Ⅰ-11/İFFET

19.7K 1.5K 147
                                    


◦ ◦ ◦ ◦ ◦

Bu aralar sorduğum soruların cevapları fazla zordu ama elinde değildi. Beynim de o kadar çok şey dönüyordu ki. Cevapları zor olsa da aldığım cevaplar tatmin edici olacaktı. Tabi bu kişiden kişiye değişiklik gösteriyordu. Mesela Rüzgar'dan alamadığım cevaplar beni daha çok düşünmeye teşvik ediyordu ve bu yorucu olmaya başlamıştı artık.

Bir cevap vermek zor olmasa gerekti. Tamam, sorularım öyle 'evet/hayır'la cevaplanacak cinsten değildi ama burda suç benim değildi ki. Beynime kesmeleri gerekiyordu hesabı ama ne hikmetse her seferinde olan bana oluyordu. İyice karışan bir kafayla yön bulmaya çalışıyordum.

"Yorgunsundur sen, uyuyalım mı?"

Ve cevapsız bırakılan bir soru daha. Takmadım, umursamadım. Yani sadece kalbimdeki sızıyı görmezden geldim. Yine de sustum. Tepki göstermedim. Değişmeye de başlamışım, bunu farkettim. Amacıma ulaşıyor olmanın kazandırdığı az da olsa mutlulukla sesimi kırgınlıktan kurtarıp "Olur" dedim sadece.

Olur, uyuyalım. Bir sorunun cevabından da kaçmaya çalışalım. Nereye kadar kaçabileceksek artık.

.......

"Kimse beni rahatsız etmesin!" diye boş koridora doğru bağırdıktan sonra kapımı kapattım. Kilitlemek de bir çözümdü tabi, anahtarı olana...

Ağrılarım sızılarım geçmişti artık. Bir haftayı geçirmiştim kazadan sonra. Sürekli yatmak sıkıcı olsa da Zeliş'in bana okumam için getirdiği kitaplara bakmıştım biraz.

İlk başta hiç ilgimi çekmemişti. Çünkü İslam dünyasında gelmiş geçmiş aşklara dair bir kitaptı. İsminde İslam geçiyor diye bakmamıştım ama üç gün boyunca yatakta yatmaktan fazlasıyla sıkılmıştım ve en yakınımda olan bu kitaptı. Ben de el mecbur alıp okumuştum.

Böyle söylesem de aslında çok etkilenmiştim okuduklarımdan. Ne olduklarını bilmediğim ama önemli insanlar olan Alimler, padişahların hikayeleriydi bunlar. Eşlerine yazdıkları şiirler ve mektuplarla doluydu kitap. Öyle saf, öyle güzel sevgilerdi ve öylesine derinden etkileyen sözlerle yazılmıştı ki bir hafta boyunca iki defa bitirmiştim. Tekrar okusam yine de doyamayacağım bir kitaptı.

Kitap bana sevgiyi öğretmişti işte. Bu duygunun nasıl temiz olduğunu göstermişti ama bana uymayan kısımlar vardı. Ben onlar kadar temiz değildim.

Evet, bunu da anlamıştım. Biraz zor olmuştu, kendimde hata olduğunu görmek zor gelmişti ama nitekim kaçamayacağım da bir gerçekti. Ben temiz değildim ve öyle si güzel sevgileri hissedemezdim.

İşte, sırf temizlenmek adına şimdi kendimi odaya kapatmıştım. Kapıyı kapatıp hızla yatağıma geçerek bilgisayarımı elime almıştım. Yanıma not alabilmek için odamdaki raflardan birinde bulduğum eskitme kağıtlı not defterini ve yine çekmecelerden birinde bulduğum uçlu kalemi almıştım. Ne olur ne olmaz diye de bilgisayarı şarja takmıştım. Ne kadar süre başında kalacağımı kestirememiştim.

İnterneti tıklayıp önüme gelen sayfaya bir süre boş boş baktım. Arama kısmına ne yazacağımı bulamamıştım. Biraz zordu bu kısım. Neyi merak ediyordum ya da hangi merak ettiğim daha önemliydi?

En iyisi "İman" yazmaktı. Elimi hızlı bir şekilde klavyenin üzerinde gezdirip aklımdaki kelimeyi yazdım ve enter'a tıkladım. Yeni açılan sayfada tabiki de bir çok seçenek vardı. Her zaman tercihim ilk olandan yana olduğu için bu sefer de öyle yaptım. Kalbim tuhaf bir şekilde normalinden biraz daha hızlı atarken sayfanın açılmasını bekledim. Nihayet açılan sayfada yazılanları okumaya başladım.

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Where stories live. Discover now