"Hayır. Bütün bunlar ne?"

"Bir daha koltuğumda uyuma ve kitaplarıma dokunma diye." Yanılmıştım. Ira beni kovmuyordu. Aksine kendi hücresini neredeyse benim odam haline getiriyordu. Nasıl anlamıştı peki burada rahat ettiğimi? Bu hücrede iki kez uyuyakaldığım için olamazdı herhalde. Refleks olarak yüzümde oluşmaya başlayan gülümsemeyi durdurmaya çalışırken bakışlarımı ondan uzaklaştırıyordum. Neden bir anda bana böyle davrandığını çözemiyordum. Aslında onun yaptığı hiçbir şeyi çözemiyordum. Bir hareketi ondan öncekinin tam zıttı oluyor, yüzündeki ifadeler donukluğunu korurken hisleri somut bir şekilde hissediliyordu. Bir gün beni görmezden gelirken bir diğer gün koruyor, kovduğunu sanarken yalnızlığımla inşa edeceğim evrenin tanrısı oluyor, beni kolluyordu.

Kim bilir nasıl bir geçmişe sahipti? Özgürlüğünü kaybetmesini ve bütün bir Nocte'nin onu arkadaş katili olarak tanımasını sağlayacak neler yaşamıştı? Bu örgütün varisi ilan edilip büyük bir saygı görürken kim onun yalnızlığını fark etmişti, fark edecekti? Kurduğu duvarların çatlaklarını görmek hiç zor değildi ve takındığı bu ifadesizlik maskesi gittikçe eriyecekti. Er ya da geç her şeyi kontrol edemeyeceğini ve birilerini karşısında değil yanında görmeye ihtiyacı olduğunu anlayacaktı.

"Demek ki maddeleri kontrol edebiliyorsun." Bugünün kaçıncı şaşkınlığını yaşadığımı bilmiyordum ama bunu nasıl anladığını deli gibi merak ediyordum. Onun da gücü böyle bir şey miydi?

"Madde, element, atom." dedim onu onaylayarak.

"SBAM'ın kimya öğretileri gibi oldu." Bir şaşkınlık daha... Ira SBAM'a gitti mi? Peki, buraya nasıl döndü? Neler oluyordu? Yüzümdeki komik ifade onu eğlendirmiş olmalı ki gülüyordu.

"Neler yapabilirsin? Anlat bakalım. Biz de geliştirmek için bir şeyler bulalım." Sorularıma cevap vermeyeceğini bildiğim için şimdilik söylediklerini umursamayacaktım.

"Maddelerin hallerini değiştirebilirim. Madde olan her şeyi eritebilir, dondurabilir, kaynatabilirim. Tepkimelerle de aram oldukça iyidir. Tanecik özelliklerinin üzerinde oynayabilirim." Söylediklerimle birlikte Ira'nın gözleri kısılmıştı. O deli beyninden neler geçiyordu kim bilir?

"Amonyak, metanol gibi gazların sentezine sıvı hidrojen ekler ve ufak bir düzenekte motor sayılabilecek parçada, havadaki oksijeni propergol olarak da kullanırsan basit bir füze bile yapabilirsin yani." Ona 'hangi dilde konuşuyorsun' bakışları attığımı fark etmiş olacak ki heyecanının birazını gizleyebildi. Bütün bunları nereden biliyordu bu çocuk? Zekasının bir sınırı filan var mıydı?

"Anladım. Yapabileceklerinin %3'ünü bile ancak biliyorsun. O zaman sana şöyle anlatmayı deneyelim. Etrafına bak. Her şey madde ve sen onlara, onların içindeki atomlara hükmedebiliyorsun. Bu ne demek biliyor musun? Tabii ki bilmiyorsun. Sen ufak bir tepkimeyle bile her yeri birbirine katabilirsin. Haberin olsun Nocte'den ya da Nil'den değil bütün bir evrenden bahsediyorum. Bu evren senin oyuncağın Quem. Tıpkı Quae'nin de oyuncağı olduğu gibi." Bir şok daha yaşıyordum. Sadece benim değil Quae'nin de gücünü biliyordu ve ben bu evrene yapabileceklerimin %97'sinden habersizsem bunları öğrendiğimde ne yapacaktım? Daha tarafımı bile seçmekten acizdim. Ayrıca yaşadığım, içinde bulunduğum bu evrenle de bir alıp veremediğim yoktu. Sacra'yı saymazsak tabii.

"Her neyse yorgun görünüyorsun. Fiziksel çalışmalara gelecek gece başlarız. Dinlen biraz." Bir kez daha aklımı okumuştu. Ona alışıyordum ve onun yanında rahattım. Beni eskisi kadar gıcık etmiyordu ve ben bana benimle ilgili birçok şey öğretecek olan karşımdaki güçlü çocuğu tanıdığım için kendimi şanslı hissediyordum.

"Dulcis nocte." Gülümsedim ve o da bana benimkisinden daha silik bir gülümsemeyle karşılık verdi.

"Benim iyi gecem olmaz."

Yakın Geçmiş

Kütüphanede köşede bir yere otururken tanıdık kimseyi görmediğime sevinmiştim. Zaten o abartılı kahkahadan sonra herkes bize bakmıştı ve o an eksik katlardan bile daha aşağıya inmek, evrenin bilinmeyen köşelerine sürüklenmek istemiştim. Neden böyle bir şeyi Amentes'e söylediğimi bile bilmiyordum ya her neyse. Hala sırıtmaya devam ederken ona sinirli bakışlarımla karşılık veriyordum.

"Bu kadar komik olan ne?"

"Bütün bir Nil'in en korktuğu, gizli ve güçlü bir örgütün gizemli varisi olan ve her kelimesinde karşısındaki kişinin tüylerini ürpertecek kadar soğuk olmayı başarırken aynı zamanda yüzünde tek bir çizgi bile oluşmayacak kadar ifadesiz kalabilen çocuğun hücresinin en rahat ettiğin yer olması dışında mı? Hiçbir şey." Bir kez daha gülme krizinin geçmesini bekliyordum. Son kahkahasını da tamamlayıp gözlerindeki yaşları silerken derin bir nefes vermişti.

"Her neyse bunun için daha sonra da epeyce güleceğim fakat şimdi seninle Ira değil, Quae hakkında konuşmak istiyorum." Onu tam durduracaktım ki bana izin vermedi ve hızlı bir şekilde konuşmasına devam etti.

"Duydukların yarımdı Quem ve inan bu hayatta onun değer verdiği tek kişi sensin ve ilginçtir ki bunun farkında olmayan tek kişi de sensin. Seni korumaya çalışıyor. Büyük bir oyunun içinde bile hamlelerini ilk olarak seni düşünerek yapıyor. Ondan nefret edersen bir amacı kalmayabilir." Bunları biliyordum. Başka?

"Umurumda değil. Beni değil ailesinden geriye kalan tek kişiyi düşünüyor."

"Aksine o-" Gülmeye başladım. Benim sıramdı değil mi?

"Merak etme Amentes. Benim de hamlelerim var. Beni küçümsüyorsunuz ama ben de onun kadar iyi oynarım." Amentes'in yüzündeki ifadeden söylediklerimi anladığını anlamıştım. İfadesi hayal kırıklığından hayranlığa doğru kayarken keyifle onu izliyordum. Aslında gizli kapaklı sözlerimi bu kadar kolay anlayacağını beklememiştim ama diyorum ya daha onunla yeni tanışıyordum. Hatta ilginçtir ki anlaştığımızı kabul etmeye başlamıştım. Bizden güçlü bir ikili olurdu. İkimizin de liderci ruhlara sahip olduğumuz düşünülürse aramızdaki dengeyi korumak biraz zor olacaktı ama denemekten bir şey çıkmazdı.

Kısa sohbetimizin ardından merdivenlerden inerken Amentes'in çıkardığı sıkıntılı birkaç ses tonuyla çevremi taradım ve Amor'u gördüm. Anlaşılan o da arkadaşlarımdan ya da eski arkadaşlarımdan haz etmiyordu.

"Ben aranızdan çekiliyorum. Eğlenceli sohbetlerimiz için kütüphanede ya da eksik katlarda birinci büyük kapıdan girip düm düz ilerlersen benim odamda buluşabiliriz." Duraksadı ve abartılı bir vurguyla "Kurucu varisim." diye ekledi. İkimiz de gülmemek için kendimizi sıkıyorduk. Yeni başlayan arkadaşlığımızı çevremizdekilere özellikle Amor'a belli etmemek için Amentes yüzüne sahte sinirli bakışlar yerleştirerek yanımdan uzaklaşırken ilk müttefikimin oyunculuğunu büyük bir zevkle izledim.

Çok geçmeden de kolumda yoğun bir baskı hissettim.

"Oyun bitti."

In solis sis tibi turba locis: Issız yerlerde kendin için bir evren ol.

MixtaWhere stories live. Discover now