24.Bölüm✔️

33.2K 1.7K 382
                                    

Keyifli okumalar dilerim. 🖤

Biz bilinmeyenleriz.
Ansızın gelir.
Ansızın gideriz.🇹🇷

________

Ben de bir şey eksik diyordum.

Arabanın kapısını açıp çantamı bıraktım. Ardından parmaklarımı esnettim. "Bu aksiyonda bana eşlik etmek ister misin?" Kaşları havalandı. "Umay-" Muhtemelen kimliğimiz konusunda bir konuşma yapacaktı. Arka koltuğun kapısını açıp çantamın içinden kar maskelerini aldım.

Kar maskesini Yiğit'e attım. Havada yakalamıştı. "Normal insanlar aşık olduğu insanla yemeğe gider." Kar maskesini başıma geçirdim. "Bozkurt ve Asena aksiyona gider. Farkımız." diyerek ilerledim. "Hem biz kurduz. Kendine gel!"

Silah sesinden dolayı insanlar koşuşturuyordu. Etrafı taradım. İki kişi beyaz bir Sedan'a doğru koşuyorlardı. Ellerinde silah vardı. Yiğit'e bakarken onun da aynı yere baktığını gördüm.

"Kurt olduğumuz için umarım arkalarından koşmamız gerekmiyordur. Arabayı alalım." Dudağımın kenarı kıvrılmıştı. "Sokaklar dar olabilir. Araba olmaz." Gözlerimle etrafı tarıyordum. "Motor?" Yiğit'in bileğinden tutup koca bedenini çekiştirdim.

İlerde motora binen çocuğu bacağını kaldırdığı sırada durdurdum. "Motor?" Parmak ucumla gösteriyordum. Havada kalan bacağını indirip geri çekildi. "Al senin olsun abla. Hayır yani nasıl bana denk geliyorsun onu da anlamadım ama... Ben bekliyorum."

Söyleyecek bir şey kalmamıştı. Motora atladım. Yiğit hâlâ olayı algılamaya çalışıyordu. "Sonra kaldığın yerden şaşırırsın. Biner misin?" Yiğit arkama geçti. "Sıkı tutun." Kollarını sıkıca belime doladı. Çenesini de omuzuma dayamıştı.

"Keyifli bir akşam saatinde sahilde gezmiyoruz. Ciddi olur musun?" Geri çekildi. "Yüzümdeki kar maskesiyle pek ciddi olamıyorum." Suçluları kaçıracağız ve biz hâlâ konuşuyorduk.

Motoru çalıştırıp hızlanmıştım. "Bu motor çok mu küçük? Üzerinde garip göründüğümü hissediyorum. Bir de kar maskesi falan. Daha çok biz suçlu gibi görünüyoruz." Yiğit neden bu kadar çok konuşmaya başlamıştı?

"Tek silahla halledebilir misin? İkincisine gerek varsa belimdeki silahı al." Elini omuzuma koydu. Bana tutunmadan nasıl rahat durabilmişti? "Hallederim ben. Biraz daha yaklaşman gerek."

Söylediğini yapıp arabaya yaklaştım. Yiğit çenesini omuzuma koyup silahını doğrulttu. "Şimdi!" İki el sıkmıştı. Arka tekerlekleri vurunca araba yol kenarındaki ağaca çarparak durdu.

Motordan inip belimdeki silahı çıkardım. Kapılar açıldı. "Selam itler! Ben Asena." Şoförü tanımıştım. Ağrıyan başını anlık unutmuş bana bakıyordu. "Ellerinizi ensenizin üzerinde birleştirip yere çökün!" Araba hasarlıydı ama kendilerinde büyük çaplı bir hasar yoktu. Söylediklerimi yaptıklarında Yiğit'e döndüm.

Avucunu çenesine yaslamış bana bakıyordu. "Çok büyük hayranınızım. İmza alabilir miyim, Asena Hanım?" Başımı iki yana sallayıp güldüm.

Polis sirenleri yaklaşıyordu. Motora kalçamı yasladım. Yiğit yanımda ayakta dikilmiş kollarını birbirine dolamıştı. Arabalar durdu. Polisler inip garip bakışlarını önce bize daha sonra ayağımızın altındaki itlere çevirdi.

"Selam Tarık." Kaşları havalandı. "Umay?" Sesimi tanımıştı. Yiğit koluyla kolumu dürttü. "Hayırdır?" Gülümsedim ama görmemişti. "Yiğit?" Tarık, yoklama mı alıyordu?

UMAYWhere stories live. Discover now