"Onu öldürdünüz!" Şeytanın tiz sesinin koridorun duvarlarında acıyla yankılanmasıyla kaşlarımı çattım. "Sadece yaşamak istiyordu... Buna izin bile vermediniz"

Şeytanın kimden bahsettiği çok açıktı. Ablasından...

Yanlarına gitmek istememle kolumdan sert bir şekilde tutulmam bir olmuştu. Başımı çevirdim ve beni tutan kişiye baktım.

Ruh koruyucusunu görmemle ağzım şaşkınlıkla açıldı. Başımı hızla önüme çevirdim ve diğer Ruh koruyucusuna baktım.

Aklım çok karışmıştı.

"Nasıl?" diye fısıldamamla Ruh koruyucusu gülerek beni kendine çekti.

"Rüyalarını kontrol edebilmek... Ne kadar eğlenceli bilemezsin" dediğinde titrek bir nefes aldım. "Şuanda geçmişteyiz melekcik ve sende benim burada ki esirimsin" sırtımı göğsüne yaslamamı sağladığında korkuyla etrafıma bakıyordum.

Buradan hemen çıkmam lazımdı.

Ya da rüyada olduğuma göre uyanmam...

Ruh koruyucusu çenemden tutup şeytanın olduğu yere bakmamı sağladığında başımı elinden çekmeye çalıştım. "Bırak!"

"Eğlence daha yeni başladı melekcik" Dedi ve başını kulağıma doğru eğdi. "Kaçırmak istemezsin" diye fısıldadığında soğuk nefesinin tenime değmesiyle irkilmiştim.

Şeytanın olduğu tarafa bakmaya zorlandığımda orayı izlemeye başlamıştım. Başımı dahi hareket ettiremiyordum. Bir eli belimi sarmıştı, diğer eli ise çenemi tutuyordu. Başımı başka tarafa çevirmemi engelliyordu.

Karşımda gördüklerimle gözlerimde ki yaşları tutamıyordum. Şeytan, kadının boğazına bıçak dayamıştı. Ne ara bu hale geldiklerini bilmiyordum. O sırada Ruh koruyucusundan kurtulmaya çalıştığım için belli bir yeri kaçırmış olmalıydım.

Ruh koruyucusu şeytanın karşısında durmuş bir şeyler söylüyordu ama onları duyamıyordum. Sadece şeytana odaklanmıştım. Gözlerinin içine bakıyordum.

Beni görmemesine rağmen gözlerini bizim olduğumuz tarafa çevirdiğinde nefesimi tuttum. Beni hissetmiş olabilir miydi? Bilmiyordum... Tek bildiğim gözlerini gözlerimden ayırmadığıydı.

Gözleri gözlerimdeyken küçük bir ihtimalde olsa hissedebilir diye sessizce konuştum. "Yapma..." dediğimde gözlerinde ki yumuşamayı saniyelik olarak yakalamıştım.

Biliyordum. Beni hissediyordu. Geçmişte olsak bile burada olduğumu hissediyordu.

Kadını öldürmesini istemiyordum. O bu değildi.

Ne kadar yalvarsamda şeytan beni dinlemedi. Kadının boğazına bıçağı daha fazla bastırdığında gözlerimi kapattım. Yapacaktı...

Bunu görmek istemiyordum.

Bıçağın o dehşet verici sesini duymamla korkuyla beni tutan Ruh koruyucusundan kurtulmaya çalıştım. Ağlamam şiddetlenirken başımı salladım. "Lütfen..." Lütfen bunu yapmamış ol şeytan. Onu öldürmemiş ol.

"Neden açmıyorsun gözlerini? Yanı başında ki şeytanın nasıl biri olduğunu bilmen gerekiyor değil mi?" Ruh koruyucusu konuştuğunda pes etmişlikle hareket etmeyi bıraktım. Gözlerimi açmamıştım.

Elini yanağıma çıkardı ve yavaşça okşadı. "İlk önce sevdiğim kadının, sonrada benim canımı aldı." deyip belimde ki elini sıkılaştırdı. "Hala daha güveniyor musun şeytana?" dediklerini dinlemem gerekiyordu. Ona inanmamalıydım. "Kim bilir... Belki sinirlenip sanada kıyar bir gün"

Dolunayın AltındaWhere stories live. Discover now