Altı: Ihlamur Ağacı

1.7K 206 29
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🌕

Verilen sözlere kanmamayı ve sırtımı üç harfli bir kelimeye dayamayalı yıllar olmuştu. Buna en son çocukken kanmıştım çünkü büyüdükçe kimse gözümün içine bakıp söz veriyorum dememişti. Güven adını verdiğimiz en ihtiyaç duyulan duygu zamanla kazanılırdı. Söz vermek ne olayların sonucunu ne de hissettiğim güven duygusunu değiştiremezdi. Ancak Yiğit'in zahir biçimde ifade ettiği iki kelimeye sırtımı yaslama ihtiyacı hissediyordum. Islak imzasız, kağıtsız, kalemsiz senet imzalatmıştım ona. Ağzından çıkacak söze ihtiyacım olmasa da yalnız hissetmek istemiyordum. Kalabalığa karışmayı ve kendimi orada bir yerde kaybederek savaşmayı tercih ediyordum.

Belki de söz konusu hayatım olunca korkaklık ediyordum.

Mayıs ayı ilk defa bu kadar yakıcı geliyordu. Güneş düşmüştü evimin ortasına. Uzun zaman sonra tekrardan saklanmak istiyordum. Evimin köşelerinden bana bakan insanlardan biri belki de benim için tehlikeliydi. Ne demişti Yiğit? Birisi Yavuz'a; ne yapacağımı, nerede olduğumu bildiriyordu. Bunu yapanın evimin içinden birisi olmasına ihtimal veremiyordum. Bundan sebeptir ki herkese dikkatle bakıyordum. Onlardan şüphelenmek bile benim için utanç vericiydi. Doğduğum günden beri bizimle çalışan, burada yaşayan insanlardan bana nasıl zarar gelirdi? Yiğit'i ikna etmek zordu.

Bir haftadır neredeyse her anımı Yiğit ile geçiriyordum. Bir tehlike varsa eğer bunu tespit edebilmek için daha fazla kalıyordu evde. Birlikte işe gidiyor, birlikte eve dönüyorduk. Çoğu zaman bahçede oturup havadan sudan sohbetlerde bulunuyorduk. Bu geçen sürede kafama çekiç gibi inen gerçekse onunla vakit geçirmenin keyifli olduğuydu. Çok doğaldı. Olduğu gibiydi. Şeffaf, dürüst ve iyi niyetliydi. Birbirimizi uzun süredir tanımadığımızdan olduğunu düşündüğüm saklı bir tarafı da vardı. Kendi hakkında konuşmaktan haz etmiyordu. Bu kısacık ömrümde onun gibi bir adamla tanıştığım için mutluydum.

Zaten tüm meselemiz bu kısa ömrümüze sığdırmaya çalıştıklarımız değil miydi?

Sabahın en güzel saatleriydi. Güneş direkt odama vurmuş ve beni alarmsız uyandırmıştı. Elimi yüzümü yıkayıp hafif bir makyaj yapıp odama geçtim. Üzerime dizlerimin üzerine kadar gelen bir kot şort ve belimi açıkta bırakan kısa, beyaz gömlek giydim. Gömleğin uzun iplerini belime kadar çapraz dolayıp bağladım. Beyaz spor ayakkabılarımı da giyip, çantamı da alarak aşağı indim.

GARAMWhere stories live. Discover now