Chapter 40

139 33 63
                                    

Kitap 45 50 arası olacakmış gibi uzuyor ama hadi hayırlısı bakalım.

Yazarken bangtan 21st century girl dinliyordum,sizde dinleyin. Romantik bölüme böyle şarkı djwhdkwhdh

Bu arada şeyi de dinleyin bu bitsin bende açayım bari Rei-ah canım sevgilim,dinlemeyeni terlikle dövüyorum sjehdjwhd

İyi okumalar~

Ertesi gün olduğumdan daha farklı uyanmıştım eskisine nazaran. Beni tanıyan biri bende ki farkı anlayabilirdi.

Sabah,sıkıla sıkıla nefret ederek uyandığım güne güler yüzle başladım. Garip hissediyordum,ilk defa sevgilim olacaktı ve az çok ne yapacağımı kesinleştiremiyordum.

Hafif,doğal gözükecek bir makyaj yaptım. Ardından da güzel bir koku ile hemen dışarı çıktım. Tabi Namjoon'a da mesaj atmayı unutmamıştım.

Onu sevgilim diye telefonuma kaydetmeli miydim? Yani biz...onunla şu an sevgili miydik?

Bunu ona mâkul bir dil ile sorabilirdim ama beni yanlış anlar mıydı? Sonuçta her öpüşen çift olmuyordu ancak o kendisinin ideal tipi olduğumu söylemişti,bununla yetinmeyip birde birbirimize aşk itirafı yaparak 'seni seviyorum' demiştik.

Bunları düşündükçe sırıtmamı engelleyemiyordum,hoşlandığım kişi de benden hoşlanıyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

Buluşacağımız yere kadar güle oynaya gitmiştim,bugün benim en sevdiğim gün olabilirdi. Kimse beni mutsuz edemezdi şu an.

Bir kaç dakika beklememin ardından hemen Namjoon da geldi. Ona sarılmakla sarılmamak arasında kalsam da sonuçta biz sevgili sayıldığımız için sarılmıştım.

Kollarımı onun bedenine sardım, kafamı da göğsüne gömmüştüm. Çok güzel bir kokusu vardı. Mayhoş ediyordu, eminim ki istisnasız yanımda olsa 7/24 bu kokuyla uyuyabilirdim.

O da bana kollarını sardı,şu an tam da şu an zamanın durmasını istedim. Zaman geçmesin ve biz sadece böyle sarılalım.

"Günaydın" dedi Namjoon gözlerimin içine bakarak,sanki gözlerinin içine galaksi varmış gibiydi. Parlıyordu, bana baktığı an parlıyordu.

Gözlerinin üstüne küçük bir öpücük kondurdum. Kalbime sığmayacak kadar artmıştı ona olan sevgim. Onu böyle alıp saklamak istiyordum, böylelikle kimse görmezdi. Sadece bana kalırdı.

"Günaydın" dedim bende kuru bir ses tonuyla. Keşke yakışıklı olmasaydı, tüm kızlar ona bakacaktı.

Ellerini yanağıma koyarak göz göze gelmemizi sağladı. "Nouldu bebeğim, neyin var?"

"Bir şeyim yok."

Yalan,külliyen yalan. Sadece diğer kızların da ona bakacağı düşüncesi beni sinirlendirmişti.

Dudağını büzerek aegyo yapmaya başladı. Elimle ağzımı kapatarak gülmeye başladım. O şu an aşırı tatlıydı!

"Ama sen bana ne olduğunu söylemezsen çözüm bulamayız kii~"

Yanaklarını şişirmeyi de ihmal etmemişti. Tanrım! Çok çok çok tatlıydı şu an.

"Yah!" Omuzuna vurdum. Acıyla inlemiş ve omuzunu tutmuştu. "Yapma şunu,biri görecek. Bir daha aegyo yapmanı istemiyorum."

Sırıttı "Neden? Çok mu düştün bana?"

Namjoon'un egosunu tatmin etme time

"Evet. Düşüyorum sana, ne yaparsan yap illa yakışıyor. Çirkin olamaz mısın be biraz!"

Kesinlikle delirmiştim yoksa bunun başka bir açıklaması yoktu. O kızları düşündükçe daha da deliriyordum, damarıma basılmışçasına olmayan kızları dövebilirdim.

"Hım...demek beni kıskanıyorsun."

Kolunu omzuna attı ve beklemediğim bir anda omuzundan kendine çekerek yanağıma uzun bir öpücük kondurdu.

"Ben diğer kızlara bakamayacak kadar sana aşığım."

Ve ardından yanağıma bir öpücük daha kondurdu.

Ne tarafa doğru eriyorduk?

Eridim,yandım,bittim,kül oldum.

Sonra ise el ele tutuşarak okula ilerlemeye başladık. Belki biraz hızlı davranıyorduk ama bana normal geliyordu. Kalbimde ki aşk bana her şeyi yaptırabilirdi,o yüzden artık bunlar garip gelmiyordu.

Okula kadar konuşmadan sadece el ele tutuşarak gittik. Tabi sınıfa girerken de Ho Min'in ima dolu bakışlarını görmemiş değildim. Resmen bana siz ikiniz gaydırı cubbap diyordu.

"Sevgilim..."elini kafamın üzerine koyarak okşadı "...benim gitmem lazım,seni bırakmam sorun olmaz değil mi?"

Şu anlık işime gelirdi sanırım,Ho Min'e sormam gereken bir hesap vardı.

Ve o bana sevgilim mi demişti? Bana? Sesine en yakışan kelime buydu kesinlikle.

"Sevgilim mi?"

"Evet,sevgilimsin sonuçta değil mi? Sana sevgilim demeliyim."

Gülümsedim,o benim hayatıma giren en güzel insandı.

"Seni seviyorum sevgilim."

"Bende seni violet."

Ona bakarak sırıtıyordum, Ho Min bizi görseydi ortalığı ilkokul veletleri gibi oooo latırdı. Yaşı reşit olacak biri olsa da ruhu 2.sınıf ilkokul velediydi.

Sınıf kapısından çıkmadan önce Namjoon'a sadece onun görebileceği bir şekilde öpücük atmıştım,o da bana göz kırpmıştı.

Neden bu kadar kusursuz geliyordu ki gözüme?

~

"Siz bayağı olmuşsunuz, anlat hadi. Neler oldu?"

"Aslında pek bir şey olmadı Ho Min, sevgili olmak istedik ve olduk."

Ona öpüştük diyemeyeceğime göre en iyi cevap buydu. Eğer dersem bana asla unutturmaz her konusu geçtiği zaman da imalı bakışlar atardı ya da oooo lardı.

"Yeme beni Hana,öpüşmediniz mi yani?"

O benim zihnimi mi okuyordu?

"Ne diyorsun Ho Min?! Hayır tabiki."

"Seni tanıyorsam elbette öpmüşsündür. İçinde ki fesatı biliyorum be senin."

"Ama bu sefer yanıldın demek ki öpmedim işte."

"İnanmadım ama neyse,eniştem oldu. Jimin ile böyle konuşurlarken benden bahseder işte Ho Min sana deliler gibi aşık diye,Jimin de artık bir inanır değil mi?"

Pes yani artık! Namjoon'u bile Jimin'e bağlamıştı ya. Ne vardı bu Jimin'de cidden anlamıyordum. Cücenin tekiydi, illa başka erkek bulurduk ona. Tek derdi bu olsun yani.

"Namjoon'u araya katacağına gidip kendin konuşsana. Çık karşısına seni seviyorum ulan de!"

"Demesi kolay tabi, sen Namjoon'un karşısında ona aşk itirafı yapabilir misin?"

Ellerimi iki yana açtım. "Zaten yaptım."

Gülerek kahvesinden yudum aldı. "Söyle madem o zaman nasıl yapayım?"

"O işi bana bırak."

"Hiç güvenmiyorum ama olsun artık ne olacaksa."

"Karşında okul birincisi duruyo Ho Min-ah,zeka küpü var karşında. Biraz güven."

"Peki peki,göster bakalım marifetini."

Tall✔ Donde viven las historias. Descúbrelo ahora