VI - Çelişki

3.7K 409 57
                                    

"Mixtalar çok nadirdir Quae. Nadir ve özel... Öyle ki yaklaşık bir milyar nullaya karşın yalnızca bir mixta var olur. Bu da gezegende bir yaşam süresi boyunca bir mixta doğar anlamına gelmektedir. Fakat mixtalar ortaya çıktıkları tarihten beri nobileler için bir tehditti. Çünkü bizler gibi belki de bizden çok daha mükemmel özel güçlere sahip olmalarına rağmen nobilelere karşı bir zaafları yoktu. Kısacası onlar bu üç ırk içinde en üstün olanlardı. Fakat sayıca çok, çok az oldukları için nobileler kontrolü ele aldı ve 'Her mixta doğduğu an öldürülecektir.' gibi bir uygulamayı yasaların ilk maddesi yaptılar. Bu yüzden Mixtalar sürekli bir şekilde, yok edilen ırktır. Şimdilik bu kadar, dağılabilirsiniz."

Cura'yla Nocte'nin uzun ağaçlarının altında karanlığın içinde uçsuz bucaksız uzanan yıldızları, gezegenleri izliyorduk. Nocte'nin aksine Mane'nin ışıkları sönüktü ve oraya derin bir sessizlik hakimdi. Bu bir şekilde kendimizi özel hissetmemizi sağlıyordu. Artık biz korkan değil korkulan taraftaydık. Bunları düşünürken gülmeye başladım.

"Az önce kendimi ve buradaki herkesi karanlığın efendileri ilan ettim de..." Cura da bir süre şaşkın şaşkın bana baktı ve gülmeye başladı. Anlaşılan buraya alışmamız uzun sürmeyecekti. Belki de ilk defa Quae'nin uzağında olmama rağmen kendimi bir yere bu kadar ait hissediyordum.

"Kardeşinin nerede olduğunu biliyor musun?" Cura duyduğumuz ses karşısında korkudan zıplarken ben karşımdaki Amentes üçlüsüne en sert ifademle bakıyordum. En yakın arkadaşımı korkutmaları dışında en nefret ettiğim sorulardan birini sormuşlardı.

"İkiz olmamız aramızda bir yer bulma sinyalimiz olduğu anlamına gelmiyor."

"Biliyoruz seni ukala ikiz kardeş! İşte bu yüzden zahmet edip sana haber vermeye geldik. Quae üst dönemlerden biriyle tartışıyor. Yanına gitsen iyi olur." Hissettiklerimin ve davranışlarımın mahcupluğunu yaşarken cevap verebilecek bir şey bulamadım. Sadece kalkıp hızlı bir şekilde Quae'nin yanına gitmek istiyordum. Fakat gitmem doğru olur muydu? Ondan nefret ettiğimi düşünen Quae gerçekten onun yanında olmamı ister miydi? Onunla ilgili her şeyi bildiğimi iddia etmeme rağmen bu soruların hiçbirinin cevabını bilmiyordum. Belki de çoktan tartışma bitmişti ve oraya gidersem aptal ve endişeli bir kız kardeş gibi görünecektim. Şimdi ise sesini nadiren duyduğum Natus:

"Hey, ne bekliyorsun?" dedi. Oysa ben hala kararsızlığımdan kurtulamıyordum. Sonunda kendimi topladım. Cura endişeli ve meraklı bir şekilde bana bakıyordu. Sanırım biraz sonra o meraklı bakışlar yerini öfkeye bırakacaktı.

"Eminim Quae kendi başının çaresine bakabilir." Dört kişinin düşmanca bakışlarına maruz kalsam da kararımdan vazgeçmeyecektim. Şu an tek sorun savaşmak zorunda olduğum vicdanımdı. Aslında diğerlerinin ne düşündüğü umurumda değildi. Cura koşarak uzaklaştı. Onun Quae'nin yanına gittiğini biliyordum ve tıpkı onun gibi ben de gitmek istiyordum.

Odama doğru yavaşça ilerlerken Alea'yı gördüm. Biraz ötemizde oturmasına rağmen onun varlığını fark etmemiştim. Gözlerimi kaçırıp ve yoluma devam ediyordum ki Alea'nın sözlerini duydum.

"Bu kadar üzüleceğine kardeş kompleksine bir süre ara verebilirdin, karanlığın efendisi."

Nil'in Alt Katmanları - Geçmiş

"Ben buradayım."

Deli gibi ağlıyordum. Çok sık ağlamazdım ve beni ağlatabilen, bunu başarabilen tek kişi Quae'ydi. Hayatım boyunca o hariç kimse yüzünden ağlamamıştım ve ben ağladığımda bu neredeyse bir sinir krizine dönüşürdü. Tıpkı şimdi olduğu gibi her ağladığımda ellerim titrer ve hıçkırıklarımdan bir süre sonra nefes alamayacak hale gelirdim.

"Lanet olsun. Senden nefret ediyorum."

Buz gibi soğuk ellerimi ellerinin arasına aldı ve alnını alnıma dayadı. Aynı renkteki gözlerimiz birbirine sabitlendi. Ellerim ısınmaya başladı ve titremem azaldı.

"Biliyorum. Yine de buradayım. Benden nefret etsen de benim yüzümden ağlasan da ben hep burada, yanındayım."

Nil / NOCTE - An

Karanlık odada beklemek yeterince zordu ve bir de bu saçma anılar zihnime yerleştikçe iyice kendime kızmaya başlıyordum. O her zaman ağladığımda yanımda olan kişiydi evet, kabul ediyordum. Fakat beni ağlatan da yanımda olan kişinin ta kendisi değil miydi? Bu bir oyuncağı bozup yaşadığın pişmanlık yüzünden gece onunla uyumak gibiydi. Sabah kalktığında vicdanın seni rahat bırakmış olurdu fakat oyuncak eski haline dönmezdi. Quae de bana tıpkı bunu yapıyordu. Gözyaşlarımın sebebi olduğu halde kahraman olmaya çalışıyordu. Hayır. Ne bu kadar kolay yumuşayacak ne de ona karşı nefretimi unutacaktım. Yine de elimde olmadan endişeleniyordum ve onun için endişelendiğimden kendime kızıp duruyordum. Bu akıl almaz bir çelişkiydi.

Hava aydınlanmaya başladığı sıralar Cura'nın gelip hiçbir şey söylemeden yatması ise durumu çok daha zor bir hale getirmişti. Bu yüzden uyuyamayacağımı anlamış ve Nocte'de kaybolmadan bulabildiğim tek yere, kütüphaneye gitmiştim. Kütüphane neredeyse bir gezegen kadar büyüktü. Bütün kitapların kapakları siyahtı ve isimleri altın sarısı ya da gümüş renkleriyle yazılıydı ve bu büyüklükte bir yerde Quae'yi kitap okurken bulmam şaşırtıcıydı. Elime raflardan herhangi bir kitap aldım ve Quae'nin karşısına oturdum. Kütüphane neredeyse boştu ya da birileri olsa bile fark etmeleri ya da fark edilmeleri güçtü. Kitabı açtım ve okuma taklidime saatlerce devam etmeden benim varlığımı fark etmesini diledim. Quae sanki beni duymuş gibi başını kaldırdı ve yeşil gözlerini gözlerime dikti. Ben ise gözlerimi kaçırıp söyleyeceklerimi toparlamaya başladım.

"Ben, yani sen iyisin. İyi gözüküyorsun."

"İyi olmamam mı gerekiyordu?" Gülümsüyordu.

"Tamam, sana alay konusu olmak istemiyorum. Sormadım farz et."

"Elindeki kitabı ters okumaya çalışman da alay konusu olman için yeterli Quem." Utançtan ya da sinirden kızarmaya başlamıştım.

"Buraya gelmem bile bir hata-" Tamamlayamadım.

"Teşekkür ederim Quem. Benden nefret etsen de endişelendiğin için teşekkür ederim." Buna verebileceğim bir cevap yoktu. Nefret etmediğimi ya da endişelenmediğimi söyleyemezdim. Bu yüzden Quae'nin yüzünde buruk bir gülümseme bırakarak oradan uzaklaştım. Onun sadece bana güvendiğini bildiğim halde onu yalnız bırakıyordum. Bu acımasızcaydı fakat belki de onun gibi mükemmel biriyle geçen pasif çocukluğumun intikamıydı. Gece dersini uykusuz geçirmemek için odama gittim ve yine bir şeyi çok geç fark ettiğimi anladım. Quae ve Fraus tam karşı odamızda kalıyordu.

Yasa IX: Hiçbir nulla bir başkasıyla kişisel ya da toplumsal bir amaç uğruna güçlerini birleştiremez.

Yasa X: Hiçbir nulla güçlerini; ihanet, başkaldırı ve yok etme amacıyla kullanamaz. 

MixtaWhere stories live. Discover now