Bunun nedeni aklıma geldiğinde kendi kendime güldüm. Rezildim.

"Satıldık yani?" Dedi Namjoon Hyung.

"Size ceza olsun. Eminim ki sıkıntıdan patlıyorsunuzdur." Dedi Seokjin Hyung.

"Yoo Hoseok gayet de eğlendiriyor bizi." Dedi Yoongi.

"Onun bile modunu düşürdüğünüze eminim. Jungkook'un ne kadar eğlenceli olduğunu tahmin dahi edemezsiniz." Dedi Seokjin Hyung.

"Hyung unut o anı. Uyanıyorum hala. Tanrım çok rezildim." Dedim yüzümü ellerim arasına alırken.

"Guccideki kızı tavlayacağını iddia ederek yanına gitti. Kolunu koyduğu askılık olduğu gibi devrilip arkadaki dolaba çarptı. Binlerce dolarlık parfümler kadının üzerine devrildi. Gerçekten rezilsin. Kızı düşürdün kendine." Dedi Jimin gülerek.

"Gerçekten kız bunun üstüne düştü. Tokadı yapıştırmamak için zor durdu." Dedi Seokjin Hyung.

"Sonrasında temizlemeye yardım etmek istedim ama." Dedim dudaklarımı büzerek.

"Parayı aldıkları gibi mağazadan siktirettiler resmen." dedi Jimin.

"Şurdaki kızı görüyor musun Jungkook?" Diye sordu Yoongi.

Gözlerim anında onu gösterdiği yere gitti.

"Evet." Dedim kafamla da onaylayarak.

"Eğer onu 10 dakika içinde tavlarsan benden bir şey isteme hakkına sahip olursun." Dedi.

"Acımasız olurum?" Dedim.

"Miyavlatıcak seni." Dedi Seokjin Hyung.

"Kabulum." Dedi Yoongi.

Alt dudağımı ısırıp gülerek ayağa kalktım.

"Bunun anlık cesaretine bayılıyorum." Dedi Seokjin Hyung arkadan.

İki tane de bira alıp bankta oturan arkası dönük kızın yanına ilerledim.

"Selam." Dedim birayı uzatırken.

Ağlayarak kafasını kaldırırken kaşlarımı kaldırdım.

"Iyi görünmüyorsun. Makyajın akmış." Dedim.

Bu şekilde tavlamayacaktım  heralde.

"Terk edildim." Dedi elimdeki birayı sinirle alırken.

Üstümdeki ceketi çıkardım. Onun omuzlarına bırakırken telefonumu arka cebime sıkıştırdım.

"Böylesine soğuk bir gecede terk edilmek kötü olmalı." Dedim kendimi yanına bırakırken.

"Onu seviyordum." Dedi aniden bana dönüp bağırarak.

"Bana niye bağırıyorsun? İstersen gidip dövebilirim." Dedim eğlenerek.

"Tanrım hepiniz pisliksiniz. Alay etme benimle." Dedi.

"Neden terk etti."

"Beni aldattığını söyledi. Artık ilgisini çekmiyormuşum." Dedi.

Onu baştan aşağı süzdüm. Klasik koreliydi.

"Adın ne?" Diye sordum.

"Yee Eun."

"Kaç yaşındasın Eun-ah?" Diye sordum.

"19. Üniversiteye hazırlanıyorum." Dedi.

"Üniversiteye hazırlandığın bir dönemde bu işlerle uğraştığına göre aptal olmalısın. En kötü kısımda aptallar duygularını daha yoğun yaşarlar." Dedim.

"Duygusuz bir pislikmiş gibi konuşuyorsun." Dedi.

"Öyleyim. Numaranı ver. Seni bir gece ararım. Eğlenmediğin kadar eğleniriz. Sonrasında ders çalışırız. Ya da öncesinde. Eğlenceyle dersleri bir arada götürmeyi bilmelisin." Dedim.

"Sen kaç yaşındasın?" Diye sordu.

"18." Dedim omuz silkerek.

"Kadınlara karşı bir zaafın var sanırım." Dedi.

"Bir tane kardeşim var. Kırmızı çizgimsiniz." Dedim.

Elini uzattı. Anlayarak telefonumu çıkardım. Numarasını yazarken güldüm.

"Şunu bilmelisin ki eğer hayatındaki tek sorun sınav stresi ve sevgili sorunuysa siktir et gitsin baba sorunları insanı daha çok yoruyor. Şimdi eve git. Gidemeyecek durumdaysan seni taksiye kadar bırakabilirim."

"Gidebilirim." Dedi.

"Hava soğuk. Çok fazla insan yoktur. Gel seni caddeye kadar götüreyim. " dedim.

"Nesin sen melek falan mı?" Diye sordu ayağa kalkarken benimle.

"Bilmem. Senin meleğin olabilirim." Dedim gülerek.

Bu onu da güldürürken arkadaşlarımın önünden geçerken onlara el salladım.

"Geleceğim birazdan." Dedim.

Kafalarını sallarlarken şaşkınlardı.

"Teşekkür ederim. Gerçekten iyi geldi."

"İçin rahatlayacaksa durma intikam al. Hatta sana yardım bile ederim. Ama şunu bilmelisin Eun-ah hırs insanı bitiriyor."

"Fazla samimi konuşuyorsun."

"Bu şekilde kendini bana yakın hissediyorsun." Dedim taksinin kapısını açıp üzerinden ceketimi alırken.

"Teşekkür ederim. Aramanı bekleyeceğim."

"Arkadaşlarınla eğlen." Dedim ve kapısını kapattım.

Gecenin bir köründe berbat psikolojimle terk edilmiş birine moral vermiştim. Hayat komikti.

Üzerime ceketimi giyindim. Yanlarına dönerken burnumu çektim. Üşümüştüm.

"Sikeyim 7 dakika oldu.  Kızı bırakman da buna dahil. " Yoongi Hyung.

"Jeon Jungkook czibesi." Dedim gülerek.

"Şaka gibisin. Kız numarasını bile verdi." Dedi Hoseok.

"Buluşacağız sonra." Dedim kendimi boş olan yere bırakırken.

"Cidden mi?" Diye sordu Jimin.

"Beğendiysen sana ayarlayabilirim. Yaşıtsınız. Üniversiteye hazırlanıyormuş." Dedim.

Yoongi hafifçe öksürdüğüne Jimin alayla güldü.

"Eğlendiğiniz gün beni de çağır." Dedi Jimin.

"Bensiz gidemezsiniz. Ben de geleceğim." Dedi Seokjin.

"O zaman ben de geliyorum."

"Ne tesadüf hep birlikte gideceğiz." Dedi Hoseok.

...

Ertesi gün küçük bavulumu hazırlayarak evden çıktım. Kimse bir şey dememişti. Babamın hamlesini hala merak ediyordum. Babam basit oynamazdı. Beni mutlaka yaralayacak güzel bir şey bulurdu. Bir daha onunla göz göze bile geldiğimde titrememe neden olacak bir şey elbette bulurdu. Öldürmeyen acı güçlendirirdi. Ben bu mantıktaydım.

Aphrodite ~TaekookWhere stories live. Discover now