8.Bölüm

269 25 23
                                    

       Gülüşünde çiçek açan adam

Dün gece Ali'den gelen mesaj hayatımda bir ilk olmuştu. Aslında ben bugüne kadar Ali'yle birçok ilkimi yaşamıştım. İlk defa ona aşkımı itiraf etmiştim mesela. Ali benim ilk sevgilimdi ve ona olan aşkımın gücü de çekimi de bir ilkti. Daha önce Serkan'dan hoşlandığımı söylemiştim ama hiçbir şey 'aşk' gibi olmamıştı. Çünkü Ali'ye karşı duyduğum his çok çok daha güçlü hislerdi. Biliyorum ki bu hissin adı aşktı, Ali benim bitanecik aşkımdı. Çok seviyorum onu, çok.

  Kahvaltımı yaptıktan sonra kapıya yönelip okula gitmek için çizmelerimi giymeye başladım, deri ceketimi de askıdan alıp evden çıktım.
Okula doğru yürürken Ali ile ilk karşılaştığımız yere baktım yine. Yaya geçidi henüz yanmıyordu. Küçük bir tebessüm edip yürümeye devam ettim. İçim kıpır kıpırdı, sanırım ben çok mutluydum. Okula geldiğimde hiç vakit kaybetmeden sınıfa çıktım, çantamdan aldığım test kitabını önüme koyup odaklanmaya çalıştım. Bir süre sonra önüme atılan kırmızı paketle kaplı bir çikolata nerden geldiğini anlamaya koyulmama neden oldu. Başımı yan tarafa doğru çevirdiğimde çikolatanın nerden geldiğini anlamam uzun sürmedi. Bu İlyas'tan başkası değildi. Çikolatayı elime alıp, oturduğu sıraya geri koydum. Ardından;
"Senden çikolata istediğimi hatırlamıyorum" diye çemkirdim.
-Sabah sabah iyi gelir diye düşündüm, zihnin açılır.
"Sen gerçekten de normal değilsin."
Birşey söylemesini beklemeden sınıftan bir hışımla çıktım. Halbuki Ali onu korkuttuğu günden beri benimle konuşmasını geçtim, benim olduğum tarafa bakmazdı bile. Her neyse İlyas'ın saçmalıklarını kafama takmasam daha iyi olurdu. Aynı sınıftaydık ve onu hergün görmek hatta katlanmak zorundaydım. Tuvalete girip elimi yüzümü soğuk suyla yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Okulda o kadar yanlızım ki ne mutluluğumu ne de derdimi anlatacağım bir arkadaşım bile kalmamıştı. Böyle düşününce içimden Gamze'ye bir 'of' daha çektim.

***
Çıkış saatimizi bildiren okul zili yavaş yavaş toplanmam gerektiğinin habercisi olmuştu. Eşyalarımı topladıktan sonra sınıftan çıktım. Bugün çok yorgun hissediyordum nedensizce. Okul binasından çıktıktan sonra temiz hava beni hemen kendime getirmişti. Kış mevsiminin havasına bayılıyordum. Yavaş adımlarla yürürken Ali'yi okul bahçesinin dışında arabasına yaslanmış bir şekilde buldum. Koca bir tebessüm edip adımlarımı hızlandırıp ona doğru yürümeye başladım. Çok geçmeden oda beni farketmiş olacak ki küçük bir tebessüm etti. Yanına tam yaklaştığımda hemen boynuna sarılmıştım. Neden bilmiyorum ama o an içimden ona sarılıp sayısız kere öpmek geçmişti. Tabi şuan da sadece sarılmıştım. Ali bu yaptığım ani harekete şaşırmış olacak ki bir süre tepkisiz kaldı ama ardından kollarını belime dolayıp saçlarımı koklamaya başladı. Keşke hep böyle kalsaydık. İlk çekilen Ali olmuştu, bana kalsa sabaha kadar sarılırdım ona ama Ali işte. 
Ali, yüzümü ellerinin içine alarak;
-İyi misin ? diye sordu
Bende aynı şekilde yüzünü ellerimin içine alarak;
"Ben iyiyim." diye cevap verdim.
Anlaşılan yaptığım ani sarılmayla onu endişelendirmiştim. Ali alnıma küçük bir öpücük bırakıp elimi tuttu. Ali beni öpmüştü. İlk defa.
Allah'ım bu bir rüyaysa lütfen beni hiç uyandırma. Ali beni nazikçe arabanın ön koltuğuna yerleştirdikten sonra önden dolaşıp şoför koltuğundaki yerini aldı. Sessiz sessiz ilerlerken başımı cama yaslayıp, düşünmeye başladım. Ne diye sorarsanız, yine Ali'yi. Evet Ali yanımdayken bile ben şuan yine onu düşünüyorum. Çünkü merak ediyordum. Hayatını, yaşamını, çevresini, nelerden hoşlandığını ve tabi canını sıkan meselesini. Sorsam cevaplar mı bilmiyorum ama ben sormaktansa onunla yaşayıp sorularımın yanıtlarını öyle almak istiyordum.
-Ne düşünüyorsun?
Ali'nin sorusu beni derin sessizliğimden çekip, kendisine odakladı.
"Hiç" diye kestirip attım.
-Hiç?
Ali'nin sorduğu soruyla yine onu endişelendirdiğimi anlamıştım. Daha fazla yanlış anlamasını istemeyerek;
"Yani sadece dışarı seyrediyordum" diye cevap verdim.
-Hmm, öyleyse fazla izleme. Çünkü; seni daha da güzel izlemek isteyeceğin bir yere götüreceğim.
"Ya... Nereye gidiyoruz?"
Ali, gözlerime bakıp göz kırptı. Ardından;
-Sürpriz.
Diye karşılık verdi.
Bu çocuk kesinlikle bana çok iyi geliyordu.
Yaklaşık on beş dakika sonra tenha bir yerde durduk. Arabadan gördüğüm kadarıyla ilgi çekici bir yer gibi görünmüyordu. Ali kemerini çıkarıp kapısını açtı, tam inecekken bana odaklandı ve
-E hadi , geldik.
"Burası mı?"
-Evet.
Ali, 'hadi inelim' dedi ardından, gözlerini kıpıştırıp şevkatle bana baktı. Bu bakış... Asla unutulmazdı ve güven doluydu.
Arabadan indikten sonra Ali'nin yanına doğru yürüdüm. Ali elini bana doğru uzatıp tutmamı bekleyince hiç düşünmeden ellerimi sıcacık elleriyle birleştirdim. Ana yoldan ayrılıp kır alana doğru geçip kış mevsiminden dolayı kurumuş olan bitkilerin içinden yürüyüp yokuşa doğru ilerledik. Yokuşu geride bıraktıktan sonra denizin gözlerime yerleşmesi bir olmuştu. Biraz daha ilerleyip tam düzlük alana geldiğimizde bir uçurumun kenarına geldiğimizi farkettim. Ama bu muazzam bir uçurumdu. Deniz ve İzmir hemen karşımdaydı. Muhteşem bir yerdi burası, inanılmazdı.
-Beğendin mi?
Ali'nin sorusuyla başımı manzaradan ayırmadan 'muhteşem' diye cevap verdim. Ali tam arkama geçip ellerini belime doladı ardından saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu.
-Beğenmene sevindim.
Ali'nin yaptığı bu hareketle biraz heyecanlansam da belli ettirmemeye çalıştım. Ardından ona doğru dönüp  'teşekkür ederim' dedim. Ali küçük bir tebessüm edip uçurumun hemen kenarında duran ağacı gösterip;
-Ne zaman düşünmeye ihtiyacım olduğunda buraya gelir, tam şu ağacın altında otururum ve saatlerce hiç kalkmadan düşünürüm. Güzel bir yanı var ki sonuç almadan hiç ayrılasım gelmez.

MASAL'IN AŞKI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin