Ben düşüncelerimin içinde dönüp dolaşırken Rüzgar elini uzatmıştı bana doğru. Beklentiyle bana bakıyordu.

"Seni seviyorum" kelimesinin karşılığını bilmiyor olsam da bu eli geri çevirmeyecektim. O kadar da aptal değildim. Sonuçta bana elini uzatan cemiyetin en zengini ve en yakışıklısı Rüzgar ÜSTÜN'dü!

Dudaklarımın az da olsa yukarı doğru kıvrılmasına izin vererek gururlu bir edayla sahneye doğru yürümüştüm. Uzattığı elini tutmak istediğim de o diğer elini de bana doğru uzatıp belimden kavramıştı ve beni sahneye çıkarmıştı.

İşte o günden beri de sevgiliydik. Aramız gayet iyiydi. El üstünde tutuyordu beni. Zaten diğer türlüsünü hazmedemezdim. Kimseden beni aşağılayacak davranışlar görmemiştim.

Yeteri kadar oyalandığımı varsayarak odamdan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken merdivenin başında beni bekleyen Rüzgar'ı gördüm. Yine tüm yakışıklığıyla karşımdaydı.

Üstünde lacivert bir takım vardı. Klasikten ziyade spordu takımı. Saçları en sevdiğim şekilde dağınık haldeydi. Sevgili olduktan bir kaç gün sonra saçlarını dağınık olarak sevdiğimi söylemiştim. O günden beri de bir kez olsun taranmış olarak görmemiştim.

Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle aşağıya indim. Yanına geldiğimde bir kolunu belime doladı.

Tam öpecekken geri çekildim. Öpmeyi ve öpülmeyi sevmiyordu beyefendi!

Kulağıma doğru "Çok güzel olmuşsun." diye fısıldadı. Bense saçlarımı sağ omzuma toplayıp gülümsemek dışında birşey yapmamıştım.

Halısız parkede gittikçe yaklaşan topuklu ayakkabı sesleri ile başımı o tarafa doğru çevirdim. Annem her zamanki gibi yine dizinde biten kalem etek üzerine gömlek ve ceketten oluşan bir takım giymişti. İş gereği giydiği bu takımları evde de çıkarmıyordu. Her an iş ile ilgili bir durum olabilirmiş. Hazır bulunması gerekiyormuş. Oysa mesleği avukatlıktı. Acilen yetişmesi gereken bir durum olmuyordu. Baktığı davalar boşanmalarla ilgili davalardı çünkü.

"İkiniz de şahane gözüküyorsunuz."

"Sen de her zamanki gibi çok şıksın Emma."

Rüzgar anneme Emma diyordu. İlk başlarda nasıl hitap edeceğine karar verememişti ama sonradan annem onu bu sıkıntıdan kurtarmış ve ona kendisine Emma demesini kesin bir dille söylemişti.

Rüzgar ilk benden yardım istemişti ama ben bu zamana kadar hiç sevgililerimle ailemin yanında bulunmadığım için bu tür bir şeyde ne denir hiç düşünmemiştim. Bana kalsa Rüzgar'a da aynı muameleyi yapardım ama Rüzgar hiç bana sormadan eve girip çıkıyordu. Eh annemde bu durumdan memnundu. Annem itiraz etmediği sürece babama da laf düşmüyordu evin içinde. Bana gelirse benim için hava hoştu. Ben için tek önemli nokta Rüzgar'a sahip olmaktı, onu elden kaçırmamaktı. Rüzgar'ın da beni bırakmaya niyeti yoktu zaten.

"Siz geç kalmıyor musunuz? Hadi artık çıksanıza."

Rüzgar saatine baktı. Sonra da kolunu bana uzatıp bana gösterdi. Gerçekten partinin başlamasına az kalmıştı.

Her yıl cemiyet arasında düzenlenen balo dışında bir de her yıl gençler arasında düzenlenen balo vardı. Cemiyet balosundan üç ay sonra oluyordu bu balo. Buna göre de biz Rüzgar'la çıkmaya başlayalı üç ay olmuştu. Zaman hızlı geçiyordu baya. Üç aydaki eğlencem o kadar azdı ki. Boşa geçmişti neredeyse üç ayım!

Kafamdaki düşüncelerden sıyrıldım. İç sesim son olarak "Sen arayı kapatırsın Ada" deyip bir kahkaha attı. Evet kapatacağıma emindim. Rüzgar beni biraz kısıtlamıştı belki ama bu görünmez çemberi aşmayı bilirdim ben.

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें