Ⅱ-3/KÖR ve HİSSİZ

14.6K 1K 150
                                    


◦ ◦ ◦ ◦ ◦

"Ama efendim..."

"Sana odamdan çık dedim!" Öfke, son bir haftadır bu adamın bedeninden ayrılmıyordu. Duygularının en önemli parçası olmuştu son zamanlarda. Kendini dizginleyemiyor, hoş bunu da istemiyordu. Sakinleşmek istemiyordu. O adamları eline geçirmeden önce sakinleşmeyi kesinlikle istemiyordu.

Ada'ya kimin ne yaptığını biliyordu. Haşim ve Fırat'tı Ada'yı vuran. Bundan kesinlikle emindi. Hele kızının hiç duymamış olmasına rağmen bu ismi tekrarlaması şüphelerini iyiden iyiye arttırmıştı. Kendilerine çok yanlış kişiyi düşman edinen bu kardeşlerin hiçbir şey umurlarında değildi. Onların öncelikli ve tek amacı Ada'yı vurmaktı. Sadece vurmak da değil, öldürmek, onu bu dünyadan silmekti.

İlk adımlarını atmışlardı. Ada, bir şekilde kurtulmuş olsa da diğer seferlerde neler olabileceğini tahmin edemiyordu. Ayrıca Ada, nereye kadar dayanabilecekti? Bu aralar çok sık gelmişlerdi hastaneye. Her seferinde bir korku atlatmak onu ve Emma'yı yoruyordu. Çalan telefonun ardından gelen her kötü haber, öncelikle Emma'yı mahvediyordu. Kendisi ise daha çok geriliyordu. Yine saklandıkları yerden çıktılar diye.

Bir şeyler yapmalıydı. Onların kesinlikle yakalanıp, hapse girmeleri gerekiyordu. Ancak o zaman rahat edebilirdi.

Masadaki telefon çalınca önce derin bir nefes aldı, sonra açtı telefonu. Sekreteri, Umut ve Rüzgar'ın geldiğinin haberini veriyordu. Sakin olmaya çalışıp, içeri göndermesini istedi sekreterinden. Bu aralar o kadınına da gereğinden fazla yüklenmişti. Gerçekten pimi çekilmiş bomba gibiydi bir haftadır.

Kapısı bir kez vurularak açıldı. Önde Umut, Rüzgar'la birlikte odaya girdiler. İkisi de gergindi. Üçü de aynı duyguları paylaşıyordu. Artık odada üç pimi çekilmiş adam vardı.

Herhangi bir izin almadan ikisi de oturdu. "Bir şeyler bulabildiniz mi?" Gereksiz sorularla kaybedecekleri vakitleri yoktu. Her geçen dakika aleyhlerine işliyordu.

"Hiçbir şey yok! Sanarsın karşımızdakiler profesyonel katil! Gidebilecekleri herkes soruşturuldu. Her yere adamlarımızı yerleştirdik. Onlarda şüpheli bir şey gözlemlemediler. Yer yarılıp içine girdiler sanki!"

Rüzgar'ı dinleyen iki adam da gerilmişti. Her şeye gücü yetecek paraları ve adamları olmasına rağmen, bir haftadır hiçbir şey bulamamışlardı. Karşılarındaki adamları her küçümsediklerinde, onlar daha güçlü bir şekilde karşılarına dikiliyordu. Durum, farklı boyutlar almaya başlamıştı artık.

"Umut, sen ne yaptın? Kamerada gözüken adam ne oldu?" Tek umutları, o kötü çekim yapan sokak kamerasında anlık gözüken siyahlar içindeki adamdı. O adam her kimse Ada'yı sokağın başına gelip bırakıyor, ardından gözden kayboluyordu. Sokağın diğer ucunda ise saatler sonra kalabalık bir topluluk çıkıyordu ve kimin kim olduğu ayırt edilmiyordu. Şehrin öyle virane bir sokağıydı ki, ne adamları adama benziyordu, ne kameraları kameraya. Alıştıkları lüks ortama fazlasıyla ters olan bu sokakta Ada'nın da ne işinin olduğu muammaydı.

"Hiçbir şey ayırt edilemiyor. Kamera zaten güçlükle çalışıyor. Ada'nın sokağa girdiğine dair görüntü de yok. Bir yerde çekim donmuş, öğle saatlerinde. Tekrar çekime başladığından yirmi dakika sonra da Ada, sokağın başına getiriliyor. Kamera bile bizim aleyhimize çalışmış resmen!"

Öfkeyle elini masaya vurdu Can. Ada'yı kimin vurduğuna emindiler ama polisler için görüntü şarttı. Elbette şüpheleri doğrultusunda o iki adamı araştırmaya başlamışlardı ama onlar inkar ettiğinde yalanlayacak bir delilleri yoktu. Bu yüzden de işi polise bırakmıyorlardı. Kendileri, bildikleri yönteme göre çözeceklerdi bu işi. Tabi başarabilirlerse!

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Where stories live. Discover now