42

4.8K 527 140
                                    

"Sun Hee ders çalış." Dedim elimdeki kahveyle salondaki kız kardeşime. Oturmuş Taehyung ve Hoseok'la film izleyip duruyordu.

"Ama bunalıyorum."

"Sınavın var. Biraz bunalman ve strese girmen gayet normal. Yarım saatin var. Sonrasında kalkıp karşımda ders çalışacaksın."

"Sürekli ders çalış diyorsun. Biraz nefes alamaz mıyım?" Diye sordu.

"Yarım saat yeterli diye düşünüyorum. Bekliyorum." Dedim ve merdivenlere ilerledim.

Yemin ederim onu sıkmıyordum. Ancak ders çalışması gerekti. Karşımda ders çalışmalı yapamadığı yerleri bana sormalıydı. Son sınıf öğrencisiydi ve ben onun sonrasında çalışmadığı için pişman olmasını istemiyordum.

Tamam korkuyordum. Eğer iyi bir bölüm kazanamazsa babamın onu gerçekten evlendirme olasılığından deli gibi korkuyordum. O zaman engel olurdum. Gerekirse onunla yurt dışına bile kaçardım ancak bu süreç ikimizi de çok yıpratırdı ve ben Taehyung'suz bir hayat düşünemiyordum.

...

"Sun Hee ders." Dedim elimdeki kahveyle yine başında dikilirken. Bir haftadır bu evdeydi ve hala bir düzene girmemiş olması beni sinirlendiriyordu. Onun yüzünden Taehyung'a vakit ayıramıyordum ve bu beni yıpratıyordu.

Aniden ayağa kalktığında tepkisini izledim. Sinirle merdivenlere yönelirken kafamı geriye atarak derin bir nefes aldım. Şımarıklık ediyordu. Peşinden sakince çıkarken odamın kapısını çarptığını duydum. Tamam sorun yoktu. Halledebilirdik.

Kapıyı sakince açıp içeri girdim.

"Anne beni al. Seninle yaşamak istiyorum. Ben dayanamıyorum." Dedi ağlamaya başlarken.

Kupayı sakince masanın üzerine koydum. Onun için çabaladığımı görmüyordu. Annemin geçen hafta Sun Hee'yi o evden almamla birlikte annesine gittiğini biliyordum.

"Teşekkür ederim." Dedi ve telefonu kapadı.

"Neden böyle yapıyorsun? Senin için uğraşıyorum. Her gün yalnızca en azından bir saat ders çalışmalısın. Geleceğin için önemli."

"Beni yalnızca sıkıyorsun." Dedi kitaplarını bile almadan üzerine ceketini geçirirken.

"Sun Hee gitmek zorunda değilsin. Konuşarak halledebiliriz." Dedim.

"Hayır halledemeyiz. Sen yalnızca beni sıkmaya devam ediyorsun. Kendinden bıktırıyorsun. Sürekli başımdasın." Dedi yanımdan geçip hızla odadan çıkarken.

Kim Taehyung

"Sun Hee evde bekle annemin gelmesini."

Sun Hee şımarık bir kızdı. Bir haftalık süreçte en iyi ögrendiğim şey buydu onun hakkında.

"Babamdan hiç bir farkın yok. Ne o yoksa iyi bir yer kazanamazsam sende mi beni evlendirmeyi düşünüyorsun?" Dedi merdivenlerden hızla inerken.

Jungkook'a her şeyi diyebilirdiniz. Karşısına geçip küfürler edebilirdiniz. Ancak ona babası gibi olduğunu söylememeliydiniz. Çünkü bu onu mahvediyordu.

"Sun Hee özür dilerim. Konuşalım. Bu şekilde gitme."

"Bu kadar mükemmel olmandan nefret ediyorum." Diye bağırdı Jungkook'a dönüp. Herkes bir şey yapamayarak onların kavgasını izledi yalnızca.

"Eğer kore birincisi olmasaydın babam üzerime bu kadar baskı uygulamayacaktı. Senin birinci olduğun yöntemleri benim üzerimde de deniyor. Beni de aynı senin gibi rol yeteneği olan, insanları manipüle ettiğimi düşünüyor. Okulda Jeon Jungkook'un kardeşi diye anılıyorum. Jeon Sun Hee diye biri yok. Çünkü mükkemmel Jeon Jungkook'un gölgesinde kalmış şımarık aptal bir kızım. Öğretmenler bile Jungkook birinciydi. Abine benzemiyorsun diyip duruyolar. Hoşlandığım çocuk abin kadar bile güzel değilsin diyerek beni reddetti. Tüm kusursuz genleri alarak beni gölgende yaşatıyorsun. Herkes üstüme geliyor. Buraya geldim. En büyük hatam buydu. Sorunları yaşadığım asıl kişiye gelmemeliydim. Babamdan daha betersin. Aynı baskınlığı benim üzerimde de kurmaya çalışıyorsun. Senden de o adamdan da nefret ediyorum."

Aphrodite ~TaekookWhere stories live. Discover now