19-Aile

8.6K 1K 43
                                    

1 Hafta Sonra

Nazlı kahvaltı sofrasının başında çayları tazelerken Yavuz küçük kızı Sevgi'ye sütünü içmesi için dil dökmekle meşguldü. Efsun Sevgi'nin ikizi Semih'i tabağındaki zeytinlerle oynamaması için uyardı ve bu çekirdek ailenin sürekli neşeli bir o kadar da telaşlı haline bir haftadır sürekli olduğu gibi güldü Nazlı.

"Baban haklı Sevgi, bir an evvel büyümek istiyorsan sütünü içmen gerek."

"Ama ben büyümek istemiyorum Nazlı."

Yavuz'la Nazlı aynı anda birbirlerine baktılar ve genç kız aklına gelen fikirle gülümsedi.

"Tamam o zaman büyümek için olmasa da benimle yarışmak için iç. Kim daha çabuk sütünü bitirirse ona en sevdiği tatlıdan yaparım öğlen uykusundan kalkınca yemesi için."

Semih de hevesle sandalyesinde doğruldu ve hemen yarışa katılmak istedi.

"Ben kazanırsam çikolatalı kurabiye isterim ama Nazlı."

Her zaman ikiziyle yarış halinde olan Sevgi bunu duyunca hemen süt bardağını eline aldı.

"Hiç de bile, Nazlı bana kakaolu kek yapacak."

Efsun çocuklarının haline gülerek onları sanki evde aç bırakıyoruz diye söylendi fakat Yavuz keyifle çayından büyük bir yudum alıp Nazlı'yla çocukların süt yarışını izlemeye başladı. Ancak Sevgi ilk andan mızıkçılık yaptı ve sütünün fazla sıcak olduğunu, dudağının yandığını iddia ederek ağlamaya başladı. Tam olarak bu sırada da sabaha karşı eve geldiği için erken uyanamayan Fatih mutfağa giriyordu. Tabi tüm aile çocuklara odaklandığından fark edilmemesi normaldi. Yavuz Nazlı'ya takılarak Sevgi'nin dikkatini dağıtmaya çalıştı.

"Ya Nazlı, neydi o türkü? Hani süt içince dili yananlar söylüyordu da hemen geçiyordu?"

Gülerek meseleyi kavradı Nazlı. Artık eniştenin bu hallerine, takılmalarına iyice alışmıştı. Bu yüzden arkasından eşlik edileceğini bilerek hemen türküyü söylemeye başladı.

"Süt içtim dilim yandı amanın amanın. Döküldü kilim yandı ben sana hayranım."

Çay kaşığıyla ritim tutarak Nazlı'ya eşlik eden eniştesine, onların bu haline gülerken bir yandan çaktırmadan Semih'in ağzına yumurta tıkıştıran ablasına ve tüm bu cümbüşün ortasında ağlamayı kesmiş elini şıklatarak oynamaya başlayan yeğenine baktı ve güldü Fatih. Zaten Sevgi'yle karşılıklı gerdan kırmaya başlamış Nazlı'ya bakıp da gülmemek mümkün değildi.

"Sabah sabah bu ne enerji ya? Kahvaltıda balı kaymağı fazla mı kaçırdınız? Ne yiyorsanız bana da verin bari."

Nazlı Fatih'in onları böyle kaynaşmış halde görünce mutlu olduğunu ve keyiflendiğini biliyordu. Bu yüzden hiç bozuntuya vermeden ayağa kalkıp Fatih'e de bir bardak çay koydu. Sofraya döndüğünde bir dilim ekmeğin üstüne hızlıca kaymak ve bal sürüp genç adamın tabağına bıraktı.

"Al bakalım. Afiyet olsun."

Tabi Fatih'le Nazlı'nın bu birbirlerinin lafını ikiletmeyen, uyumlu halleri Efsun'u her zamanki gibi çok mutlu etti.

"Maşallah size valla nazarım değecek diye korkuyorum. Ama Nazlı bizi beslemekten kendin bir şey yemedin güzelim. Bugün işimiz çok sonra acıkacaksın. Fatih ablam ben bugün Nazlı'yı alışverişe götüreceğim haberin olsun."

Fatih'in yüzündeki gülümseme hafifçe kayboldu ve aksi için ne kadar çabalasa da huyuz bir ses tonuyla sordu.

"Nereden çıktı bu şimdi?"

TUZAK (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now