36 - Boş Nedenler

En başından başla
                                    

Etmişti de. İki gündür, üçü beraber kafa kafaya vermiş Adalara mı yoksa onuncu tümene mi doğru hareket etmeleri konusunda bir fikir birliğine varmaya çalışıyorlardı. Almakay her iki fikre de tamam demiş, ikisi için de ayrı ayrı kafa yormuştu. Sırakla'nın küçük ve mütevazi limanından kalkan ticaret gemilerine bir şekilde sığınabileceklerini söylemişti. Bey'in yanında geçirdiği yılların ve Almakay'ın girişken mizacının sağladığı tanıdık çevresi Adalara gidebilmeleri için büyük yardım sağlayabilirdi.

Etşenya için de bir yol haritası çıkarmıştı.

Serbevne'nin ilk fikri ise o korkunç günde Hasna'nın yaptığı sihri -daha doğrusu kan büyüsünü- tekrardan yaparak o ışıltılı dünyaya ikisi için bir kapı açmasını sağlamak olmuştu.

Ama bu mümkün değildi.

Öncelikle kendisi de dahil üçünü de diğer boyuta geçirebilmesi için yeterli güce sahip değildi. Baş Cadı olabilirdi. Yedi Büyük Lonca tarafından seçilmiş de olabilirdi fakat gücünün esnetmediği yerleri vardı. Kendi sihri için geçerliydi bu. Fırtına çıkarabilirdi, her türlü tohumun bereketsiz topraklarda büyümesini; yeşermesini sağlayabilirdi, suyun yolunu değiştirip; toprağı kurutup bir toplumu açlığa terk edebilirdi. Kısacası doğayı hiç zorlanmadan yönlendirebilirdi. Ayrıca odaklanma süresini de yıllar içinde çok azaltmıştı.

Kan büyüsü ise çok daha başka bir durumdu. Yapılabilecekler sınırsız olabilirdi ama bir kişinin sahip olduğu gücün sınırı vardı. Yedi cadı, on bin insanı ateşine dönüştürmüştü ama tekinin gücü üç kişiyi başka bir boyuta taşıyamıyordu. Kanı değiştirmek kolaydı fakat onun varlığını yok etmeden daha önceden asla bulunmadığı bir yere taşıması çok zor bir büyüydü. Sadece Hasna için değil on bin yaşındaki bir peri için de geçerliydi bu durum. Kan büyüsü bu kadar güçlüyken yapması da o kadar zordu.

Başka önemli bir sebebi de vardı bu durumun. O da diğer boyutla alakalıydı. Yeşil Adam'ın izni ve koruması olmadan oraya geçemezdi. Üç yabancı olarak orada bulunmaları ev sahipleri tarafından hoş karşılanmazdı. En azından ona söylenen böyleydi.

Hayır demişti bu sebeplerle Serbevne'ye. "Hayır, bunu yapamam." Kadın daha sonra herhangi bir değişikliğe yol açabilecekmiş gibi kan büyüsü yapmasını görmezden gelebileceğini söylemişti gururuna karışık şakayla. Hasna gözlerini devirerek yeterli cevabı verdiğini düşünmüştü.

"Neden?" diye sordu Serbevne. Kız kardeşine döndü fakat o kaptırdığı gibi dışarı doğru harekete geçmişti. "Cevap ver ablana!" diye bağırdı bu sefer kadın. Asla yılmaya niyeti yoktu.

"Canım gelmek istiyor." Durakladı sonra derin bir nefes aldı. "Hem sana ne ya! Gelme mi diyeceksin, bal gibi de bana ihtiyacın var."

"Henüz bir şey demedim." Serbevne hiç geciktirmeden kardeşinin peşine düştü. Saatlik kavgalarını gerçekleştireceklerdi belli ki.

Nedense Hasna, Almakay'ın İtah'tan ayrılmak için en büyük sebebinin ablasının tahta oturmasından ziyade sahip olduğu demirden mizaca bağlıyordu. İkisi için de geçerliydi bu durum. Asla eğilmiyorlardı birbirlerine karşı.

"Ama diyeceksin. Son sözü söylemeye bayılıyorsun. On yıllardır seni yalnız bıraktığımı yüzüme vuracaksın. Dinlemek istemiyorum o yüzden git başımdan. Etin kalan kısmını satmak için pazara gidiyorum."

"Ooo vicdan yaptın yani. Bunun için geliyorsun. Kör vicdanın rahatlasın diye." Kapıdan gözüken Serbevne'nin duruşu gevşedi.

"Başladın yine."

YILAN YÜREKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin