Ⅰ-7/DEĞİŞİM

19.8K 1.5K 85
                                    


◦ ◦ ◦ ◦ ◦ ◦

"Gelebilir miyim?"

Hiç istifini bozmadan, sadece tabletten bakışlarını çekerek bana baktı. Bir süre anlam veremediğim bakışlarıyla beni süzdükten sonra omuz silkti. Gözlerimi devirip içeri girerek kapıyı tekrar kapattım. Sırtımı kapıya yaslayarak onu seyretmeye başladım. O çoktan tabletine geri dönmüştü.

Umursamaz gözüken onu seyrettim. Üçlü koltukta sırtını koltuk başlığının önüne koyduğu yastığa vermişti. Ayaklarını üst üste koymuş, üstekini hafif bir ritimle sallıyordu. Elleri nadir hareket ediyordu. Bu da bir şeyler okuduğunu gösteriyordu. Ben umrunda değildim. O kız aklına girdiği zaman ben unutulan taraf oluyordum. O kızı sevmemem için bir neden daha.

Derin bir nefes alıp vermem onun dikkatini çekmiş olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı. "Orada niye duruyorsun?" Kurduğu cümlenin altında gizli bir davet olduğunu varsayıp yanına gittim. Tabletinin ekranını da görebilmek adına koltuğun başlığına oturdum. Tableti benden saklamamıştı.

Ekranda ilk gözüme çarpan bir adamın resmiydi. Tanıdık biri değildi. Görüntüsü onun sıradan biri olduğunu gösteriyordu hatta. Başlığı okuduğumda tek kasım istemsiz olarak kalktı. "Niçin Müslüman Oldular?"

"Ne o, şimdi de müslümanlığa mı merak saldın?"

Sesimdeki alayı gizleyemezken dedemin hayali görüntüsü kaşlarını çattı. Kafamı iki yana sallayıp gitmesini sağladım. Bu aralar benimle çok ilgilenir olmuştu ve bu artık can sıkıcıydı.

"Dalga geçme, sadece onu anlamaya çalışıyorum"

Bir kez daha gözlerimi devirmeme engel olamadım. Yine başa dönmüştük. O kız yine hayatımızın ortasına dalmıştı ve bunu sadece bir mesajla başarmıştı. Alkışı hak eden bir performans sergilemişti, bir kez daha.

"Ne gerek var? O seni hiç anlamaya çalışıyor mu?"

"O kendi dinini hak biliyor. Neden benim dinimi araştırsın?"

"Sen bir dine mensup değilsin Umut" Ses tonumdan bıkkınlık okunuyordu. Bu konu aramızdaki ufak bir pürüzdü. Kiliseye giderdi ama Hristiyan değildi. Babası için gidiyordu sadece kiliseye. Henry amca fazlasıyla dinine düşündü ve Umut'un da kendisi gibi olmasını istiyordu.

Umut ise bir aralar Ateistti. Çok çaba sarf edip onu bundan vazgeçirmiştim. Şimdi ise Deistti. Yani bir yaratıcıyı kabul ediyordu ama sadece bu kadardı inancı. Dört kutsal kitap denen ilahi kitaplara inanmıyordu ve bunun gibi kabul etmediği bazı şeyler vardı. Sadece bu dünyanın ve diğer şeylerin bir güç tarafından yaratıldığına inanıyordu. Bir yaratıcı vardı, ölümden sonra bir yaşam vardı. İyiliklerimiz ödüllendirilecek, kötülüklerimiz cezalandırılacaktı. Uzun bir araştırmanın sonucunda buna inanmaya karar vermişti. Hem benim sorularımı cevaplamış oluyordu, hem de kendi inancını sürdürmüş oluyordu.

"Biliyorsun ki sen dışında beni herkes Hristiyan biliyor." Kafasını kaldırıp bana göz kırptığında gülümsemeden edemedim. Bu onun bana "sen özelsin" deme yöntemiydi. Bense bunu ona gösterecek bir şey yapmazdım. O zaten bilirdi bendeki yerinin ne olduğunu.

Ama bu aralar sırada bir karışıklık vardı. Rüzgar mı Umut mu, hangisi önde karar veremiyordum. İkisinin yeri ayrı desem fazla kolaya kaçmış sayılırdım ama Eylül'ün de dediği gibi zora ulaşmak ahmak işiydi. Bir insan kolay varken niçin zor olanı elde etmek için kendisini yiyip bitirsindi ki?

"Ee peki, bir süre sonra yine bir tek ben mi müslüman olacağını bileceğim?"

Sorumla kaşları çatılırken bir süre cevap vermedi.

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Donde viven las historias. Descúbrelo ahora