Chapter 33

118 37 5
                                    

Filmden çıktıktan sonra lavaboda kendime gelmeye çalışıyordum.Onlar gerçek değil tamamiyle hayal ürünü diyerek kendime teselli vermek isterdim ama gerçek olan Ayla ağlamamı bin kat arttırıyordu.

İşte bu yüzden hüzünlü filmleri sevmezdim,sonunda bir şekil illa ağlıyordum.Benim aksime Namjoon tek bir gözyaşı dökmemiş öylece izlemişti.

Onun karşısında resmen salya sümük ağlamıştım!

Tekrardan avucuma doldurduğum suyu yüzüme attım.Neden komedi gibi şahane bir tür varken acıklı filmler yapıyorlardı ki?!

Bir kaç dakika daha öylece boş boş aynada kendime baktıktan sonra lavobodan çıktım. Beni karşılayan Namjoon,sırtını duvara yaslamış bir şekilde elinde ki telefonla beni bekliyordu.

Neden bu hoşuma gitmişti ki?

"Hadi gidelim artık" dedi elini omzuma atarak.Omzumda ki eliyle beni çıkışa doğru yönlendiriyordu. Kendim de gidebilirdim ancak sanırım böyle daha iyiydi.

Acıklı bir filmin üzerine ölesiye ağlamıştım ardından ise neredeyse platonik aşkım ilan etmek üzere olduğum çocuk beni tutuyordu. Üzüntünün üzerine gelen feels ne tepki vereceğimi bile unutturuyordu bana.

İnsanlara çarpa çarpa en sonunda sinemadan da çıktık. Beni bıraksanız ben orada yaşardım ya,ne güzel klima vardı ama siktiğim havası o kadar sıcaktı ki çıkar çıkmaz kendimi huzursuz hissediyordum.

"Eve gidelim mi Namjoon-ah?"

"Daha seni restauranta götürmek istiyordum ama yinede çok istiyorsan evine bırakayım?"

"Evime bırak,sadece yatağımda öylece boş boş uzanmak istiyorum."

"Yaptığım bu aktiveyi başkasının da yapması beni mutlu ediyor."

Gülümsedi "Farklı bir yer biliyorum. Boş boş uzanarak öylece vakit kaybedebileceğimiz bir yer."

"Tam da bana göre"

"O zaman oraya gidelim.Buraya biraz uzak kalıyor.Taksi çağıracağım."

"Tamam o halde"

İnternetten taksi çağırmamızın yanı sıra herhangi bir gölge de öylece duruyorduk.Sıcaktan patlamak üzere olan bedenim her an bir şeyler yapabilirdi şayet kendimi delirecekmişim gibi hissediyordum.

Neyse ki buraya yakın olan taksi durağı resmen bizim hayat kurtarıcımız olmuştu.Tam 10 dakika sonra gelen taksiye hızlıca binerek Namjoon'un adresi verdiği yere gitmeye başladık.Saat nerdeyse 6 ya da 7 gibi bir şeydi

Hava hafif kararmaya yüz tutmuş gibiydi

Bizde bu havada bilmediğim bir yere boş boş uzanmaya gidecektik. İşsizliğin zirvesiydik kesinlikle. Öylesine uzanmak için bir yere gidiyorduk.Kıkırdadım, ikimizin bu ortak noktası en sevdiğim yönümüz olabilirdi.

Bir süre sonra kafamı Namjoon'un omuzuna koymuştum,bu klasik sahne sinemada yaşanmalıydı ancak ben salya sümük ağladığım için pek mümkün olmamıştı.O yüzden şimdi kafamı omuzuna koyarak ellerimle de ona sarılıyordum.Geniş omuzu fazlasıyla rahattı

Bir şey yapmadı.Beni ne itti ya da ne yapıyorsun gibisinden ikaz etmedi öylece varana kadar kafam omuzunda kaldı.Kokusu yine burnuma ulaştı o süre boyunca.Hatta ezberlemiştim bile,kokusu güven veriyordu. İyi hissettiren bir aurası vardı.

Onun hakkında büyük bir fikir değişkenliği yaşadıktan sonra bir anda romantik olmaya başlamıştım sanki.Bu onun suçuydu! Kalbimi kendine böyle delicesine attırmasa ortada böyle bir sorun olmazdı fakat kalbimin ritmi değiştirdiği yetmiyor kokusuyla bile cezbediyordu. Resmen seksi olmak için bu dünyaya gelmişti.

"Gözlerini kapat Hana,geldik. İlk tepkini merak ediyorum."

Ellerimle gözlerimi kapattım ancak parmaklarımın arasında ki boşluktan etrafa bakmaya çalışıyordum.

Namjoon ise sanırım bakmaya çalıştığımı görmüş olacak ki gülmesini tutamıyor nerdeyse anırıyordu.Hayır yani ne vardı bu kadar gülenecek?

"Denilenin tersini yapmaya bayılıyorsun değil mi?"

Eh,beni iyi tanıyordu.Özellikle de onun dediklerinin tersini yapmak,onu sinir etmek basketboldan bile daha zevkliydi.

Ellerini ellerimin üzerine koydu. Parmaklarımın arasından bakmaya çalışırken elleriyle gözlerimi kapatması tamamiyle görmemi engelledi.Hadi ama!

"3 dediğimde ellerimi açacağım ve sen çok şaşıracaksın."

Arkamda olan bedeni,bana değen bedeni,birbirimize temas eden bedeni,ellerimin üzerinde olan elleri...ölmek üzereydim.

"1" dedi yüksek bir ses tonuyla, gittikçe daha da fazla heyecanlanıyordum.

"2"

"Ve 3!"

Sonunda beklenen an!

Ellerini çeker çekmez öylece şaşkınca bakakaldım.Öyle güzel bir yerdi ki utanmasam beni burada bırakın diyebilirdim.

Kocaman bir ağaç vardı ve ağaçtan sarkan yeşillikler yere değiyordu. Altında ise büyük bir bank vardı.

Ayrıca ağaçta ki gaz lambaları geceden dolayı hafif parlamaya başlamıştı.Ben bu şaheseri görmek için diğer hayatımda dünyayı mı kurtarmıştım acaba?

Heyecanla ona döndüm.

"Önden buyrun matmazel"

Önümde eğilerek söylediği cümle gülümsememi tutamadım. Onun yanında haddinden fazla gülüyordum ve bu asla bilerek yaptığım bir refleks değildi.

Derin bir nefes çektim içime, çiçekler ve çimenler çok güzel bir görüntü veriyordu.

Hızlı adımlarla banka oturdum. Hemen ardından da Namjoon kafasını ayağıma koydu.Şaheser bu yerde kusursuz platonik aşkım olmak üzere olan aşkım kesinlikle çok iyi bir ikiliydi.

Tall✔ Where stories live. Discover now