VII - Tehlike

4K 405 24
                                    

Nocte'nin koridorlarında bir kez daha kaybolmuştum. Uzunca merdivenleri duvarlara belirli aralıklarla asılmış meşaleler aydınlatıyordu. Meşaleler yeterli bir aydınlık oluştursa da etraf loş sayılabilirdi. Her kattan diğer birine birden fazla merdiven uzanıyordu. Yani birinci kattan beşe geçmek için tek bir merdiven kullanabilecekken katlar arası geçiş de yapabiliyorduk. İşte bu Nocte'ye 'labirent' dememin nedeniydi. Bir yere gitmek için yüzlerce hatta binlerce seçim yapmamız gerekiyordu.

Bina Nil'deki hemen hemen her yapı gibi tamamen taştandı. Üst katların birinde -hangi katta olduğunu bilmesem de zihinsel bir alışkanlıkla yerini buluyordum- büyük bir kütüphane mevcuttu ve neredeyse katın yarısını kaplıyordu. Bir kata Mane'deki herkesin sığabileceği düşünülürse bu, kütüphaneyi neredeyse bir gezegen kadar büyük olarak tanımlamama olanak sağlardı. Kütüphaneden yukarıdaki katlara henüz çıkmamıştım ve oralara gitmek için şimdiye kadar herhangi bir sebebim olmamıştı. Fakat bu merak etmediğim anlamına gelmezdi. Bizim odalarımız, yani Mane'den getirilen grup olarak hepimizin odaları üçüncü kattaydı. Eğitimlerimiz ise genel olarak ikinci ve dördüncü katlarda gerçekleşiyordu. Bundan şöyle bir çıkarımda bulunmuştum ki ne kadar doğru olduğunu bilmiyordum. Tek katlarda genelde nullaların odaları bulunurken çift katlarda ise eğitim salonlar vardı. Bahsettiğim bu çift katlarda da sadece eğitim salonları yoktu; dinlenebileceğimiz büyük, rahat koltukların bulunduğu ya da enstrümanlarla dolu birçok ilginç salon vardı. Henüz hepsini keşfedememiştim.

Eğitim salonları da iç dizayn olarak tamamen birbirinden farklıydı. Konu eğitimlerimiz, yani uygulamalı olarak herhangi bir şey yapmadığımız 'tarih ve yasalar' gibi derslerimiz genelde toplantı salonu dediğimiz bir yerde yapılıyordu. Ona bu ismi tabii ki bizden önceki nullalar takmıştı ve herkes tarafından bu isim sıklıkla kullanıyorlardı. Toplantı salonu demelerinin sebebi ise eski tarzda birçok şaşaalı koltuk yarım ay şeklinde büyük salona dizilmiş ve biraz daha büyük olan bir başka koltuk da bunların karşısına yerleştirilmişti. Ayrıca duvarlardaki meşale sayısı diğer yerlere göre daha fazla olduğu için toplantı salonları Nocte'deki şu ana kadar gördüğüm en aydınlık yerlerdi. Bunun dışında uzun sıralardan oluşan ya da kenarlara birkaç sandalye yerleştirilmiş ortada kocaman bir alanın boş bırakıldığı farklı farklı birçok eğitim salonu görmüştüm. Bunların çoğunu Cura'yla kaybolup rastgele kapıları açtığımız zamanlardan biliyordum.

Şimdi ise sanırım kütüphanenin bir üst katındaydım ve muhtemelen uyku sersemliğiyle fazladan birkaç kat çıkmıştım. Hatta yetmemiş şimdi bana şaşkın, boncuk gibi su yeşili gözlerle bakan çocuğa çarpmıştım. Kısa değildim fakat bu çocuk çok uzundu. Biraz daha zorlasa beline gelebilirdim. Herkes gibi baştan aşağı siyah giyinmişti ve onunla aynı uzunluktaki cüppesiyle -bu cüppeler kişiye mi özel yapılıyor- hayli korkunç gözükebilirdi tabii eğer şu boncuk gibi bakışı olmasaydı. Daha sonra dikkatimi bir şey çekti. Gözlerim göğsünün hizasındaydı ve cüppesinin üstüne bir arma takılıydı. Yuvarlak, koyu altın sarısı armanın üzerinde siyah 'C-III' yazıyordu. Belki de üst dönemdekilerle çok karşılaşmadığım ya da yeterince dikkatli olmadığım için yeni fark ettiğim bu şeyin ne olabileceğini düşünürken çocuğun hala merakla bana baktığını fark ettim.

"Özür dilerim. Kayboldum. Docet Solum'un eğitimine gidiyordum ve muhtemelen katları karıştırdım. Aslında eğitim salonunun kaçıncı katta olduğunu bile bilmiyorum." Yanımızdan geçen kişilerin şaşkın bakışlarına aldırmadan uzun bir cümle kurmayı başarabilmiştim. Karşımdaki çocuğun ise yüzündeki şaşkınlık silinirken yerini sevimli bir gülümsemeye bıraktı.

"Şu an yedinci kattasın ve bu üçüncü dönemdekilerin katı. Solum'un dersleri ise genelde dörtte olur yani üç kat aşağıya inmelisin ve önemli değil sana bir şey olmadı değil mi?" Evet cüsselerimiz kıyaslandığında bunu sormasını gayet mantıklı bulsam da bu çocuğun kibarlığı hoşuma gitmişti. Yüzünü ezberlemeye çalıştım ve umarım ona bir gün ben de aynı şekilde yardım edebilirim diye düşündüm. Onun gibi gülümsedim.

MixtaWhere stories live. Discover now