Huzurun Kokusu

48.7K 3.9K 1.6K
                                    

Oturuyordum, salonumuzdaki köşem koltuğa yayılmış, kucağımdaki yastığa sarılmış bir halde tek başıma oturuyordum ve zaman geçmek bilmiyordu. Duvardaki saate bakıp sadece beş dakika geçmiş olmasına karşı ofladım, Yunus'u aradığım halde hala gelememişti.

Telefonumu elime alıp mesajlara girdim. Dağra birkaç kez yazmıştı ama geri dönmemiştim. İsminin üzerine tıklayarak kulağıma götürdüm. Konuşacak kimse yoktu, benimle konuşmalıydı.

Sonuçta Gözde ortada bir şey yokken de konuşabileceğimizi söylememiş miydi?

"Efendim Eray." aşırı sevimli bir açılış beklemiyordum ama bu kadar sert bir ses duymayı da planlamamıştım. 

"Dövseydin."

Sıkıntılı bir nefes alış verişin ardından "Kusura bakma güzelim." dedi. "Canım sıkkın."

İçimde bir yerler 'Güzelim dedi, güzelim dedi!' diye çıldırırken hiç umrumda değilmişçesine "Neden, ne oldu?" diye sordum.

"İşlerden dolayı yorgunum ama az kaldı, hallettik sayılır." başka bir nedeni vardı, adım kadar emindim buna.

"Yalan söylemek çok ayıptır." canım sıkılıyordu ve her ne olduysa dinleyebilirdim. Böylelikle vakit geçerdi.

"Bak sen..." gülümsediğini hissettim. "Sen anlat, dün konuşmamız yarım kalmıştı."

"Dün yaptıklarımı zaten anlattım." benim bilmediğim ama Dağra'nın bildiği bir şey mi olmuştu acaba? Gerilmeye başlıyordum. 

"Seni kırmak istemiyorum Eray, ben yokken evde kalacaksın diye zorlamak da istemiyorum ama herkese gözün kapalı güveniyorsun-"

"Bir dakika." diyerek araya girdim. "Kime gözüm kapalı güvenmişim?"

"Arkadaşların diyorum, arkadaşlarına dikkatli  yaklaş."

"Of Dağra." gözlerimi devirdim, bu konu can sıkıcı olmaya başlamıştı artık. "Kimsenin bize  bir zararı yok."

"Bahsettiğim bu değil." dedi dişlerinin arasından. "Bunu geldiğimde konuşacağız."

"Konuşmayacağız çünkü daraldım artık, babam gibisin aynı."

"Baban gibi miyim?" 

"Seninle konuşmak için arıyorum, öylesine konuşmak için, ve konu bir anda benim arkadaşlarıma geliyor." sesimi yükselttiğimi fark edip kendimi kontrol etmeye çalıştım. Ortada bu kadar kızacağım bir şey olmamasına rağmen bu konudan sıkıldığım için  gerilmiştim.

"Bağırma Eray, bağırma." dedi tıslarcasına. "Arkadaşlarına laf edecek olsam gece yarılarına kadar onlarla olmana izin vermezdim."

"Sürekli laf söylemek de aynı şey ama."

"Ben onlara laf söylemiyorum." yerimde duramayacağımı fark edip koltuktan kalktım. "Sen hepsini kardeşin olarak görebilirsin, bakalım onlar da seni öyle görüyor mu?"

"Konunun geldiği yere bak." diye mırıldandım, beni neden kardeşleri olarak görmeyeceklerdi ki? Beraber büyümüştük resmen, ne alakaydı yani? "Ben en iyisi kapatayım, sen de seni öz kardeşi gibi  gören Büşra'yla beraber çalışmana devam et."

Ve telefonu yüzüne kapattım. 

Siktir, ne yapmıştım ben?

Hem saçma bir trip atmış, hem de onu dinlemeden telefonu kapatmıştım...cidden ne bok yiyordum?

Parmaklarımı saçlarımdan geçirip öfkeli bir nefes verdim. Sıkıntımın geçmesi için, keyifli bir konuşma geçirebilmek için aradığım adamla kavga etmiştim. Hem de yok yere...

Kocacığım • [b×b]Where stories live. Discover now