13. Bölüm: Kurtuluş

610 28 4
                                    

Kapı çaldığında oluşan curcuna sayesinde zorla da olsa gözlerimi açtım. Söylenerek gözlerimi geri kapattığımda kapım tıklatıldı. Allah'ım! Beni bunlarla mı sınıyorsun?

"Kalk hadi, dedem geldi." Gözlerimi devirdim.

"Ne yapabilirim? Bana ne yani bundan? Bu eve gelen kişi ben olmadan yaşamına devam mı edemiyor?"

"Salak mısın yoksa taklit mi yapıyorsun Okyanus?" Evet, aramızda sadece bir yaş olduğundan bazen bana ismimle hitap ettiği doğrudur. Benim bu duruma sinir olduğum da doğrudur.

"Dedem Ege ve Nur'un durumu hakkında konuşmaya gelmiş. Yoksa biz de senin o muşmula suratını görmeye meraklı değiliz yani." dediğinde gözlerimi devirdim ve hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım. Çağan hala odamdan çıkmadığını fark edince sinirle bağırdım. 

"Defolup gitsene odamdan Çağan! Üzerimi giyineceğim." Çağlar oflayarak çıktığında üzerimdeki pandalı pijamalarımı çıkarıp yerine mor eşofman ile beyaz bir crop giydim. 

Aşağı indiğimde herkes salonda oturmuş beni bekliyordu

Ups! Ten obraz nie jest zgodny z naszymi wytycznymi. Aby kontynuować, spróbuj go usunąć lub użyć innego.

Aşağı indiğimde herkes salonda oturmuş beni bekliyordu. Bu kadar sevildiğimi bilsem daha geç gelirdim.

Annem geldiğimi görünce "deden bizimle Nur ve Ege'nin anne babası hakkında konuşmaya gelmiş." dedi. Çok güzel, öldüler mi kaldılar mı öğrenmek istiyorum.

Nur'un karşısındaki koltuğa oturdum ve dinlemeye başladım. "Açık konuşacağım, çocuklar. Zelal ve Cenan'ın bir daha hiçbirinizi rahatsız edebileceğini sanmıyorum. Kendileri ile bir takım konuşmalar yaptıktan sonra akıllanmayacaklarını anladığımdan Afrika'ya gönderdim. Merak etmeyin, kutu gibi bir zindanları var. İçinde birbirlerini yiyebilirler."

Nur ve Ege'ye baktığımda hiç de üzülmüş gibi durmuyorlardı. Aksine oldukça sevinmiş görünüyorlardı. Ben olsam ben de anne babalık nedir bilmeyen insanların ser sefil bir hayat sürecekleri bir yere götürülmelerine sevinirdim. Yine de kalkıp Nur'un yanına gittim ve ona sıkıca sarıldım. O sırada dedem Nur ve Ege'ye bakarak konuşmaya devam etti. 

"Bir şey söylemeyecek misiniz çocuklar?"

Ege derin bir iç çekti. "Teşekkür ederiz."

Dedem kaşlarını çatmıştı. "Hiç kızmadınız mı?"

Nur "neden üzülelim ki? Bize hayatında bir kere bile anne babalık etmemiş, aksine hayatı bize zehir etmiş insanlardan kurtulduk. İnsanın anne babasından böyle bahsetmesi ne kadar zor da olsa ne de olsa gerçekler bunlar." dediğinde gözlerim dolmuştu. Kimseye belli etmeden gözümden akan bir damla gözyaşını elimle sildim. 

Dedem üzgün bir tınıyla konuşmaya başladı. "Haklısın kızım. Kalacak yer konusunu da kafanıza takmayın, ben size okula yakın bir yerde ev tuttum. Ayrıca gerekli yardımları da yapacağımdan hiç kuşkunuz olmasın." Aslan dedem benim be! İnsanın mafya dedesinin olması kadar güzel bir şey var mı bu dünyada?

Ege sıkıntıyla "ne gerek vardı efendim, ben çalışır bir şekilde hallerim." dediğinde dedem "sizden tek isteğim okulunuzu bitirmeniz. Ha, bir de üzgün insanlarla evlenip yuva kurmanız." dedi. O esnada Ege'nin aklına Yaz'ın geldiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam.

"İstediğiniz zaman eve bakabilirsiniz. Anahtarlarını Okyanus'un annesine verdim. Nerede olduğunu de biliyor." dedikten sonra gitti. 

OKYANUS ESİNTİSİ |YARI TEXTİNG|  ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz