Ⅰ-5/NEDEN?

22.7K 1.4K 93
                                    

✭ ✭ ✭ ✭

Neden vardık bu hayatta? Kime neye bağlıydık? Ne bekleniyordu bizlerden? Neleri yaparsak iyi neleri yaparsak kötü olurdu?

Bu dünyanın, tüm bu düzenin ve nizamın bir tesadüf olduğuna inanmıyordum. Bu fazla ahmak bir düşünceydi bana göre. Her şeyi bir olaya bağlıyorlardı, peki bu olayların en başına gelindiğinde o baş olayı neye bağlıyorlardı? O da mı kendiliğinden varolmuştu?

Bir yaratıcının olduğuna her zaman inanmıştım ama inancım işte sadece bu noktaya kadardı. Daha fazlası yoktu, başka bir inanç yoktu. Bunun bana yeterli olduğunu düşünmüştüm ama dedem yeterli olmadığını söylerdi. Bunu da unutmuştum.

Eğer ailem de en azından babam bana dedemin söylediklerini bana hatırlatacak ufak tefek şeyler yapsalardı bunları, en önemlisi de dedemi unutacağımı sanmıyordum ama ikisi de bana inanç konusunda hiçbir şey söylememişti. Ne yaparsam kabullenmişlerdi. Ateist olup çıksam sanırım ona bile tamam derlerdi ama o kadar da aklımı kaybetmemiştim.

Bir şeylere inancım vardı. Sadece bu zamana kadar bunu bir şeylerle bağdaştırmak zorunda kalmamıştım. İçimde olan inanç ise büyük ihtimal dedemin bana aşıladığıydı. O da olmasa sanırım yeni nesile uyup arkadaşlarımın bir çoğu gibi ateist olup çıkardım. Ateist olmamamı dedeme borçluydum belki de.

Ama daha ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Aklıma gelen kesik kesik anılardaki yaptığım işleri de şuan sanırım hiçbir şekilde yapamazdım. Mesela belli hareketler yaptığımız ve belli duaları okuduğumuz -sanırım ona namaz deniyordu- yapamazdım. Hiçbir istek yoktu çünkü içimde.

Veya da bazen dedem bana anlamadığım bir dilde yazılmış kalın bir kitaptan bir şeyler okurdu. Yazıları da hiç bizim alfabenin yazılarına benzemezdi. Dedemin o kitaba hürmet gösterdiğini hatırlıyordum, belimden yukarıda tutmam gerekiyordu mesela ama kitabın ismini hatırlayamıyordum. Bu bilgi silinip gitmişti aklımdan.

"Ada. Ses ver artık güzelim? Ne oldu?"

Karşımda durmuş, bana dokunmaya çekinen Rüzgar'a baktım. Bir saat önce odama girdiğinde önce korkutmuş, sonra ağladığımı farkedince yanıma gelip sarılmak istemiş ama ben onu kesin bir dille yanımdan uzaklaştırmıştım. "Dokunma sakın bana!" diye bağırmıştım ona. Dedemin söyledikleri dolaşıyordu çünkü o an beynimde. Mahremin olmayan bir erkeğin sana dokunmasına izin verme. Günah!

O da şaşkın bir halde geri çekilmiş ve bana dokunmamıştı. Ben onun bana dokunmayacağına kanaat getirince odadaki koltuğuma doğru yürümüş ve ona oturup düşüncelere dalmıştım. Bir saatin geçtiğini tam karşımda bulunan pembe saatimden anlıyordum. Bir saattir burda oturmuş, ne yapmam gerektiğini çözmeye çalışıyordum. Rüzgar da sessizce kalktığım sandalyede oturup benim konuşmamı beklemişti. Şu ana kadar.

"Hiçbir şey. Hiçbir şey olmadı. Sorun da burada işte. Bir şeylerin olması gerekiyor, bir şeyler yapmam gerekiyor ama ben hiçbir şey yapmıyorum."

Rüzgar bana tuhaf tuhaf bakarken beni anlamadığını farkettim. Şuan sanırım kimse beni anlamazdı. Ben bile anlayamıyordum kendimi. Neden böyle birden bire eski Ada gitmiş, yerine düşünceli bir Ada gelmişti ki? Hani neredeydi kafaya hiçbir şeyin takılmaması gerektiğini, anlamsız olduğunu savunan Ada?

"Ada, ne oldu sevgilim? Tam olarak anlatsan da yardımcı olabilsem sana." Rüzgar bunları söylerken yerinden kalkmış ve yanıma yaklaşmıştı. Dokunmaktan korkarcasına yanıma diz çökmüş bana bakıyordu.

Ben de gözlerimi hiç ayırmadan ona bakmaya başladım. Gözlerinden en net okunan duygu endişeydi. Benim de kendim için endişelenmem lazım mıydı? Bir daha dedemi göremiyeceğim, o bahsettiği cennete gidemiyeceğim için korkmalı mıydım?

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Où les histoires vivent. Découvrez maintenant