🤜18.Bölüm~Kardeş~🤛

2.3K 96 12
                                    


(Multimedya: Emir)

Keyifli okumalar!

Derin'den...

Biz... Emir ile öpüştük. Bu sefer yanlışlıkla değil... Bile isteyeydi.

''Neden yaptın bunu?'' diye fısıldadım.

''Sen neden karşılık verdin?''

''Ben... bilmiyorum. Bir an da karşılık verirken buldum kendimi. Şimdi sen söyle, neden öptün beni?''

''Gitme diye...''

''Gitmemle beni öpmenin ne alakası var ki?''

''Bir yerde okumuştum. Hafıza kaybı geçiren bir insan şoka girince hafızası yerine gelebiliyormuş. Bende belki senin hafızanda yerin gelir diye bir an da yaptım işte. Kızdırdıysam özür dilerim.''

Evet yaptığı şey işe yaramıştı. Hafızam tamamen yerine gelmişti.

''Ha sadece bu yüzden yani?''

''Başka ne yüzden olabilir ki?''

''Hiç, hiçbir şey!''

''Peki bir şeyler hatırlayabildin mi?''

İçimde nedenini bilmediğim bir kızgınlık vardı Emir'e karşı. Bu yüzden ağzımdan istemsizce ''Yok, hiçbir şey hatırlamadım.'' sözcükleri döküldü dudaklarımdan.

Neden böyle bir şey yapmıştım? Ben Emir'den hiçbir şeyi gizlemezdim ki! Bu da neyin nesi böyle? Neden içimde ona karşı saf bir öfke var? Beni öptüğünde bu öfke yokken, hafızamı yerine getirmek için öptüğünü öğrenince neden böyle bir öfke belirdi içimde?

Emir'in sorduğu soruyla aşırı saçma gelen düşüncelerimi bir süreliğine kafamdan defettim.

''Hala gitmeyi düşünüyor musun?''

Emir'i üzmek şu hayatta en son yapacağım şeylerden birisi ama gitmek zorundaydım. Annem sandığım kadının yanına gidip gerçekleri öğrenmek zorundaydım. Savaş'ı da her ne kadar hafızamı kaybetmeme sebep olup bana yalan söylese de kurtarmak zorundaydım. Onu öylece ailem gibi ölüme terk edemem.

''Düşünüyorum desem gitmeme izin verecek misin?''

''Bir şartla...''

''Ne?''

''Nereye gideceğini söylersen ve beraber gideceksek kabul. Tabi söyleyeceğin yer seni tehlikeye atmayacak bir yerse kabul.''

Bıkkınlıkla ofladım ve yorgunlukla Emir'in yüzüne baktım.

''Asla pes etmeyeceksin değil mi?''

Emir kaşlarını yukarı kaldırıp indirdi ve sırıttı.

''Tamam söyleyeceğim ama bu konu hakkında hiçbir soru sormayacağına söz ver.''

''Tamam Derin, söyleyecek misin artık?''

''Senden beni annem diye götürdüğün kadının yanına götürmeni istiyorum.''

''Neden diye sormak istiyorum ama soramıyorum. Tamam, hadi gidelim o zaman.''

Evden çıktık ve birkaç dakika sonra o sevgisiz büyüdüğüm, umutsuz geçirdiğim çocukluğumun evin önüne geldik. Arabadan inip ağır adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Her bir adımımda annemle babam beni birazcık olsun sevsin diye çırpınışlarım geliyordu aklıma. Şimdi ise adamın teki çıkıp geliyor ve onlar senin ailen değil, aileni ben öldürdüm diyor. Kafayı sıyırmak üzereydim. Tüm bunlar gerçek mi değil mi öğrenmek zorundaydım. Elimi güçlükle kaldırıp yumruk yaptığım elimi kapıya vurdum. Bir süre sonra kapı açıldı ve o tanıdık yüzle karşı karşıya geldim. Beni görünce hem korkudan hem de şaşkınlıktan göz bebekleri büyümüştü. Zaten gözyaşlarımda onu hatırladığımı ele veriyordu.

🤜Dört Yenilmez🤛 (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now