24ஜ "Hani yırtmaya çalıştığın gömleğim..."

En başından başla
                                    

"Bak... Gerekirse ben seninle yatarım."

"Tabii ki de benimle yatacaksın. Kocansız iki gece yatta gör gününü." dedi öfkeyle. Aslında öfkeli değildi. Sadece heyecanlıydı. Pusat'a karşı bir şeyler hissettiğini hâttâ bundan daha fazla olduğunu bildiğim hâl de o'na bir şey demek istemiyordum. Hem... Aslında o da çok istiyordu gelmek. Sadece heyecan. Sadece.

"Çok kötüsün." diye mırıldandım. Tabii ki de kocamsız yatmayacaktım. Yok devenin bale pabucu. Zaten gideceğimiz yer de baya oda vardı. Fakat; bunu Güneş'e söylememiştim. Ah, çok pardon. Söyleyememiştim. Kendisi her lafı ağzıma değil boğazıma tıktığı için.

"Sen daha çok."

Dudaklarımı büzdüm. "Ama sen beni üzüyorsun. Ben üzülünce direk bebeğim de üzülüyor. Teyzesini sevmeyecek bak sonra."

Güneş'in yüzünde ki yumuşama gözle görülür biçimdeydi. Bebeğim, seni kullanmıyorum. Sakın böyle düşünme. Sadece... Güneş Teyze'nin bozuk atmaması için uğraşıyorum. Dimi bebeğim? Teyze'nin sadece başını bağlamaya çalışıyoruz. 

"Ay yok ben sana hiç kıyar mıyım? Söyle küçüğe üzülmesin. Ben hiç üzmem sizi."

Güneş, sen ne güzel bir arkadaşsın ya. Gerçekten de Güneş gibi birine sahip olduğum için çok şanslı hissediyorum kendimi. Aman nazar değmesin.

"Üzülmedik merak etme." dedim, gülümseyerek.

O da benim gibi genişçe gülümsedi.

"Zeynep... Ben korkuyorum." dedi. Anî değişen ruh hâline kaşlarımı havaya kaldırarak baktım.

"Neyden korkuyorsun bir tanem?"

"Bilmiyorum... Sadece Pusat'la nasıl olabileceğini düşünüyorum? Ve bu evlilik işini neden istediğini? Kafam o kadar karışık ki."

Güneş çok ciddi bir kadın değildi. Her zaman şen şakrak biriydi. O'nun bu zamanlarda ki ciddi hâlleri aslında beni ister istemez üzüyordu. Fazla dalgın ve fazla düşünceliydi.

"Ben de bu Pusat'ın hâline anlam vermiş değilim. Ama herşeyi akışına bırakalım, tamam mı canım? Sizin hakkınız da neyse hayırlısı o olsun."

Güneş, başını salladı. "Haklısın."

"Birşey soracağım, Zeynep?"

Vücudumu, Güneş'e çevirdim.

"Sor tatlım."

"Merve ne yapıyor? Hiç görüşemedik bu aralar."

Sıkıntıyla nefes aldım. O ayrı bir olaydı zaten. Aradığım hâl de cevap vermiyordu. Ne oluyordu bu kıza bir türlü anlayamıyordum. Merve ile biz ilk defa bu kadar soğuktuk. Aslında ben Merve'ye şuan bile kızgın değilim. Asla. Ama sadece kırgındım. Ve o'nun aramasını beklerken, ben daha fazla dayanamamış ve o'nu aramıştım. Fakat; cevap vermemişti. Konağa gidebilirdim ama nedense gitmek hiç içimden gelmiyordu. Annem zaten beni sürekle görmeye geliyordu. Babam gelip beni tebrik etmişti. Yüzünde ki o gülümseme, bu yaşıma kadar görmediğim birşeydi. Ve inanılmaz mutlu olmuştum. Babam işte atsan atılmıyor, satsan satılmıyordu. Bana karşı ne kadar soğuk ve sert de olsa, babam işte. Babam.

"Bilmiyorum." diye mırıldandım.

Güneş, dudağını büktü.

Aşiretin HanımağasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin