiyorum." diyerek binaya doğru ilerlemeye başladım. Kapılarının önüne geldiğimizde sesler artmıştı. Tok bir erkek sesinin "kardeşimi bırak, bana ne istiyorsan yap!" diye bağırdığını duydum. Ege değil mi bu?

Orada öylece dikilirken karşı dairenin kapısı açıldı. İçeriden yaşlı bir kadın çıktı.

"Bu bağırışlar normal mi?" diye kendi kendime söylendiğimde Yaz'ın sesi duyuldu.

"Bana kavga ettiklerinden hiç bahsetmemişti." 

"Yok kuzum bunlar hep kavga eder. Ama bu seferki biraz daha büyük gibi." 

Yaz dumura uğramış gibi dikilirken dayanamayıp kapıyı çaldım. İlk çalışımda açılmadığından bu sefer yumruklamaya başladım. 

Kapı sertçe açıldığında karşımda iri yarı bir adam vardı. 

"Bulaşmayın onlara yavrum." Kadının söylediği şeyi umursamadım. 

Adam sinirli sesiyle "ne var!" diye kükredi.

"B-biz, şey için... Ege ve Nur." 

"Yok onlar burada!" 

Sinirlenmiştim. "İçerideler biliyoruz!" dedim ve deli cesaretiyle adamı ittirip içeri girmeye çalıştım. İşler planladığım gibi gitmemişti. Adam koca vücuduyla beni sertçe itti. Vücudum geriye doğru giderken gözlerimi kapattım. Belki daha az acılı olur.

Tanımadığım eller tarafından havada tutulduğumda gözlerimi açtım. Orman yeşili gözlerle karşılaştığımda bir yerden hatırlar gibi oldum.

"Eser?" 

"İyi misin?" Bir anlığına orman yeşili gözlerine hayran kaldığımdan konuşamayıp başımı salladım. 

Ayaklarımın yere sağlam basmasına yardımcı olduktan sonra adama döndü. "Ne oluyor burada!"

O esnada içeriden Nur'un çığlığı duyuldu. Ardından Ege'nin "anne!" diye bağıran kalın sesi.

Eser benim aksime bir hareketiyle adamı yere serdikten sonra içeri daldı. Biz de peşinden gittik. Salona girdiğimizde Nur yerde ellerini yüzüne siper etmiş ağlıyor, Ege ise kızarmış gözleriyle annesini tutmaya çalışıyordu. 

Yaz hemen Nur'un yanına koştu. Eser ise Ege'nin yanına gitmişti. Ben hiçbir şey yapamıyor, olanları idrak etmeye çalışıyordum. Anlamadığım bir hızla Ege'nin annesi olan kadın, Nur'u ayağa kaldıran Yaz'ın saçlarından tutup yere doğru çekti. Yaz çığlık atarken koşarak yanına vardım. Yaz'ı kadından ayırınca Nur ve Ege'yi de alıp koşarak evden çıktık. 

Anahtarları Eser'e verip arabaya bindik. "Bizim eve gidelim." dediğimde Eser kafasıyla onayladı. Yol boyunca Nur'u sakinleştirmeye çalıştık. Kız ne kadar korktuysa resmen titriyordu. En sonunda evin önüne geldiğimizde arabadan indik. Kapıyı çaldığımızda annem açtı. 

Hepimizi karşısında gördüğüne şaşırmış olacak ki şaşkınlık içinde "Ne oldu çocuklar?" diye sordu. 

"İçeri geçelim anlatırız anne." dediğimde başıyla onayladı. "Tabi tabi buyurun."

Salona geçtiğimizde ben Nur için su getirdim. İçerse belki kendine gelirdi. "Daha iyi misin?" Başıyla onayladı. 

"Ne olduğunu anlatacak mısınız çocuklar? Nur'un bu hali ne?" 

Anneme olanları anlattığımızda şaşkınlık ve sinirle karışık "ne diyorsunuz siz çocuklar? Bu, bu nasıl olabilir?"

"Doğru duydun işte anne." Nur tekrar ağlamaya başlamıştı. Ege ise kan çanağına dönmüş gözleriyle sinir içinde halıya bakıyordu. 

Annem "Tamam çocuklar, sakin olun. Sıkmayın canınızı bir şekilde halledeceğiz. Nur ve Ege, bugün burada kalıyorsunuz." dediğinde Eser ayağa kalktı. "Ben gideyim." Yaz da arkasından kalktığında "ben de gideyim, annemler merak etmiştir." dedi. 

Araya girdim. "Saat çok geç oldu, burada kalabilirsiniz." 

Yaz "Eser'i bilmem ama ben gideceğim, annem kızar yoksa." dediğinde ona üç numaralı bakışımı attım. Salak salak yapma kendini.

Annem "hiç kimse gitmiyor çocuklar, Okyanus haklı saat çok geç oldu. Yaz, ben annenle konuşurum. Hayır diyeceğini sanmıyorum." dedi. Yürü be anne kim tutar seni!

Ardından oda paylaşımı yaptık. Yaz her zamanki gibi benimle birlikte benim odamda kalacaktı. Nur ve Ege alt kattaki misafir odasında kalacak, Eser de Çağan'ın odasında kalacaktı. Çağan ile beraber. Allah düşmanımın başına vermesin.

OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin