20

651 54 25
                                    

*smut bölüm.

ASHE'in Ağzından
Onlar gittikten sonra orada çok uzun kalamamış,gözlerimde akmak için yalvaran yaşlarla eve dönmüştüm. Arkadaşımın yokluğunu fırsat bilip yere yığıldığımda hıçkırarak kaç saat ağladığımı bilmiyordum.

Bana çok kötü şeyler yapmış,söylemişti. Sonrasında bunların arkasında duracak kadar bile erkek değilken şimdi neden böyle söylemişti? Şimdi neden savaşmak istediğini söylemişti. Hoseok sürekli bana ondan bahsederken,o çevremde pervane olurken ona bilmeden nasıl hisler beslemeye başlamıştım?

Bana öyle davranan birinden nasıl böyle hoşlanabilirdim? Tepki bile verememiştim söylediğinde. Yalnızca kalbim,bir savaşın ortasındaymışım gibi atmıştı. Öyle güçlü,öyle hızlı ki kalp atışlarım yerine kanatlarım olsa uçabilirdim. Her şeyi bilmeme rağmen neden böyle hissediyordum?

Evet,ondan çok hoşlanıyordum işte. Yaşanan her şeye rağmen. Bir korkak olmasına rağmen deli gibi onu istiyordum. O da beni istiyordu. Söyledikleri yalan değildi. Bunu hissetmiştim. Kalbi,benim göğsümde deli gibi atarken bunu hissetmiştim.

Ama bizim için bir yolu yoktu. İntikam alacağıma yemin etmiştim. Ve alacaktım da. Bir daha hiçbir erkeğin bana öyle davranmasına izin vermeyecektim. Aklıma o plan geldiğinde,ikimizi de öldürecek olan o plan,durmadım.

Önce iş yerimden istifa ettim. Aylarımı harcadığım o kitaplarla dolu güzel yerden. Patronum yıkılsa da,kafama birşeyi koyduğumda beni durduramayacağının bilincindeydi. Ardından üzerime bordo,dapdar askılı bir elbise geçirdim. Dudaklarıma nude bir ruj,gözlerime koyu bir gece makyajı yaptım.

Bunu yaparken,aynada gördüğüm kadın ben değildim. Karamel saçlarıma su dalgası verirken ayağıma siyah topuklu ayakkabılarımı geçirdim. Hazırdım. İkimizi de öldürecek bu cinayeti işlemeye hazırdım. Tanıştığımız yere gidip,beni öldürdüğü odayı tutarken,ne yaptığımı çok iyi biliyordum. Ve bir yanım bana tamamen yabancıydı şimdi. Onu arayıp buraya çağırdığımda yüzüme kapattı. Geleceğini biliyordum. Yalnızca meraktan değil,onu aradığımda ağlıyor olduğum için gelecekti.

Ben dizlerimi kendime dolamış,o yatakta ağlarken kapıdan girişini hiç unutmayacaktım. Hızlıca kapıyı kilitleyip titreyen bedenimi kollarına alışını da öyle.
"Namjoon. Bu gece öleceğim." Dedim hıçkırıklarımın arasında.
"Hatırladın mı?" Diye sordu korkarak. Başımı iki yana sallayıp son kez ona yalan söyledim.

"Onu değil. Burayı tamamen hatırlıyorum. Unutmak istiyorum Namjoon. Bedenimdeki izlerini silmek istiyorum." Çenesi gerildi. Gözleri seğiriyordu.
"Sana bu kadar kötü mü hissettirdi gerçekten?" Acıyla bakan gözlerinin aksine yüzü sinirliydi. Başımı salladım.
"Beni burada öldürdüğü gibi ben de onu öldüreceğim. Bu gece. Namjoon. Ben de senden hoşlanıyorum. Deli gibi. Lütfen,lütfen bedenimden onun izlerini sil."

Söylediklerimde sonuna kadar ciddi olmam onu şaşırttı. Ne istediğimi anlamıştı. Kalbim acıyordu. Ama bunu yapmak zorundaydı.
"Emin misin?" Keşke o gün bana bu soruyu sorsaydı. O zaman her şey farklı olurdu. Ama olmamıştı işte. Şimdi bu hale gelmiştik.
"Eminim." sesimin kararlı çıkmasına özen gösterdim. Önce yavaşça başını salladı. Sonra gerilen omuzları gevşedi ve üzerindeki ceketi çıkartıp o geceki gibi bir kenara fırlattı. Ben de ayakkabılarımı çıkartıp yatağın üzerinde dikleştim.

Üzerime eğilip bana son kez baktığında,kollarımı boynuna dolamıştım. Büyük elini belime sarıp beni delirten o şeyi yaptı. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Bu tanıdık hisle,kalbim deli gibi hızlanırken,bedenim,onunkine kavuşmak için özlemle haykırıyordu.

Sert ve kararlı öpücüklerine karşılık verirken gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş çözdüm. O ise benim elbisemin askılarını indirdi. Öpücükleri dudaklarımdan boynuma indiğinde boynundaki kollarımı sıkılaştırdım. Gömleğini yavaşça omuzlarından sıyırırken esmer teni nefesimi kesti. Elleri belimden göğüslerime çıkarken gözlerimi kapattım.

Onu bu kadar istediğim için,kendimden nefret ediyordum. Elbisemi hızla odanın bir köşesine fırlattığında dudaklarımız tekrar buluştu. Yıllarca susuz kalmış da,dudaklarımız suymuş gibi bir açlıkla öpüşüyorduk. Kemerini çözüp pantolonunu çıkarması için ondan uzaklaştığımda gözlerini benimkilerden bir an olsun ayırmamıştı.

Birbirimizin karşısında iç çamaşırlarımızla kaldığımızda uzanıp sütyenimin kopçasını açtı ve beni çevik bir hareketle altına aldı. Sırtım saten çarşafla birleşirken uzun bacaklarımı beline doladım. Bir eli yanağımı okşarken öteki başımın üzerinde onu sabit tutuyordu.
"Emin misin?" Tekrar sordu. Cevap olarak onu kendime çekip dudaklarımızı son kez birleştirdim.

Dudaklarımın üstündeki dudakları gerildiğinde gülümsediğini anlamıştım. Keşke,o güzelim gamzelerini son kez görebilseydim diye düşündüm. Ama göremeyecektim. Kendi Boxerı ve benim külodumu çıkartırken acele etmedi. Ve kendini bana konumlarken,geçen seferkinin aksine,bu defa nazik davrandı. İçimdeki tanıdık sıcaklığı hissettiğimde küçük bir çığlık atmıştım.

O gece, ikimiz de zevkin doruklarına çıktıktan sonra beni kollarının arasına aldığında,konuşmak istemişti. İtiraf edeceğini biliyordum. Ama ona izin vermeyip uyuyor numarası yaptım. Bu itirafı kaldıramazdım. O sözleri duysaydım,yapacağım şeyleri yapamazdım. Her hikaye mutlu sonla bitmek zorunda değildi. Bu hikaye böyle bitebilirdi.

Kısa süre sonra uykuya daldığında gözlerimi açtım. Yüzünün her bir karışını tek tek öptükten sonra,o güzel gamzeli yanaklarını okşadım. Bir damla gözyaşım akıp onun yanağına konduğunda,ona aşık olmuştum. Ama bu aşka kapılamazdım.

Ona son kez baktım. Uyurkenki masumluğu nefesimi kesti. Keşke,keşke bizim için bir şans olsaydı. Ama yoktu. Olmayacaktı. Üzerimi giyindim ve yazdığım notu baş ucuna bıraktım.

Kapıdan çıkmadan,son kez ona döndüm.
"Elveda Namjoon,ikimiz de huzur içinde uyuyalım."

Bir Gece|Kim NamjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin